SETA > Etkinlikler |
7 Haziran'dan 1 Kasım'a Ekonomik Gelişmeler

7 Haziran'dan 1 Kasım'a Ekonomik Gelişmeler

Panelde Türkiye Ekonomisi’nin iki seçim arası süreçte makroekonomik veriler ışığındaki performansı masaya yatırılacak; siyasi istikrarsızlık ve güvenlik endişelerinin ekonomik yansımaları irdelenecek; sıkça gündeme getirilen kriz se

 
  [googlemaps https://www.google.com/maps/embed?pb=!1m14!1m8!1m3!1d1530.439250157956!2d32.86796423254527!3d39.899352482755674!3m2!1i1024!2i768!4f13.1!3m3!1m2!1s0x14d34f962a93a26f%3A0x541500967566cc9a!2sNene+Hatun+Cad.+No%3A+66+GOP+06700+%C3%87ankaya+Ankara+T%C3%9CRK%C4%B0YE!5e0!3m2!1str!2s!4v1387981671871&w=295&h=200]

7 Haziran'dan 1 Kasım'a Ekonomik Gelişmeler

PANEL | 17 EKİM 2015
 

TARİH: 17 Ekim 2015 SAAT: 11:30 - 13:30 YER: SETA İstanbul

Moderatör
  • Doç. Dr. Sadık Ünay, SETA, Ekonomi Direktörü
Konuşmacılar
  • Prof. Dr. Mehmet Bulut - Sabahaddin Zaim Üniversitesi Rektörü
  • Prof. Dr. Kerem Alkin - Medipol Üniversitesi
  • Nazım Özdemir – MÜSİAD Genel Başkan Vekili
  • Yrd. Doç. Dr. Nurullah Gür – Medipol Üniversitesi - SETA

 

SETA İstanbul’da “7 Haziran’dan 1 Kasım’a Ekonomik Gelişmeler” başlıklı bir panel düzenlendi.

SETA İstanbul Ekonomi Direktörü Sadık Ünay’ın moderatörlüğünde gerçekleşen panele, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut, MÜSİAD Genel Başkan Vekili Nazım Özdemir, Medipol Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kerem Alkin ve Yrd. Doç. Dr. Nurullah Gür konuşmacı olarak katıldı.

Panelin moderatörü Sadık Ünay açılış konuşmasında küresel piyasaları, gelişmekte olan ülkelerin Türkiye dahil olmak üzere para birimlerinin dolar karşısına değer kaybetmelerini, Çin’in son yıllarda büyüme oranlarının düşmesi üzerine genel bir giriş değerlendirmesi yaptıktan sonra, küresel gelişmeleri ve Türkiye üzerine yansımaları nelerdir sorusu ile paneli başlattı.

ALKİN:  “TL’NİN DOLARA KARŞI DEĞER KAYBETMESİ SADECE İÇSEL SİYASİ İSTİKRARSIZLIKTAN KAYNAKLANMIYOR.”

Panelin ilk konuşmacısı Medipol Üniversitesi’nden Prof. Dr Kerem Alkin, konuşmasına Çin’in ekonomisini yavaşlatması ile beraber küresel sistemde Çin’e önemli oranda emtia satarak büyümesini sürdüren ülkelerin etkilenmeye başladığını ve bunu Çin’in “transformasyon değişikliği” olarak iyi okumamız gerektiğine değinerek, Çin’in yaşamakta olduğu bu dönüşüm ile beraber Çin’e hammadde ve emtia satan ülkelerin sıkıntılı bir dönem yaşayacağını belirtti.

