Ermeni soykırımı iddiası siyasal bir iddia. 1915 olaylarında Osmanlı Ermenilerinin büyük acılar çektiÄŸi ise bir gerçek. Dağılmakta olan imparatorluÄŸun tüm milletleri acılar çekti. Müslüman olanlar da, Müslüman olmayan milletler de acı çekti. Bu süreçte, Ermeni nüfusunun büyük kısmı tehcir edildi, yollarda öldü veya öldürüldü.
MÄ°LLETLERÄ°N PARLAK DÖNEMLERÄ° ZOR DÖNEMLERÄ°
Dünya tarihi boyunca büyük devletler, imparatorluklar kurmuÅŸ toplulukların parlak dönemleri de zor dönemleri de var. Milletlerin tarihleri ne tek başına parlak ve yüce, ne de tek başına karanlık ve aÅŸağı. Mutlak iyi veya mutlak kötü topluluk yok. Topluluklarda insanlar gibi iyiden kötüye, kötüden iyiye geçiÅŸ yapabilirler. Osmanlı imparatorluÄŸu güçlü ve baÅŸarılı bir devlet düzeni kurdu. Ä°çinde barındırdığı toplulukları da bir düzen içinde barındırmayı bir kaç yüzyıl baÅŸardı. Ä°mparatorluÄŸun yıkılma döneminde ise kurduÄŸu milletler düzeni dağıldı. Kendi varlığı tehlikeye giren tehdit altındaki devlet, bugün acı duyacağımız uygulamalar yaptı.
OSMANLININ DAÄžILMA TRAVMASI
Ermenilerin yaÅŸadığı büyük acı, Osmanlı’nın “dağılma travması” ile iliÅŸkiliydi. Devleti yöneten Ä°ttihatçılar, Osmanlı’yı yutmak isteyen diÄŸer uluslararası güçlere karşı korunma refleksleri geliÅŸtirmeye çalışıyorlardı. Devletin kapasitesi ve karar uygulama becerisi yeterince iyi deÄŸildi. Merkezi alınan bir karar, süreçteki çoklu aktör tarafından farklı uygulamalara neden oluyordu. Sonuçta tehcir kararı büyük bir trajediye dönüÅŸtü.
Ä°DDÄ°ASININ SÄ°YASALLIÄžI HAKÄ°KAT ARAYIÅžINDAN FAZLA
Soykırım iddiası sadece insani bir hakikat arayışından ibaret deÄŸil. Uluslararası güç mücadelesinin araçlarından biri. Ulus devletlerin birbirleriyle mücadelesinde güçlü bir sopa olmaya aday bir mesele. Ulus devletler, kendilerinin yaptıklarını örtme, rakip ulus devletin yaptıklarını açığa vurma eÄŸiliminde. Bu sebeple de bu hali bilen devlet yöneticilerinin bakış açısı birey ve entelektüel olandan farklılaşıyor.
Ermeni soykırım iddiasının siyasal boyutu ve uluslararası güç mücadelesinin bir aracı olması, meselenin insani ve duygular üzerinden ele alınmasını engelliyor. Özellikle Ermeni diasporasının suçlayıcı ve uzlaÅŸmaz siyasi dili, savunmacı bir ruh haline sebep oluyor. Halbuki meselenin insani açıdan da ele alınmasına ihtiyaç var. Bugünün Türkiye toplumunun, 100 yıl önce bu topraklarda yaÅŸanan Ermeni acısıyla baÄŸ kurmasının tek yolu, suçlayıcı ve aşırı siyasal dil ile savunmacı dilin karşılıklı sarmalından kurtulabilmek.
ERMENÄ°LERÄ°N ACISINI PAYLAÄ°MAK BÄ°ZÄ° BÜYÜTÜR
Türkiye toplumu gittikçe dirileÅŸen ve kendine güveni artan bir toplum. Toplumun demokratikleÅŸme, ekonomik refah, sosyal adalet, iyi yönetiÅŸim gibi beklentileri giderek artıyor. Kürt meselesinde olduÄŸu gibi, siyasal ve toplumsal sorunların çözümüne destek verebiliyor. Kendi tarihi ve coÄŸrafyası ile daha barışık ve iliÅŸkili hale geliyor. Artık Ermenilerin bu topraklarda 100 yıl önce yaÅŸadıkları büyük acıyı kabul edip, hissedebilecek olgunluÄŸa sahip. Bu sürecin en büyük engeli meselenin siyasal bir dille, ulus devletler üzerinden, soykırımın hukuksal dili ile gündeme getirilmesi.
Aslında AK Parti, Cumhuriyet tarihi boyunca Ermeni meselesinde en ileri adımı atabilme cesaretini gösterdi. Son 10 yılda genelde azınlıklar özelde Ermeniler konusunda demokratik adımlar atıldı. ÖrneÄŸin Ermeni vakıflarının malları iade edildi. Ermeni kiliselerinde restorasyonlar yapıldı. Ulusalcı çevrelerin çokça eleÅŸtirdiÄŸi “taziye metni” bizzat ErdoÄŸan tarafından açıklandı.
Türkiye, Ermeni vatandaÅŸlarının hayatlarını kolaylaÅŸtırmaya, aynı zamanda da 100 yıl önce bu topraklarda yaÅŸayan Ermenilerin yaÅŸadığı acıyı paylaÅŸmaya devam etmelidir. Acıları paylaÅŸmak bizi küçültmez, büyütür.
[Star, 20 Nisan 2015]