Insight Turkey Enerji Güvenliği Paneli: Rusya’nın Suriye Müdahalesi Sonrası Yeni Enerji Denklemi
Moderatör |
|
Konuşmacılar |
|
Insight Turkey’in “Turkey’s Energy Security” başlıklı son sayısı, Medipol Üniversitesi’nden Mert Bilgin, SETA Ankara'dan Erdal Tanas Karagöl ve sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu’un konuşmacı olarak katıldığı bir panelle tanıtıldı. Panelin moderatörlüğünü ve açılış konuşmasını yapan Insight Turkey Genel Yayın Yönetmeni Muhittin Ataman’ın konukları tanıtması ile panel başladı.
Panel oturumunun ilk konuşmacısı olan Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl, Türkiye ekonomisinin en önemli konusunun günümüzde enerjinin oluşturduğuna vurgu yaptı. Güney Gaz Koridoru (GGK) ile birlikte Rusya’nın da Türk Akımı’nı seçmesi, Türkiye’yi enerji merkezi haline getirdiğini vurgulayan Karagöl, Türkiye-Rusya ilişkilerinin enerjiye bağlanmaması gerektiğini ifade etti. Yüksek büyüme rakamlarına ulaşmanın enerji kaynakları tüketimi ile olacağını söyleyen Karagöl, bu anlamda Rusya ile ilişkilerin yolunda gitmesi gerektiği üzerinde vurgu yaptı. Karagöl ayrıca, Türkiye’nin enerji merkezi olma konumunun Rusya tarafından Türk Akımı kapasitesinin yarıya indirilerek görmezden gelindiğini söyledi. Bu anlamda Türkiye’nin alternatif araçlara yönelmesi gerektiği ve bu doğrultuda doğalgaz depolama tesis sayısının artırılması gerektiğini ifade etti. Doğalgazın Türkiye’de toplanması ile Türkiye’nin enerjide merkez olma yönünde yaptığı çalışmalara önemli katkılar sunacaktır. Türkiye’nin enerjide merkez olma hedeflerinin, Rusya tarafından yalnızca enerjide transit ülke olarak görülmesi algısının yıkılması gerektiği ve Türkiye’nin sahip olduğu coğrafi konum avantajlarının iyi değerlendirilmesi gerektiği üzerinde vurgu yaptı.
Karagöl, konuşmasının sonunda ise Türkiye-Rusya ilişkilerine önemli bir fırsat sunacak olan Türk Akımı projesine yönelik olumsuz algıların kırılması gerektiğini ve Rusya’nın Suriye politikasına endeksli hareket edilmemesi gerektiğini söyledi. Ayrıca Rusya ekonomisinde son dönemlerde yaşanan olumsuz havanın dağıtılmasında, doğalgaz ihracatında önemli bir partner olarak gördüğü Türkiye ilişkilerinin geliştirilmesinin yararına olacağını söyleyip sunumunu tamamladı.
OKAN MÜDERRİSOĞLU: Karagöl'ün ardından panelde ikinci olarak söz alan Sabah Gazetesi yazarı Okan Müderrisoğlu, Türkiye-Rusya ilişkilerini riskler açısından değerlendirmeye çalıştı. Türkiye-Rusya ilişkilerinin, Suriye ipoteği altına girmemesi adına çaba sarf edildiğini belirten Müderrisoğlu, ayrıca Doğu Akdeniz’de enerji kapsamında yaşanan gelişmelere odaklanılması gerektiğini ifade etti.
Müderrisoğlu, Suriye’nin de önemli bir aktör olduğu Doğu Akdeniz’de İsrail’in doğalgaz rezervi açısından kendi ihtiyacının ötesinde doğalgaz rezervine sahip olduğunu ve bunu dış pazarlara ulaştırabilmek adına bölge ülkeleri ile diplomatik ilişkiler içinde olduğunu ifade etti. Bölgede yer alan bir diğer önemli ülke olan Mısır’ın da enerji konusunda büyük bir oyuncu olduğu bilgisi bölgenin özellikle son yıllarda karışan Suriye ile birlikte Mısır’ı önemli bir aktör yapmıştır. Bölgede keşfedilmeye devam eden enerji kaynaklarından bölge ülkelerinin nasıl yararlanacağı yaşanan son gelişmelerin etkisinin olduğuna vurgu yaptı.
Son olarak konuşmasını Rusya-Suriye ilişkileri ile tamamlayan Müderrisoğlu, Rusya’nın Suriye’ye asker yerleştirmesinin sebeplerinden birisinin de enerji odaklı olduğu görüşünün hakim olmasıdır.
MERT BİLGİN: Panelin son sunumunu gerçekleştiren Mert Bilgin, ilk olarak Türkiye-Rusya bölgesel açılımları açısından ve enerji pastasından kimin ne kadar faydalandığı konusu üzerinde durdu. Önemli bir konuya değinen Bilgin, Türkiye enerji konusuna arz güvenliği açısından bakarken, Rusya’nın ise talep güvenliği açısından bakması ile enerji denkleminde yeni tartışmaların açıldığına vurgu yaptı. Enerji arz ve talebi konusunda dört parametre olan miktar, fiyat, yer ve zamanın ülkeler açısından analizinin iyi yapılması gerektiği ve hangi ülkenin ne kadar miktarda gazı hangi fiyattan alacak ve ne zaman nereden alacağı sorusunun iyi sorulması gerektiğini ifade etti.
Sunumunun devamını Türkiye-Rusya ilişkilerine ayıran Bilgin, Rusya ve Türkiye’nin ortak paydalarının olduğunu söyledi. Ancak enerji kaynak yoksunu olan Türkiye’nin bu denklemde daha dezavantajlı olduğunu ifade etti. Bunun sebebinin ise Türkiye’nin doğalgaz konusunda Rusya’ya bağımlılığının elektrik üretiminde doğalgazın payının yüksek olmasını gösterdi. Türkiye’nin enerji bağımlılığından kurtulması adına enerji çeşitliliğini artırması ve bu anlamda nükleer santrallere olan yönelimin makul olduğuna vurgu yaptı. Yenilenebilir enerjinin de alternatif olarak değerlendirilmesi sonrasında bile enerji kaynakları ithalatında dış pazarlara bağımlılığın devam edeceğini dile getirdi.
Sunumun son kısımlarında ise Rusya’nın konumuna değinen Bilgin: Rusya’nın doğalgaz konusunda iki avantajından ilkinin; 1948 yılından sonra talep güvenliğini hiçbir zaman arka plana atılmamış olması ve ikinci avantajının ise 1999 yılından günümüze birçok krizle karşılaşması ve bu durumlardan yana temkinli politikasının olması olarak açıkladı. Son olarak şu an yaşanan ekonomik çöküntünün bir siyasi kriz olduğunun ve bunun da Rusya’nın temkinli politikası ile aşılabileceğini belirtti.
[youtube http://www.youtube.com/watch?v=hyjkMlfCxf8]