Alkin, iktisat camiasında dolarizasyon coğrafyası diye adlandırılan Arnavutluk’tan Çin’e kadar olan coğrafyanın ekonomilerin kur dalgalanmalarından etkilenmekte olduğunu vurgulayarak, bu coğrafyada henüz dünya ekonomilerinde merkez bankalarının rezervlerinde tutulabilecek şekilde güçlü bir para biriminin çıkmamış olduğunu belirtti. Türkiye ekonomisi makroekonomik anlamdaki göstergelerin iyi ve güçlü olmasına rağmen kurun yukarı yönlü yükselmesinden dolayı vatandaşların “eywah ekonomi kötüye mi gidiyor” şeklinde paniklediğini ve maalesef bizim gibi dolarizasyon coğrafyasına olan ülkelerin bu algıyı yönetmesinin zor olduğunu ileri sürdü. Türkiye’de bugün olması gereken kurun 2,23 olması gerektiğini ileri süren Alkin, dolar kuru üzerinde 80 krş’lık bir tortunun olduğunu ve bunun sebebi olarak ta FED ’ten kaynaklanan küresel tartışmalar ile bir alt küresel tartışma olan Çin’ ve kendi coğrafyamızdaki maruz kaldığımız siyasi tartışmalardan kaynaklandığını belirtti. 

Alkin, Türkiye olarak büyümeyi kendi isteğimizle yavaşlattığımız ileri sürerek, bizim büyüme sorunu yaşamadığımızı vurguladı. Küresel meselelerden dolayı dünyanın sıkıntılı bir sürecin içinden geçtiğini, bu süreçte bizimde gemiyi kara oturtmamız – geminin dümenini kaybetmemiz için kaptan köşkünde dikkatli davranarak ekonomiyi yarım yol ileri şekle getirildiğini belirtti. 2016 ve 2017 yılları daha zor bir dönem olacağı için Türkiye’nin gerekli önlemleri almak için büyümeyi yavaşlatmasının doğru bir strateji olarak gören Alkin, lakin bunun reel sektörden hane halkına iyi anlatılması gerektiğini aksi takdirde yanlış bir algının ortaya çıkabileceğini ileri sürdü. 

BULUT: "TÜRKİYE’NİN EKONOMİK İSTİKRARI İLE İLGİLİ ELİMİZDE ÇOK CİDDİ DELİLLER VAR."

Panelin ikinci konuşmacısı İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut, Türkiye’nin hedeflerine ulaşma yolunda çok ciddi başarılara imza atması ile beraber dış güçlerin bu süreçten rahatsız olduğunu belirterek, ne olursa olsun Türkiye’nin bu zor süreçte istikrarlı büyümeye devam edeceğini vurguladı.

Bunun yanında nominal ve reel olarak ikiye ayrılan verileri algı yönetimi kapsamında yanlı kullanan bir medya olmasına değinen Bulut, reel satın alma gücünde Çin’in Amerika’yı geçtiğini vurguladı ve bu terimler konusunda hassas olunması gerektiğini belirtti. Son 13 yılda neredeyse hiç karşılaşmadığımız iç güvenlik sorununa dikkat çekerek bütün olumsuzluklara rağmen ilk iki çeyrekte Türkiye’nin beklentinin üzerinde büyüdüğünü belirtti. Siyasal istikrarın ekonomik istikrar için önemli olduğunu belirten Bulut ister tek başına iktidar ister koalisyon olsun Türkiye’nin büyümesinin devam edeceğini vurguladı. Bulut, Ağustos ayında itibari ile ihracatta kırılan rekordan bahsederek, siyasi istikrarın ekonomik istikrar için çok elzem olduğunu vurguladı. Bulut, Haziran’dan Kasım’a giderken büyük projelerde yaşanan durağanlık ve bürokrasinin imza atmaktan imtina etmesinden dolayı kısa ve uzun vadeli maliyetin olacağını belirterek, projelerde yaşanan rehavet ve ötelenmeden kaynaklanan bir problem olduğunu belirterek konuşmasını bitirdi.

ÖZDEMİR: “TÜRKİYE EKONOMİSİNİ EN ÇOK ETKİLEYEN KONU ALGI YÖNETİMİDİR.”

