30 Mart’a Doğru Adalet ve Kalkınma Partisi
Moderatör | Hatem Ete, SETA |
Konuşmacılar |
|
SETA tarafından 30 Mart Yerel Seçimleri öncesi, TBMM’deki dört siyasi partiyi değerlendirmek üzere düzenlenen paneller dizisinin sonuncusu olan “30 Mart’a Doğru Adalet ve Kalkınma Partisi” başlığıyla SETA Ankara’da gerçekleştirildi.
Moderatörlüğünü SETA Siyaset Direktörü Hatem Ete'nin üstlendiği panelde, panele adını veren analizi kaleme alan Yeni Şafak Gazetesi yazarı Markar Esayan, Star Medya Grup Başkanı Mustafa Karaalioğlu, ve Radikal Gazetesi yazarı Oral Çalışlar konuşmacı olarak yer aldı.
ESAYAN: 30 MART, YÜZ YILIMIZI BELİRLEYECEK ÖNEMDE
Panelde ilk olarak söz alan Markar Esayan, AK Parti'nin ontolojisini anlayabilmek için bürokratik devlet ile seçilmiş hükûmetlerin mücadele tarihinin bilinmesi gerektiğini belirterek, AK Parti'nin karakteristik özelliğinin, dış dünya ile iletişimini kesmemesi olduğunu belirtti.
27 Nisan 2007’nin AK Parti’yi anlamak ve siyasi tarihimizde bir kırılma noktasını oluşturması açısından oldukça önemli olduğunu belirten Esayan, e-muhtıra karşısında AK Parti’nin şapkayı alıp gitmemesinin bu kırılmayı oluşturduğuna dikkat çekti.
Konuşmasında 17 ve 25 Aralık sürecine de değinen Esayan, operasyonlarının asıl mahiyetinin anlaşılmasının kolay olmadığını ve bunun anlaşılmasının ancak Türkiye’nin Osmanlı’dan tevarüs ettiği meşruiyeti halktan değil de devletten neşet etme hastalığını anlamakla mümkün olacağını ifade etti.
Esayan değerlendirmesinde yargı bağımsızlığı tartışmalarına da değinerek, Türkiye’nin hiçbir zaman hukuk devleti olmadığını ve 17 ve 25 Aralık’ın da bu nedenle tartışmalı hale geldiğini belirtti.
Esayan ayrıca, önümüzdeki yerel seçimlerin Türkiye’nin önümüzdeki elli hatta yüz yılını belirleyecek önemde olduğuna dikkat çekti.
KARAALİOĞLU: ERDOĞAN, İKİNCİ 10 YILI BELİRLEMESİ İSTENMEDİĞİ İÇİN HEDEFTE
Panelde Esayan’dan sonra söz alan Mustafa Karaalioğlu, vesayet meselesinin tarihsel geçmişi ile temel hedefinin anlaşılmasının bugün yaşananların daha iyi anlamlandırmasına katkı sağlayacağını belirtti. Bu bağlamda, 12 Eylül 2010 Referandumu ile mevzubahis edilen yeni Türkiye-eski Türkiye kavramları arasında geçişkenlik sağlayan meselelerin hâlâ mevcut olduğunu belirten Karaalioğlu, “daha önce bu Kürt sorunu ve yeni anayasanın yapılamamasıyken, şimdi buna bir de Gülen Cemaati’nin vesayet girişimi eklendi” değerlendirmesinde bulundu.
Sözlerinin devamında 12 Eylül Referandumunun vesayet döneminin bittiğine ve sandığın kilit noktaya oturduğuna işaret ettiğini belirten Karaalioğlu, 17 Aralık darbe girişiminin başarısız olmasının sebebinin ise hükûmetin hareket serbestisine yönelik olmasından kaynaklandığına dikkat çekti ve “AK Parti'nin sahip olduğu güç hesaba alındığında onsuz bir siyasi denklem kurulamayacağı açıktır.” değerlendirmesinde bulundu.
Karaalioğlu konuşmasında, “Gülen Cemaati’nin bu yeni vesayet girişimiyle yüzleşilmediği takdirde, yapılacak seçimler hak ettikleri öneme haiz olamayacaklardır.” dedi. Karaalioğlu ayrıca, bu son yaşananların ana hedefinin Başbakan Erdoğan’ı ikinci 10 yılı belirleyecek temel aktör olmaktan çıkartmak olduğuna dikkat çekti.
ÇALIŞLAR: YAŞANANLAR SİYASAL ZAAFIN ESERİ
Panelde son olarak söz alan Oral Çalışlar, Türkiye’de siyasal mücadelenin ana ekseninin çevreden gelen siyaset ile merkezin sahipleri arasındaki mücadeleden oluştuğunu kaydetti. 17 Aralık sürecinde yaşananların bir istisna teşkil etmediğini belirten Çalışlar, bunun bu şekilde cereyan etmesinde sadece Türkiye’ye özgü olmayan aydınların demokrasi nefretinin önemli bir payeye sahip olduğunu belirtti.
Konuşmasında AK Parti’nin hatalarına da değinen Çalışlar, Cemaat’in devlet içerisinde bu denli ve ölçekte örgütlenebilmesini, siyasal zaafın bir eseri olarak değerlendirdi. Demokrasinin tesisinin ancak paralel yapının tasfiyesiyle mümkün olacağını savunan Çalışlar, AK Parti’de de artık eski Türkiye hastalıklarının nüks etmemesi gerektiğini ifade etti.
Konuşmasının devamında, “Gezi doğru okunmuş olsaydı bugün AK Parti karşıtı bazı grupların AK Parti’nin yanında yer alabileceğini” belirten Çalışlar, Siyasi Partiler Kanunu’nun ülkedeki tıkanıklığı aşma noktasında ivedilikle değiştirilmesi gerektiğine de dikkat çekti.
Çalışlar ayrıca, “Alevi meselesi üzerinde somut çıktı alınamaması ‘eski ve tekçi’ devlet refleksinden neşet eder” diyerek, “Yeni Türkiye mutlaka ve mutlaka tekçi felsefeyi aşabilmiş bir çoğulculuğu temel alan anlayış ile mümkün olacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.