HDP’li milletvekillerinin terör soruşturması kapsamında tutuklanması sonrasında Almanya, Avusturya, Birleşik Krallık, Fransa ve İsveç başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde Türkiye’ye ait diplomatik misyonlara ve Türk kökenli vatandaşların kurmuş oldukları sivil toplum kuruluşlarına PKK militanları tarafından saldırılar düzenlenmeye başladı. PKK’nın Avrupa Birliği (AB) ve birliğe üyesi ülkeler tarafından terör örgütü olarak tanınmasına rağmen yeterli önlem alınmamış ve yapılan saldırılarda Türk misyonları ve sivil toplum kuruluşlarına ait birçok binaya ve PKK karşıtı Türk vatandaşlarına zarar verildi.
SETA Avrupa Araştırmaları Masası tarafından düzenlenen “Avrupa’da PKK Faaliyetleri” başlıklı panelde, örgütün Avrupa ülkelerindeki yapılanması, tarihi, faaliyetleri ve bu faaliyetlerin yansımaları masaya yatırıldı. SETA Araştırmacısı Dr. Veysel Kurt’un moderatörlüğünü yaptığı panelin konuşmacıları arasında T.C. Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Saadet Oruç, SETA Araştırmacısı Dr. Enes Bayraklı ve Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Bora Bayraktar yer aldı.
Panelin ilk konuşmacısı Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Saadet Oruç, PKK’nın Avrupa’da ne zaman ve nasıl yapılanmaya başladığını ve faaliyetlerini anlattı. Oruç, HDP’li milletvekillerinin terör soruşturması kapsamında tutuklanması sonrasında PKK’nın hem Türkiye hem de birçok Avrupa ülkesinde faaliyetlerini artırdığını söyledi. Örgüt militanlarının Avrupa ülkelerinde Türk kökenlilere karşı eylem yaparken zorlanmadığını ifade eden Oruç, bu saldırılara güvenlik birimlerinin sessiz kaldığını söyledi ve ekledi:
“Avrupa’daki PKK yapılanmaları bulundukları ülkelere karşı hiçbir şekilde radikal eylem veya direniş göstermiyorlar. Bu yüzden oradan baktığınızda bir kanarya sevenler derneği ya da bir sivil toplum kuruluşu gibi bir algıya sahipler. Bu ülkelerin istihbarat servisleri ve PKK arasında bir gizli anlaşmanın var olduğunu düşünüyorum. Çünkü PKK’nın varlığına göz yummalarının karşılığında emin olmak istedikleri şey kendi ülkelerinde bir şiddet ve terör olayının olmamasıdır.”
Oruç, Avrupa’da daha önce gazetecilik yapması sebebiyle burada edindiği tecrübeleri de dinleyicilerle paylaştı. Fransa’da görev yaptığı süre zarfında PKK’nın Avrupa’da kitlesel eylem yaparken güvenlik birimlerinin herhangi bir adım atmadığına birçok kez şahit olduğunu söyleyen Oruç, Avrupa ülkelerinin PKK’yı kendi çıkarları doğrultusunda bir araç olarak kullandığını ifade etti ve PKK ele başı Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye iade tarihi ile FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in ABD’ye kaçış tarihinin aynı olduğunu hatırlattı. Adalet Bakanlığının bugüne kadar Avrupa ülkelerine PKK militanlarının iadesi için yapmış olduğu hiçbir talebin olumlu yanıtlanmadığını kaydeden Oruç, örgüt elemanlarına “sığınmacı” statüsü verildiğini ve bu sayede koruma altına alındıklarını söyledi. Oruç konuşmasına Türkiye’nin her şeye rağmen diplomatik kanallar üzerinden iadeler için çalıştığını ifade ederek son verdi.
Panelin ikinci konuşmacısı Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Bora Bayraktar sözlerine PKK’nın Ortadoğu jeopolitik denklemindeki rolünü anlatarak başladı. PKK’nın asıl işlevinin Türkiye’yi bölgede ve uluslararası camiada siyasi ve ekonomik açıdan zor duruma düşürmek olan “suni” bir proje olduğunu ifade eden Bayraktar, buna örnek olarak AB’nin vize muafiyeti için terörle mücadele yasalarında değişiklik yapılmasını şart koştuğunu hatırlattı. Bayraktar ayrıca AB ile yürütülen tam üyelik müzakerelerinin tıkanmasındaki en önemli faktörün de PKK olduğunu söyledi.
Panelin son konuşmasını ise SETA İstanbul Araştırmacısı Dr. Enes Bayraklı yaptı. Avrupa ülkelerinin PKK’yı Türkiye’nin içişlerine müdahale etmek için bir araç olarak kullandığına değinen Bayraklı, “Avrupa ülkelerinin istihbarat birimleri, PKK faaliyetlerini sadece izlemekle yetiniyor” dedi. Avrupa’nın PKK’ya olan yumuşak ve hoşgörülü tavrını eleştiren Bayraklı, asıl sorunun PKK’nın bir terör örgütü olarak değil siyasi bir hareket olarak görülmesinden kaynaklandığını ifade etti. Almanya ve Birleşik Krallık başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde PKK militanlarının son dönemde şiddet faaliyetlerine başladığını hatırlatan Bayraklı, buna rağmen AB üyesi ülkelerin PKK militanlarına hala ev sahipliği yaptığını kaydetti. Konuşmasında AB üyeliğinin Türkiye için artık vazgeçilmez bir hedef olmadığını ifade eden Bayraklı, PKK’nın Avrupa genelinde 2 milyar dolara yaklaşan bir gelir kaynağı olduğunu; bu gelir kaynağının içerisinde uyuşturucu ticareti, insan kaçakçılığı, rüşvet, bağış ve haraç toplamanın yer aldığını söyledi.
Panel, soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.
[efsflexvideo type="youtube" url="https://www.youtube.com/watch?v=5dxomkLRnhc" allowfullscreen="yes" widescreen="yes" width="420" height="315"/].