Ekim ayında “Siyah Altın ve Dünyanın Saadeti” başlıklı yazıyı kaleme aldığımda, Brent petrol fiyatındaki Haziran tepe noktası bazlı düşüş %23 imiş. Ocak ortası itibariyle bugün ise, %59’u bulmuş durumda. 7 aylık bir süre için ciddi bir şok!
Herkes merakta: Nereye kadar?
Buna çeşitli açılardan yanıt ararken, akla “Böyle keskin bir iniş hiç yaşanmış mıydı?” sorusu da geliyor.
Bu bağlamda son 40 yıllık verileri incelediğimizde, benzer bir zaman aralığı ve düşüşün yaşandığı 2 dönem gözümüze çarpıyor. Bunlardan biri 1986’da, diğeri ise 2008 krizinde...
Bugün gelin, bu iki dönemin dinamikleri başta olmak üzere, dünyanın petrol serüvenine hızlıca göz atalım.
ŞARKININ ANLATMAK İSTEDİĞİ
1970’lerdeki efsane petrol krizi yılları, dünya için ciddi bir şok olmuştu. Hatta anlam vermesi hayli güç bir hatıramız olan, 1980 Eurovision Şarkı Yarışması’na Petrol isimli şarkıyla katılımımız da, bence bu şokun bizdeki yansımasıdır.
Şarkının sözleri, dışa bağımlılığımızdan petrolün kıymetine, refah etkilerinden dolara endeksli olmasına kadar her demden ekonomik detaylar vuruyor. Dinlendiğinde düşündüren gelmiş geçmiş en enteresan eserlerden...
Tahminimce dünyanın derdini dile getirerek farklı bir stratejiyle zafer kazanmayı amaçlayan şarkımız umduğu başarıya ulaşamazken, girilen yeni on yıl ise, küresel trendi değiştirmek üzereydi. Zira 70’lerde petrol kriziyle başa çıkamayan dünya, bağımlılığı azaltıcı alternatif yollara başvurma yoluna gitmişti. Nükleer, doğalgaz ve yenilenebilir enerji gibi...
S. ARABİSTAN YORULUNCA
Petrol talebindeki ivmeyi hafifleten bu gelişmelere, Kuzey Denizi ve Alaska gibi bölgelerde farklı kaynak arayışlarının yoğunlaştırılması sonucu bollaşan üretim de eklenince, 80’lerdeki fiyat düşüşü için zemin sağlamlaştı.
Sonrasındaki aşağı yönlü eğilim birikimli gelmekle birlikte, özellikle 1985 sonu ile 1986 Haziran ayı arasında, %60’ı aşan keskin bir düşüş dikkat çekiyor. Bugünkü tabloda izlediğimiz dik eğime benzer bir görüntü...
O günkü düşüşün başlıca nedeni ise, yıllarca “swing producer” sıfatıyla OPEC’te dengeleyici rol üstlenerek arzını kesen S. Arabistan’ın, uğradığı pazar kaybından illallah diyerek üretimini birden artırmasıydı. Dolayısıyla, 86’daki çöküşün, aşırı arz kaynaklı olduğunu ifade edebiliriz.
IRAK’LI YILLAR
1986 sonrası düşük kalan fiyatlar, oyundan çıkan firmaların etkisiyle azalan üretimin yanı sıra, 1990 Ağustos’unda Irak’ın Kuveyt’i işgalinin etkisiyle yeniden yükseldi. Körfez Savaşı’yla yavaşça sakinleşen süreçle yılsonuna gelindiğinde ise, fiyatlar zayıflıyordu.
Sonrasında hafif iniş çıkışlı bir seyirde toparlanan petrol, 97-98 Asya Krizi’nde yeniden gözle görülür bir inişe geçti. Yine de etki, 86’daki kadar sert olmadı.