Panelin diğer konuşmacısı MÜSİAD Başkan Vekili Nazım Özdemir oldu. Özdemir, konuşmasına MÜSİAD olarak yaptıkları faaliyetler hakkında genel bilgi verdikten sonra, her ay düzenli olarak aylık olarak 1100 firma ile yaptıkları SAMEKS (Satın Alma Müdürleri Endeksi) ile bilgi alışverişi yaptıklarını ve bununla firmaların ekonominin genel gidişatı, satışların artışı, firmaların beklentileri, işçi istihdamı, stokların durumu gibi konular hakkında bilgi sahibi olduklarına değindi.

Özdemir, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde son günlerde güvenlik önlemleri gerekçesiyle alınan karar gereği sokağa çıkma yasağı çerçevesinde oluşan durumdan dolayı ekonomi kesimi olarak etkilendiklerini lakin bunun Türkiye ekonomisi için önemli bir darbe olarak nitelendirilmeyeceğini vurguladı. Türkiye ekonomisinin önem teşkil eden kısmını Marmara Bölgesinde yoğunlaştığını ve bundan kaynaklı olarak Doğu ve Güney Doğu’nun ekonomiye etkisinin çok küçük bir ağırlığına sahip olduğunu vurgulayarak, Türkiye’de kriz olmadığını söyledi.

Özdemir, doların yükselmesinin dış etkenli olduğunu belirterek Türkiye’nin temel ekonomik sorunu olarak yüksek teknoloji ürünü geliştirememiş olmasından bahsetti. Türkiye Ekonomisinin yavaşlatılmasının sebebi olarak da cari açığın azaltılmasına yönelik politikalara değinen Özdemir, alınan önlemlerin dozajının fazla olmasının ekonomiyi yavaşlattığını belirtti.

Özdemir, Tarihi ve küresel olarak önemli bir misyonu üstlenen Türkiye’nin İslam dünyasının önemli bir yüzü olduğunu ve dışardaki güçlerin bunlardan rahatsız olduğunu belirterek, Türkiye üzerinde dış kaynaklı çok büyük oyunlar olduğunu ve bunların içerde medya ve siyaset alanında önemli destekçiler bulduğunu söyleyerek sözlerini tamamladı.

GÜR: “TÜRKİYE EKONOMİSİ SON DÖNEMDE YÜKSELEN PİYASA EKONOMİLERİ İLE PARALEL HAREKET ETTİ.”

Panelin son konuşmacı Medipol Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Nurullah Gür, 2008 küresel krizden sonra FED’in aldığı genişletici para politikası kararı ile birlikte likiditenin ABD’den Çin, Brezilya, Meksika ve Türkiye gibi yükselen piyasalara kaydığını ifade ederek, bu ülkelerin bol likiditeyi verimli yatırım alanlarına kanalize edemediğini belirtti. Gür, FED’in genişlemeci para politikasına son vermesinin ve faizleri arttıracağına dair açıklamalar yapmasının uluslararası yatırımcıların yükselen piyasalara olan ilgisini azalttığının altını çizdi.  Gür, son dönemde yaşanan siyasi çalkantılara ve terör olaylarına rağmen Türkiye’nin yükselen piyasalar ile paralel bir ekonomik performans çizdiğini vurguladı. 7 Haziran seçimi ile 15 Eylül’de gerçekleşen FED toplantısı arasında geçen süre zarfında Türk Lirası’nın yüzde 11,6 değer kaybettiğini ifade eden Gür, yükselen piyasaların para birimlerinin de ortalama yüzde 12,24 değer kaybetmiş olduğunu vurguladı. Gür ayrıca, Türkiye ekonomisi 2015’in ikinci çeyreğinde yüzde 3,8 büyürken, yükselen piyasa ekonomilerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Güney Afrika, Meksika, Çin ve Türkiye) ortalama büyümesi yüzde 2 olduğunu belirtti.

Panel, soru cevap bölümünün ardından sona erdi.