SETA > Yorum |
Un Problema

Un Problema

Piyasalardaki oynaklıklar son haftalarda Avrupa'yı çevreleyerek sürerken, bundan bolca pay alanlar arasında İtalyan bankalar dikkat çekiyor.

Bir problemimiz daha var: İtalya…

Birleşik Krallığın AB'yi terk kararı Avrupalı siyasi ve ekonomik dengelerce hazmedilmeye çalışılırken, bölgedeki geçmişten miras çatlaklar da zelzele sonrası enikonu göze batıp ürkütür oldu. Bunların başında ise, İtalya'nın problemli bankacılık sistemi geliyor.

O halde bugün İtalya'ya uzanıp neler oluyor bir bakalım. Nitekim biz haftayı bayramla seyranla geçirirken, dünya ve telaşlı piyasaları yine rahat duramayıp risklerin hangisini birisini nasıl özümlesem diye çırpınıp durdu. Endişeleri kabartan unsurlar arasında da, Brexit sonrası ekonomik riskler koşusunun favorisi İtalya öne çıktı.

İTALYAN BANKALAR
Piyasalardaki oynaklıklar son haftalarda Avrupa'yı çevreleyerek sürerken, bundan bolca pay alanlar arasında İtalyan bankalar dikkat çekiyor. Hisseleri, geride bıraktığımız hafta da zayıflamayı sürdüren İtalyan bankaları, onarılamayan kırılgan yapılarıyla risklerin gözbebeği konumunda diyebiliriz.

Zira ülkenin bankacılık sisteminde takipteki kredilerin oranı global kriz öncesinde %5'in altındayken bugün %17'ye dayanmış durumda. Ki bu yüksek seviye, İtalya'yı diğer birçok Avrupalıdan da ayrıştırıyor. Portekiz ve İrlanda ile aşırı sorunlu Yunanistan ve kardeşi Kıbrıs'ı saymazsak, bölgede İtalya'daki düzeyde sorunlu krediye sahip pek fazla ülke yok. Kısaca şöyle söyleyeyim: Euro Bölgesi ortalaması %5,7…

İtalya'nın sorunlu kredileri, son verilere göre 360 milyar Euro tutarında ve milli gelirin beşte birini geçmiş durumda... Kriz sonrası hızla tırmanan rakam son dönemde yükselişini durdurmuş görünüyor ancak Avrupa Merkez Bankası ECB de İtalyan bankalarına bilanço temizliği yapmaları için baskı yapmaya pek tabii devam ediyor.

YAŞLI BANKANIN BAŞINA GELEN
İşte bu haftaya damga vuran gelişmelerden biri de, bu çerçevede oldu. Pazartesi günü ECB'nin, dünyanın en eski ve İtalya'nın kallavi bankalarından Banca Monte dei Paschi'ye, defterdeki kötü borçları silmesine dair yeni haber saldığı havadisi yayıldı.

Buna göre; ECB yaşlı bankadan, 46,9 milyar Euro'luk kötü kredi portföyünü, bu yıl 43,4, gelecek sene ise 38,9 milyar Euro'ya düşürmesi gerektiğini söyleyerek 2018 için 32,6 milyar hedefi gösterdi.

Banka yetkilileri, ECB'nin gösterdiği hedefin zaten yaptıkları çalışmalara uyumlu olduğunu söylese de, böylesi bir haber yayılmışken kim tutar yatırımcıyı ve paniğini! Hisse fiyatları, yine paldır küldür…

ATLANTE
Bununla bağlantılı bir diğer taze gelişme ise, İtalyan hükümetinin problemli bankacılık sistemini kurtarmaya yönelik paket çalışması çerçevesinde cereyan ediyor diyebiliriz.

Bu noktada bir parantez açıp hatırlatmak gerekirse; bu konudaki girişimler aslında yeni bir mevzu değil. Mesela; nicedir sorunlu olan bankacılık sisteminin tedavisi için Nisan ayında 4,3 milyar Euro büyüklüğünde özel kurtarma fonu ATLANTE kurulmuştu ancak adının manası Atlas gereğince, fon, ismiyle pek müsemma olamadı.

Buna ek olarak, geçtiğimiz günlerde İtalya'nın AB'den, gerektiği takdirde bankalar için ihtiyati likidite desteği sağlama yönünde devlet garantisi kullanmaya cevaz aldığını gördük. Söz konusu gelişme, kaçışların önünü alabilmek için bir hamle olarak nitelendirilebilir. Mamafih gelinen noktada, bankaları sermaye yapılarını düzenleyerek kurtarma ihtiyacı hissedildiğinden, ek aksiyonlara gereksinim duyuluyor.

KİM KURTARACAK?
Şimdi parantezi kapayıp taze gelişmelere devam edelim:

İşte İtalyan hükümeti, yeniden yapılanmaya yönelik devlet yardımı içeren bir kurtarma paketini devreye sokmak istiyor. Gelin görün ki; bunu AB'ye anlatmakta zorlanıyor. Zira malum, birliğin devletin işe müdahil olmasıyla ilgili son moda kuralları buna pürüz çıkartıyor. AB, öncelikle vergi ödeyen vatandaşın değil, hissedar ve kreditörlerin batık yükü taşımasını istiyor ve bu olmadan devlet yardımına yanaşmak yok diyor. Bunu, bail-in diye isimlendiriyoruz.

İşte geçtiğimiz günlerde Başbakan Renzi, bail-in esasını bir nevi pas geçip, devletin zayıf bankalara 40 milyar Euro'luk kurtarma paketi sunmasının yolunun açılmasını isteyince, Merkel ile gıyaben atışmalarına tanık olduk. Bu bağlamda AB, ortak kuralların sarsıntı geçirmesinden korkup buna müsamaha etmeyecek gibi pozlar veriyor.

Renzi ise Brüksel'i kızdırma niyetinde olmadığını belirtiyor olsa da, bail-in yaklaşımını şu sıralar sakıncalı buluyor olsa gerek. Nitekim geçen sonbahar ülkede bu kapsamda bir operasyon pek hoş karşılanmamış ve hatta bir yatırımcının intiharına sahne olmuştu. İşte hal böyleyken ve bir de bu sonbaharın takvimindeki anayasa referandumu yaklaşırken bu tür bir çözüme yönelmek, politik bir intihar anlamına gelebilir. Hem Renzi, hem de ülkesi adına...

Öte yandan esneklik tanımayıp İtalya bankacılık sistemini çözümsüzlüğe itmek ise, tek tip reçeteci AB için pek hayırlı olmayabilir. Hele de Brexit'li yepyeni dönemde…

[Yeni Şafak, 8 Temmuz 2016].