Mesele sadece bakanlar olsa yine neyse. Libya tezkeresi çıktığında da 'Libya'da ne işimiz var?' demişlerdi. Dahası Libya'da ülkemizin menfaati için çalışırken canını feda eden MİT şehitlerimizin kimliğinin deşifre edilmesini de desteklemişlerdi. MİT şehitlerinin kimliğini deşifre eden sözde gazetecilerin mahkeme önüne çıkartılmasına itiraz ettiler.
Mesele ne Libya, ne bakan, ne şehitlerimiz.
Dertleri topyekün bu ülkenin büyümesiyle, güçlenmesiyle.
Önceden de Osmanlı'yı güya eleştirirlerdi. 'Anadolu evlatlarını Yemen'de savaştırdı' diye.
Osmanlı Anadolu evlatlarını Yemen'de İngiliz'in, Fransız'ın, Alman'ın çıkarları için savaştırsa eleştirmekte haklı olurlardı. Ama Osmanlı Anadolu evlatlarını Yemen'de yine Anadolu evlatlarının çıkarı ve bekası için savaştırıyordu. Bilmem bu detayı biliyorlar mı? Bilseler de bir şey değişmez. Anadolu evlatlarının çıkarını ve bekasını anlamaktan acizler. Haritayı önlerine açıp Yemen neresidir diye bir baksalar, Yemen'e hakim olan nereleri kontrol eder diye bir düşünseler, bugün Yemen'de kimlerin ne çıkarı var da savaşıyor diye geçmişle günümüzü karşılaştırsalar...
Acaba anlarlar mı? Zannetmen.
Ama, dediğim gibi, anlasalar da bir şey değişmez. Bu ülke topraklarındaki işgalcileri İstiklal Harbi ile temizledi, çok şükür.
Ama zihnimizdeki işgalcilerden kurtulamadık. İngiliz'i İstanbul'dan, Fransız'ı Maraş'tan, Yunan'ı İstanbul'dan söküp atarken zihnimizin baş köşesine buyur ettik. Ancak onlara benzersek gelişeceğimize, kalkınacağımıza, medenileşeceğimize iman ettik.
Şimdi zihnimizdeki işgalcilerden de kurtulmaya çalışıyoruz.
Ama CHP sözcüsü gibi zevat zihnindeki işgalciyi bir an olsun sorgulamadığı için bunu anlayamıyor. Hayranlık besliyor, gözünde büyütüyor ve korkuyor. Batıdan ayrı bir yol tutmak ihtimali bile çıldırmalarına yetiyor.
Çünkü Batı dışında doğru tanımıyorlar. Batı dışında güzel bilmiyorlar. Aydınlık sadece Batı'dadır ve biz de yüzümüzü sadece Batı'ya döndüğümüz müddetçe aydınlanırız diyorlar. Anlamadıkları şey Türk'ün Libya'da, Yemen'de, Suriye'de ne işi olduğu değil.
Anlamadıkları şey Türk'ün Fransız'ın, İngiliz'in, Yunan'ın işaret ettiği yöne değil kendi bildiği yöne gitmesi. İtirazları da 'tuttuğunuz yol yanlış' itirazı değil. 'Tuttuğunuz yol Batı'nın yolu değil' diye itiraz ediyorlar.
Onun için de 'bakanın orada ne işi var' diyorlar.
Türkiye Libya'ya gidecekse kendi askeriyle, istihbaratçısıyla, mühimmatıyla, bakanıyla gidemez. Gitse gitse ancak başkasının peşine takılarak gider, düşüncesindeler.
Üstelik korkuyorlar da.
Şimdi işler iyi gidiyor ama gün gelir Batı bunun hesabını bizden sorar diye korkuyorlar. Kafalarındaki ezberler çok kuvvetli. Bir kere Batı'dan gayrı iyilik, güzellik, gelişme, ilerleme olmayacağına iman etmişler. İnançlarına göre Batı üstündür ve gün gelecek eninde sonunda Türkiye kaybedecek Batı kazanacak. İşte o günden korkuyorlar. O gün bence hiç gelmeyecek. Güçlü ve büyük Türkiye artık kişilere, kurumlara, aktörlere bağlı bir hayal değildir.
Güçlü ve büyük Türkiye bu toplumun varmak için çabaladığı bir menzildir. Kişiler değişse de menzil değişmeyecek.
Onun için Türk'ün kaybettiği İngiliz'in, Fransız'ın, Alman'ın kazandığı o gün gelmeyecek. Bunlar da anlamadıkları, bilmedikleri, korktukları, cehaletleri ile baş başa yaşamaya devam edecekler.
[Sabah, 22 Haziran 2020]