SETA > Yorum |
İstihdamı Yeşertmek

İstihdamı Yeşertmek

Yeşil büyümeye geçişin Türkiye için de öncelikli hamlelerin başında gelmesi gerektiğine şüphe yok.

BaÅŸlıca amacı sürdürülebilir kalkınmayı saÄŸlamak olan yeÅŸil büyüme (green growth), ekonomi genelinde birçok yapısal deÄŸiÅŸikliÄŸi beraberinde getiren bir dinamiÄŸe sahip. Zira ilgili alanlara ve teknolojilere yapılan yatırımlarla iktisadi aktiviteyi canlandırma ve rekabet gücünü artırmanın yanı sıra enerji bağımlılığını azaltarak cari dengeye olumlu etki yapıyor. 

Tüm bu faktörler yeÅŸil ekonominin getirdiÄŸi faydalar olarak bilinirken, bir diÄŸer kritik dinamik ise biraz gölgede kalıyor desek yanlış olmaz: O da, istihdam. Oysa yeÅŸil büyümenin harekete geçirdiÄŸi unsurların en önemlilerinden biri, her ekonominin temel taşı olan iÅŸgücü. Nitekim bugün düÅŸük karbonlu ekonomiye geçiÅŸ süreci, dünya çapında yeni iÅŸ fırsatları sunarak iÅŸgücü piyasalarını ciddi biçimde etkiliyor. Üstelik bahsettiÄŸim iÅŸler, sadece teknolojik ve bilimsel nitelikte deÄŸil. YeÅŸil çalışma alanları, mühendislikten tarım iÅŸçiliÄŸine kadar geniÅŸ bir nitelik spektrumunda yer alıyor ve iÅŸin içinde sadece direkt deÄŸil, indirekt istihdam potansiyeli de var.

Ä°ÅŸte bu gerçeklerden hareketle, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliÄŸi gibi temel çözümlerle tasarlanmaya çalışılan sürdürülebilir ekonomi stratejilerine, Kanada’dan Almanya’ya, ABD’den Japonya’ya pek çok geliÅŸmiÅŸ ülke bu anlamda yoÄŸunlaşıyor. Zira kısa bir süre önce niÅŸ bir alan olarak nitelendirilen temiz enerji, artık geniÅŸ istihdam sunabilen hatırı sayılır bir sektör halini aldı. YeÅŸil iÅŸler, geliÅŸmekte olan belli baÅŸlı ülkelerde de, iÅŸgücüne gözle görülür katkı saÄŸlıyor. 

7,7 MÄ°LYON Ä°Åž

2000’li yıllarda ciddi bir tırmanış gösteren yeÅŸil yakalı iÅŸler, ekonomik durgunluk ya da politikalara baÄŸlı olarak bazı ülkelerde yıldan yıla dalgalanmalar gösterebiliyor, ancak genel trende baktığımızda yükseliÅŸ ortada. Bu baÄŸlamda, yenilenebilir enerjinin sunduÄŸu istihdamın boyutu ve geliÅŸimi, aslında konunun önemini özetle anlatıyor. Renewable Energy Policy Network for the 21st Century (REN21) tarafından açıklanan son verilere göre, dünya çapında yenilenebilir enerji istihdamı 7,7 milyona ulaÅŸmış durumda. Bu çerçevede, solar fotovoltaik (PV) 2,5 milyon ile en çok istihdam saÄŸlayan sektör. Çin’in teknoloji üretimi vesilesiyle başı çektiÄŸi güneÅŸ enerjisi iÅŸleri, Avrupa ülkeleri ile ABD, Hindistan ve BangladeÅŸ’te de yükseliÅŸte.

Ä°kincilik koltuÄŸunda ise, tarımsal iÅŸgücünün deÄŸerlendirilmesinde etkili olan biyoyakıt oturuyor. 1,8 milyon kiÅŸiye iÅŸ imkânı sunan biyoyakıt sektörü, Brezilya ve ABD’de hâkimken, AB ülkeleri ile Çin, Endonezya ve Tayland gibi bazı geliÅŸmekte olan ülkelerde de büyüyor. Küresel yenilenebilir istihdamında 3. sırada da rüzgâr var. 1 milyonu aÅŸkın rüzgâr iÅŸinin en büyük destekçileri ise, Çin ve ABD. Buna ek olarak, solar ısıtma-soÄŸutma, biyokütle ve jeotermal gibi diÄŸer ilgili sektörlerde de, yeÅŸil istihdam büyümeye devam ediyor. GeleceÄŸin yükselen adaylarından biri de, dalga enerjisi olacaÄŸa benziyor.

YEŞİL YAKALI POTANSÄ°YEL 

Ä°ÅŸte bu baÄŸlamda yeÅŸil istihdamın, öncelikli politikalar arasında son dönemlerde giderek daha büyük bir yer aldığını gözlüyoruz. Bu doÄŸrultuda bir örnek vermek gerekirse; Avrupa Komisyonu, 2014 tarihli Green Employment Initiative’de, yeÅŸil enerjinin bölgesel iÅŸgücüne bir deva olacağına dair güçlü mesajlar veriyor. AB’nin, 2020 yılına kadar hedeflediÄŸi yeÅŸil büyümeye ulaÅŸtığı takdirde, 2 milyon yeni iÅŸe ev sahipliÄŸi yapacağı tahmin ediliyor. Keza ABD, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliÄŸi kapsamında, 2030 yılına kadar 4 milyon istihdam yaratılacağını öngörüyor.

Küresel tahminler ise, bu dönemde biyoyakıt baÅŸta olmak üzere, rüzgâr ve güneÅŸ istihdamında ciddi büyümeler göreceÄŸimizi söylüyor.

Tüm bu gerçeklerden ve iç dinamiklerimizden hareketle, yeÅŸil büyümeye geçiÅŸin Türkiye için de öncelikli hamlelerin başında gelmesi gerektiÄŸine ÅŸüphe yok. Ülkemizde enerji üretiminden teknolojiye kadar pek çok temel unsuru olumlu etkileyecek bu yaklaşım, iÅŸgücü piyasamızı da yeÅŸertme potansiyeliyle bir kazan-kazan tablosu ortaya çıkaracak. Dolayısıyla yeni dönemde Türkiye’nin, bu doÄŸrultuda bir strateji benimsemesinin ve yeÅŸili destekleyici dik bir duruÅŸ sergilemesinin oldukça kritik olduÄŸu kanaatindeyim. 

[Dünya, 8 Eylül 2015]