Bu noktadan sonra fiyatların toparlanmasında ise, OPEC’in arz kesintisine gitmesi etkili oldu. Bunun yanı sıra, güçlenen talep de, 2000’lere girerken doğan yukarı yönlü hareketi destekliyordu. 2001’de ABD ekonomisi kaynaklı bir düşüş yaşansa da, Irak Savaşı’nın tetiklediği süreçle birlikte, 2000’ler fiyatların tırmandığı unutulmaz bir dönem oldu.
İNDİĞİ GİBİ ÇIKTI
Gelelim, en keskin 2. düşüşümüz olan 2008 Krizi’ne...
2000’lerdeki zaferini Temmuz 2008’de zirveye taşıyan petrol, sonraki 7 ay içinde ise krizin giderek bozduğu talep etkileriyle %70’i aşan bir iniş yaşadı. Bugün içinde bulunduğumuz duruma denk bir sürede ancak daha süratli bir seyirde.
Öte yandan, OPEC’in kesintiye gitmesi ve Asya ekonomilerindeki talep artışıyla birlikte, fiyatların yeniden çıkışı da, düşüşü gibi dik bir görünümde gerçekleşti. MENA Bölgesi’ndeki gerginliklerin sağladığı ivmeyi de eklemeden geçmeyelim. Böylece, 2011’in ilk yarısında fiyatların tavan yaptığı bir tablo ortaya çıktı.
O dönemden sonra fiyatlar, inişli çıkışlı ancak uzun vadede istikrarlı sayılabilecek bir seyir izledi. 2014 ortalarına gelindiğinde ise, malumunuz, zayıf talep artışı, gücünü sürdüren arz ve bu bileşimin şekillendirdiği beklentiler dâhilinde, sürpriz bir fiyat çöküşü zuhur etti.
EN ÖNEMLİ HİKÂYELERDEN
Eskiyle kıyasladığımızda, şu anda 2008 Krizi’ndeki gibi, hızlı bir talep daralması ve ardından sıçraması durumu söz konusu değil. Bugünkü şok, farklılıklar içerse de, 1986 ile daha çok paralellik taşıyor. Tabii 86 çöküşünü takip eden dönemde, OPEC hâkimiyetinin zayıfladığını ve fiyatların uzun süre düşük kaldığını da hatırlayalım.
Bugün OPEC, S. Arabistan’ın baskın etkisiyle, bir hamlede bulunamıyor. OPEC üretimine, OPEC dışı üreticilerin vaziyetini de ekleyince, gidişatın güçlü bir arz çizdiğini görüyoruz.
Geçmişten bugüne en önemli petrol serüvenlerinden birini yaşadığımıza şüphe yok.
HASSAS DENGELER OYUNU
Durum bundan sonra ne olur ve dünya ekonomisini nasıl etkiler? Konuya bir başka yazıda devam edeceğim ancak fiyatların toparlanması için, arzın ve bu bağlamda özellikle OPEC’in kartel(imsi) ruhundaki dirilmesi zor görünen canlılığın belirleyici olacağı aşikâr.
Bu noktada, OPEC dışı üreticilerin de tahammül sınırı önemli. Örneğin, 1986 çöküşüyle ABD’de birçok petrol firması kapısına kilit vurmuştu. Bugün, kaya petrolü ve ağır petrol çıkaranlar gibi çeşitli aktörler bu risk altında.
Tabii mevcut arz inadının içinde, Rusya’dan İran’a uzanan çeşitli politik faktörlerin de var olabileceği bir ilişkiler ağı rol oynuyor. Komplo olsun ya da olmasın, gidişatın, S. Arabistan’ın rakiplerini ve ABD’nin muhaliflerini zora soktuğu gün gibi ortada.
Dolayısıyla, petrol ekonomilerini sarsan çöküş, ister istemez jeopolitik dengeleri de oynatma potansiyelini elinde tutuyor.
Serüvenin içinden bir örnek: 86’daki fiyat çöküşü, SSCB’yi sona götüren yolu döşeyen taşlardan olmuştu.
Mazi, bazen dönüp dolaşıp kapıyı çalıyor.
[Yeni Şafak, 16 Ocak 2015]