ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonunda görüşülen Ermeni soykırım tasarısı 22'ye karşı 23 evet oyuyla kabul edildi.
ABD Başkanı’nın 1915 olaylarını soykırım olarak tanıması istemiyle Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu’nda görüşülecek karar tasarısı ABD-Türkiye ilişkilerinde kriz yaratma potansiyeli taşıyor. Tasarı, hem ABD iç siyasetiyle, hem ABD Yönetimi’nin siyasi tavrıyla hem de tıkanma noktasına gelen Türkiye-Ermenistan arasındaki protokollerle yakından ilişkili. Gerekçesi ne olursa olsun, tasarının geçmesi sancılı Bush iktidarı sonrası düzelme yoluna giren ilişkileri tehdit ediyor.
Tüm taraflar çözümden yana görünse de kimsenin pozisyonundan geri adım atmaması çözüm konusunda iyimserliğe engel. Her iki tarafın da rest çekme ve blöf yapmama gelenekleri gerilimi öngörülemeyecek şekilde tırmandırabilir. Yine tarafların birbirlerinin sınırları ve yapabilecekleri konusundaki abartılı iyimserlikleri bir başka tehlike. Ayrıca sorunun muhataplarının iki ülke ile sınırlı kalmayıp bölge ülkelerine de yayılma potansiyeli de mevcut. Obama faktörü ABD Kongresi’ne gelen bu türden tasarıları takip edenler, seçim dönemi yaklaştıkça bu tür sıkıntıların yaşandığını, nihai tahlilde çıkar ilişkilerinin ağır basarak tasarıyı engellediğini savunarak, tasarının geçme ihtimalinin düşük olduğunu ifade ediyor. Ancak bu sefer Obama faktörü var. Dış politika yaklaşımı ile Türk-Amerikan ilişkilerinin yumuşamasına yardımcı olan Obama’nın siyaset tarzı, bu sefer ilişkileri iyiden iyiye zedeleyebilir. Ancak analize geçmeden konuyu tasvir etmek gerekirse durum kısaca şöyle özetlenebilir: ABD Kongresi’nin görüşünü yansıtan, yaptırım gücü olmayan bir karar tasarısının Meclis Dış İlişkiler Komisyonu’nda görüşülmesi ve oylanması. Tasarı komisyondan geçmezse kadük olacak. Geçtiği takdirde ise inisiyatif Meclis Başkanı Nancy Pelosi’ye geçecek. Pelosi’nin tasarıyı gündeme alması durumunda, tasarı genel kurulda görüşülecek ve yeterli oyu alması durumunda, Kongre’nin tavsiye kararı olarak Başkan Obama’ya gönderilecek. Obama’nın tasarı komisyonda kadük olsa dahi, soykırım ifadesini kullanmasına hukuki bir engel yok. Yine aynı şekilde, tasarı genel kuruldan geçse dahi Obama istemezse soykırım ifadesini kullanmayabilir. Şu an itibarıyla Ankara’nın önceliği tasarının komisyonda kadük bırakılmasına yönelik. Türkiye, bu konuda tasarının yaratacağı sonucun normalleşme sürecine zarar vereceği, ilişkilerin tasarı ile sil baştan olabileceği mesajını veren sakin bir strateji izliyor. Tasarıya karşı normalleşme Peki Türkiye’nin tasarının geçmesine karşı geliştirdiği strateji nedir? Türkiye hangi durumda ne yapacak? Kâh ileriye dönük bir stratejinin parçası olduğundan, kâh yaşanacak krizin şiddetinin öngörülememesinden dolayı bu konuda net bir bilgi mevcut değil. Ancak Ankara’nın her yıl yaşanan tasarı oyunundan artık sıkıldığı açık. Ankara’nın en önemli silahı da bu sıkılma duygusu. Zira bu duygu ciddi riskleri göze almayı beraberinde getirebileceğinden, Ankara’nın tavrı kestirilemiyor. Normalleşme süreci de artık bıkkınlık veren tasarıya karşı Ankara’nın getirmeye çalıştığı yapısal çözüm ihtiyacından doğdu esasen. Ankara’nın normalleşme stratejisinden beklentisi bölgedeki gerginliklerin azaltılması, Kafkaslar’a istikrar ve barış gelmesi ve tasarı oyununa son verilerek tasarıdan güç devşirerek Türkiye üzerinde orantısız koz elde eden odakların engellenmesiydi. Bunun alternatifi olarak, tasarının ABD