SETA > Yorum |
Türkiye Barış Köprüsünü Enerjiyle Kuracak

Türkiye Barış Köprüsünü Enerjiyle Kuracak

Uzun bir dönem enerji kaynaklarından yoksun olmayı kader olarak kabul eden bir ülkeden, enerji alanında merkez ülke olmayı hedefleyen bir ülke durumuna geldi Türkiye.

Ekonomik gündem kadar, siyasi gündemin de en önemli değişkeni haline gelen enerji, Türkiye'nin en önemli konularından biri. Uzun bir dönem enerji kaynaklarından yoksun olmayı kader olarak kabul eden bir ülkeden, enerji alanında merkez ülke olmayı hedefleyen bir ülke durumuna geldi Türkiye. Yalnızca bu bile, Türkiye'nin 2000'li yıllarda gösterdiği ekonomik ve siyasi atılımı açıkça gösteriyor.

Türkiye'nin 2002'den sonra enerji alanında attığı adımları, uygulanan ve planlanan projeleri incelemek ve yeni dönemdeki enerji politikalarını belirlemek amacıyla SETA Araştırma Asistanı Salihe Kaya ile birlikte hazırladığımız 'Enerji Arz Güvenliği ve Güney Gaz Koridoru (GGK)' başlıklı analizin tanıtım toplantısı SETA Vakfı'nda yapıldı.

Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın da katılımıyla gerçekleşen toplantıda, Türkiye'de enerji konusunda atılacak adımların yalnızca ekonomik avantajlarının olmadığı, aynı zamanda ülkenin uluslararası arenada elini güçlendireceği vurgulandı. Aslında bu durum bir nevi Türkiye'nin 2023 ekonomik ve siyasi vizyonunda enerjinin mihenk taşlarından biri olduğunu da ortaya koyuyor.

ENERJİ İHTİYACI, KÜRESEL UZLAŞI ARACINA DÖNÜŞEBİLİR

Türkiye'nin bugününü ve geleceğini değiştirme potansiyeline sahip GGK, ana kolları olan Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) ve Trans Adriyatik Boru Hattı (TAP) ile yalnızca bir enerji transferi projesi anlamını taşımıyor. Bu projeler, geçiş güzergahındaki ülkeler arasındaki yalnızca ekonomik ilişkileri değil, siyasi ve kültürel ilişkileri de güçlendirecek potansiyele sahiptir.

Bu potansiyelin harekete geçirilebilmesi için Türkiye'nin uluslararası ilişkilerinde kendi çıkarlarına uygun davranarak hareket etmesi, reel politikanın gereği. Bu gerçeklik göz ardı edilmeden, Türkiye enerji sınırlarını genişletmelidir. Çünkü panelde de öne çıktığı gibi, gelişen, büyüyen ve ilerleyen Türkiye'nin enerji politikasının durağan kalması beklenemez. Zaten 2023 yılına Yeni Ekonomik yapısıyla girmek isteyen Türkiye'nin enerji alanında etkin rol oynaması kaçınılmazdır.

Panelde dikkat çekilen diğer bir konu ise, TANAP ve TAP'ın geçiş güzergahında sağlayacağı istihdamla oluşacak ekonomik canlılıktır. İstihdamı yalnızca boru hatlarının inşa sürecinde görev alacak olanlarla sınırlayamayız. Başbakan Davutoğlu'nun katılımıyla imzalanan TANAP ana boru hattı alım sözleşmesinde, hatta kullanılacak boruların yüzde 80'inin Türkiye'de bulunan firmalar tarafından sağlanacak olması, Türkiye'deki üretim sektörünün geldiği nokta açısından sevindiricidir.

Enerji politikalarında sevindirici olan diğer bir nokta ise, Türkiye artık diğer ülkelerin direktifleri doğrultusunda bir enerji politikası izlemiyor. Örneğin dünyanın İran'a olan tavrı, Türkiye'nin bu ülkeye olan bakışında belirleyici bir unsur değildir. Bakan Taner Yıldız'ın da dikkat çektiği gibi, Türkiye diğer politikalarda olduğu enerji politikalarını da ulusal çıkarlarını gözeterek belirlemektedir. Aslında bu durum, yeni bir ekonomik ve siyasi düzenin de kurulma eşiğinde olduğumuzun habercisi.

Bu eşikte, Avrupa Birliği ülkelerinin enerji bağımlılığı Türkiye'nin AB üyeliğini de etkileyen bir faktör. AB ülkelerinin yüksek orandaki enerji bağımlılığı, TANAP ve TAP ile gerçekleşecek doğalgaz transferinde Türkiye'nin elini güçlendiriyor. Ayrıca yüksek bağımlılık oranı, AB'nin geleceğini de şekillendirecek. Çünkü enerji bağımlılığına alternatif çözümler üretemediği takdirde, AB ülkelerinin enerji arz güvenliğini sürdürülebilir kılması mümkün değil. Bu aşamada Türkiye, doğalgaz talep eden AB ülkeleri ve doğalgaz arz eden ülkeler arasında stratejik bir konuma yükseliyor.

Bu nedenle, enerji konusunun hem ülkemizde hem de dünyada gündem maddesi olmaya devam edeceğini söyleyebiliriz. Açıktır ki, bu konuda Türkiye'nin oynayacağı uzlaştırıcı rol bölgesel ve küresel barışa da katkı sağlayacaktır.

ENERJİ PROJELERİ SİYASİ İSTİKRARLA GERÇEKLEŞİR

'Enerji Arz Güvenliği ve GGK' panelinin en dikkat çeken tespiti ise Bakan Taner Yıldız tarafından yapıldı. TANAP ve TAP'ın ilk konuşulmaya başlandığı günlerde, bu projeleri Türkiye'nin gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığı dile getiriliyordu. Bugün geldiğimiz noktada ise, Türkiye'nin 21. yüzyılda enerjinin merkez ülke olma ihtimalinden bahsediyoruz. Bu kapsamda, Türkiye için hayal olarak dile getirilen projelerin gerçekleştirildiğine tanıklık ediyoruz.

Bu sürecin yaşanmasındaki temel faktör siyasi istikrardır. Sivil siyasetin hakim olmadığı, iç ve dış müdahalelerle siyasi ve iktisadi gündemi belirlenen bir ülkede, ulusal enerji politikalardan bahsedilemez. Bu nedenle, büyük projelerin uygulanabilmesi, yatırımların devam edebilmesi ve ülkenin küresel sermaye için çekim merkezi olabilmesinin ön şartı siyasi istikrardır. Aksi takdirde bugünü belli olmayan bir ülkenin yarını şekillendirebilecek projeleri uygulamasından söz edilemez.

[Yenişafak, 16 Ekim 2014]