Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda’nın hafta içerisinde Amerikan Başkanı Trump’ı ziyareti sırasında yaptığı öneriler ve iki liderin kararlaştırdığı konular başta Almanya olmak üzere bütün Avrupa’yı ve Rusya’yı yakından ilgilendiriyor.
ABD’nin Polonya’da kalıcı bir askerî üs kurmasını isteyen Duda, Amerikan başkanını buna ikna etmek için bu üssün “Fort Trump” olarak isimlendirilmesini önerdi. Yani “Trump Kalesi”.
Trump Tower’lardan sonra şimdi de Trump Kaleleri geliyor herhâlde!
Duda ve Trump’ın konuştukları ve tam fikir birliği içerisinde oldukları bir başka konu ise Rusya’dan Almanya’ya doğrudan doğalgaz taşınması için planlanan ve inşaatına başlanan Kuzey Akım-2 boru hattının iptal edilmesi.
Polonya, Almanya ile Rusya arasında yeni bir doğrudan hat kurulmasına şiddetle karşı çıkıyor, ABD de Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinin Rusya yerine kendisinden sıvılaştırılmış gaz almalarını istiyor.
Rusya’yı kendi güvenliği için en büyük tehdit olarak gören Varşova yönetimi, Avrupa’nın doğalgaz konusunda bu ülkeye olan bağımlılığının azaltılmasını ve Rusya’nın ekonomik olarak sınırlandırılmasını istiyor. Ayrıca Polonya’nın Avrupa’nın en büyük kaya gazı rezervlerine sahip ülkelerinden biri olduğu düşünülürse, Varşova’nın kendi gazını üretip hem Rusya’ya olan bağımlılığı azaltmayı hem de kendisinin gaz ihraç etmeyi planladığı söylenebilir.
Gerek ABD’nin gerekse Polonya’nın sıvılaştırılmış kaya gazını Avrupa ülkelerine satış planlarındaki temel sorun bu gazın Rus gazına göre daha pahalı ve çevreye zararının daha fazla olması.
Trump ve Duda’nın doğalgaz ve askerî üs konusundaki görüşmelerinin Avrupa’da en fazla rahatsız ettiği iki ülke kuşkusuz Rusya ve Almanya.
Rusya’nın, Polonya-ABD iş birliğinden ve Varşova’nın Washington’u Moskova’ya karşı daha fazla Avrupa’ya çekmeye çalışmasından rahatsızlık duyması çok doğal. Nihayet Moskova da son yıllarda izlediği güç politikasıyla başta Polonya ve Baltık devletleri olmak üzere doğu Avrupa ülkelerini ürküttüğü için bu ülkelerin daha fazla ABD’ye yaslanmaya çalışmaları anlaşılır bir tavır.
Ancak Almanya için durumun biraz daha farklı olduğunu ifade etmek gerekir.
Avrupa Birliği üyesi bir ülkenin, Birliğin ekonomik yükünü en fazla çeken Almanya’nın ekonomik çıkarlarını doğrudan hedef alan bir ortaklık arayışı içerisine girmesi Berlin’de çok ciddi bir rahatsızlığa neden oldu. Üstelik Polonya’nın bu ortaklığı, son dönemde AB’yi yaptırımlarla tehdit eden ve hatta düşman olarak tanımlayan Trump ile yapmaya çalışması ayrı bir sorun olarak görülüyor.
Almanya Başbakanı Merkel’in, Trump’ın Avrupa’ya yönelik baskıları sonrasında “artık kendi başımızın çaresine bakmalıyız” diyerek AB çatısı altında ortak güvenlik politikasını güçlendirme arayışında olduğu bir dönemde Polonya’nın ABD ile güvenlik ilişkilerini yoğunlaştırma çabası AB’ye, yani Almanya ve Fransa’ya güvenmediğinin yeni bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Bu tablo, AB’nin gerek güvenlik gerekse enerji alanında ne kadar parçalanmış bir durumda olduğunun açık bir göstergesi.
Ancak Almanya’nın bu tablodaki payının çok büyük olduğunu da ifade etmek gerekir.
Berlin’in Rusya konusundaki ikircikli tavrı, AB üyelerine karşı baskıcı politikaları ve askerî alanda sorumluluk almaktan kaçan tutumu, Polonya gibi AB ülkelerinde Almanya’ya karşı ciddi bir güvensizliğe yol açmış durumda.
Varşova’da iktidarda olan milliyetçiler (Kaczynski’nin Hukuk ve Adalet Partisi), Polonya ve bütün Avrupa için tehdit olarak gördükleri Rusya karşısında Almanya’nın kendilerine güvence vermediğini, aksine kendi çıkarları doğrultusunda Moskova ile yakın ekonomik ilişki içerisinde olmaya devam ederek Putin yönetimini agresif politikalarında cesaretlendirdiğini düşünüyorlar.
Bu şekilde Polonya’nın güvenlik endişelerini dikkate almayan Berlin’in, AB kurumlarını kullanarak Polonya’ya baskı yapması ise Varşova’da içişlerine karışma olarak görülüp reddediliyor. Almanya’nın, Polonya’daki iktidara muhalif ve AB içerindeki en yüksek karar organı Avrupa Konseyi Başkanı olan Donald Tusk ile yakın ilişkisi ve bu ülkedeki yüksek yargı organının işleyişine dair anayasa değişikliğine karşı tavır alması Duda-Kaczynski yönetiminin Berlin’e yönelik bu negatif algısını güçlendiriyor.
ABD, Polonya tarafından her zaman yakın bir müttefik olarak görüldü. Trump, Duda’dan gelen öneriler doğrultusunda bu yakınlığı daha da ileri taşımaya karar verirse Almanya’nın Avrupa’daki liderliği bir darbe daha almış olacak.
[22 Eylül 2018]
.