Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, AB, ABD ve Arap Birliği'nden üst düzey yetkililerle yaptığı görüşmenin ardından geçen cumartesi günü Libya'ya hava operasyonunun başladığını açıklamıştı. ABD'nin ardından NATO'nun en büyük ikinci ordusuna sahip olan Türkiye ise görüşme masasında yoktu.
Durumdan hiç de hoşnut olmadığını bariz bir şekilde gösteren Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, hafta başında TBMM'de yaptığı açıklamada, "Paris'teki bu konferansı elbette ki sorgulayacağız" dedi ve Türkiye'nin konferansa çağrılmamasını eleştirel bir şekilde analiz edeceklerini kaydetti.
Türkiye'ye atılmış diplomatik bir tokat! Erdoğan, bu eleştirel analizin sonuçlarının ne olacağını ise söylemedi. Ama kesin olan şu ki, Türkiye'nin Paris'e davet edilmemiş olması, Türkiye Başbakanı için diplomatik bir tokat niteliğinde. Zaten kötü olan Erdoğan ile Sarkozy arasındaki ilişkiler iyiden iyiye dibe vurmuş durumda.Ama Erdoğan bu durumdan herhangi bir hasar görmedi. Tersine, Türkiye'de gerek kamuoyu, gerekse yorumcular Başbakan'ın arkasında. Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı SETA'nın dış politika uzmanlarından Taha Özhan konuyu şöyle değerlendiriyor: "Fransa, kriz durumlarında izlenmesi gereken yola dair teamülleri devre dışı bırakıp, doğrudan askerî güç kullanımında ısrar ederek, Libya operasyonunu resmen provake etti. Sayın Sarkozy belki NATO müttefiki Türkiye'yi Paris'e davet etmemenin çok akıllıca bir davranış olduğuna inanıyor olabilir. Ancak görünen o ki, Fransa Cumhurbaşkanı, NATO'nun yeniden önemli bir konuma gelebileceğini hesaba katmadı.
"Eleştiri okları Fransa'ya yöneldi Hafta başındaki genel kanı, Türkiye'nin NATO'yu bloke ettiği şeklindeydi. Ancak bu yargı şimdi Türkiye lehine değişmiş durumda. Kanadalı NATO generali Pierre St. Amand, "Türkiye'nin, Libya'ya karşı uygulanan deniz ablukasının ayrılmaz bir parçası olduğunu" söyledi ve Ankara'ya övgüler yağdırdı. Birden bire rüzgâr tersine döndü ve eleştiri okları Fransa'ya yöneldi. Çünkü Paris yönetimi, Libya operasyonunun komutasının NATO tarafından üstlenilmesini istemiyor.Uluslararası toplumun algısındaki bu değişiklik, Türkiye tarafından memnuniyetle karşılandı. Öyle ki, Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül daha da ileri giderek, isim vermeden Sarkozy'i samimiyetsizlikle suçladı. Gül, "Askerî operasyon, Libya halkını baskıdan kurtarmayı gaye edinmelidir. Ancak öyle görünüyor ki, bazı ülkelerin farklı emelleri var. Oportünist davranıyorlar. Daha düne kadar Kuzey Afrika'daki diktatörlerle iş yapıyorlardı. Hatta kendi halkları bile bu ilişkileri, ahlaken kınanması gereken davranışlar olarak nitelendiriyordu" diye konuştu.
Türkiye 'gizli emellerden' şüphe ediyor Gül, "gizli emeller var" sözüyle öncelikle Sarkozy'i kastediyor. Fransa Cumhurbaşkanı'nın, kendi seçmenlerine şirin görünmek için Libya macerasına giriştiği öne sürülüyor. Zira Nicolas Sarkozy'nin son haftalarda Fransız halkının gözünden düştüğü Türkiye'nin de malumu.Erdoğan ile Sarkozy'nin kadim dostlar olmadıkları aşikâr. Ama Fransa Cumhurbaşkanı ile yaşanılan gerginliğin Erdoğan tarafından da bir seçim kozu olarak kullanılması, kaderin bir cilvesi olsa gerek. Haziran ayında Türkiye'de genel seçimler yapılacağı dikkate alındığında, Fransa ile yaşanan anlaşmazlık Erdoğan'ın da fazlasıyla işine geliyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Analiz: Steffen Wurzel (ARD İstanbul) / Çeviri: Murat Çelikkafa
Editör: Çelik Akpınar.