Türkiye ekonomisindeki iyileşme yalnızca makroekonomik göstergelere yansımıyor. İyileşmenin somut hali, başlayan, devam eden ve bitirilen projeler. Havalimanı, köprü, finans merkezi, enerji borsası ve büyük enerji projeleri gerçekleştirilerek bir yandan ekonominin altyapısını güçlendiriliyor, diğer taraftan doğu-batı arasında yükselen ticaretin, finansın ve enerjinin merkezi olma süreci de hızlandırılıyor.
Bu projelerin engellenmesi için çıkarılan kargaşaya ve Gezi olaylarına rağmen, siyasi iradenin kararlı duruşu sayesinde yapımı hızla devam eden 3. Köprü, 3. Havalimanı gibi projeler hem İstanbul hem de Türkiye için birçok fırsat barındırıyor.
Bir defa 3. Köprü, 3. Havalimanı sürekli artan nüfusu, iş hacmi ve potansiyelinden dolayı İstanbul'un trafik sorununa bir çözüm getirecek, nefes aldıracak büyük projeler olsa da yalnızca İstanbul'un trafiğini azaltmayı amaçlayan bir yatırım değil.
Esas olarak, bu projeler İstanbul'un uluslararası ticaret ve finans merkezi olması için gereken sistemin kurulmasında önemli bir yatırım.
Örneğin, 3. Köprü yalnız başına kara yolunun yanı sıra demir yolu geçişine de imkân verdiği için Asya ve Avrupa arasındaki ulaşımda çeşitlilik sağlayacak.
Bu demektir ki, köprünün sağladığı demir yolu ve kara yolu taşımacılığı sayesinde hem çevre iller hem de komşu ülkeler arasındaki ticari kapasite geliştirilecek. Ulaşım ve taşıma maliyetlerinin en aza indirgenmesi ise, üretim maliyetlerinin düşürülmesi demek.
Lojistiğin ise Türkiye ekonomisi için önemi biliniyor. Tıpkı Türkiye'nin jeopolitik konumunun getirdiği avantajları tam potansiyeliyle kullanamadığının bilindiği gibi.
İPEK YOLU İÇİN EN UYGUN GÜZERGÂH: ORTA KORİDOR
Ekonomik güç dengesinin Çin, Hindistan gibi Uzak doğu ülkelerine evirildiği, Avrupa ülkelerinin ekonomik alanda yeni çıkışlar aradığı bu dönemde İpek Yolu'nun önemi artıyor. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin'den başlayan İpek Yolu, üç kıtayı birbirine bağlayan en eski ticaret yolu olarak kabul ediliyor.Dolayısıyla, İpek Yolu projesi yalnızca Çin için değil, bu projenin geçtiği bölgelerdeki tüm ülkeler için önemli bir değişimi ifade ediyor. İpek Yolu'nun nereden geçeceği konusunda ise Kuzey, Güney ve Orta Koridor olarak adlandırılan güzergâhlar konuşuluyor. Kuzey, Güney ve Orta Koridor tercihleri arasında Orta Koridor ise hem ticaret hacmi ve güvenlik hem de altyapı açısından pozitif olarak ayrışmaktadır.
Çünkü, Kuzey Koridor 'un problem yaşayan Avrupa ile Rusya arasında olması, Güney Koridoru 'nün ise siyasi gerginliğin yüksek olduğu Ortadoğu'dan geçecek olması Orta Koridoru en güvenilir ve uygun maliyetli güzergah olarak öne çıkarmaktadır.
Tabi ki, Türkiye'nin gerçekleştirdiği ve gerçekleştireceği projeler de İpek Yolu'nun Türkiye'den geçmesine, yani en iyi alternatifin Orta Koridor olmasına önemli katkı sağlayacaktır.
Orta Koridor'da İpek Yolu'nun başlangıç noktası olan Çin'den başlayan ticaret, Kazakistan-Azerbaycan üzerinden Türkiye'ye, son olarak da Avrupa'ya ulaşılacaktır. Dolayısıyla bu proje, yüksek hızlı demir yolu, kara yolu, limanlar, havalimanları, doğalgaz hatları ve diğer alt yapı projelerinin inşasını gerektirmektedir. Türkiye'nin yeni kurulan Asya Altyapı Yatırım Bankası'nın kurucu ülkelerinden biri olduğu düşünüldüğünde bu alanlarda atılacak adımlar aynı zamanda Türkiye'nin Asya sermayesini çekmesine de fırsat tanıyacaktır.
Türkiye, İpek Yolu'nun canlanmasıyla bir de Güney Koridor 'unun kullanılmasıyla dünyanın yeni yükselen ekonomik güçleri olan Asya ülkeleriyle ekonomik etkileşimi artırabileceği bir ortam da elde etmiş olacak.
En önemlisi de, Türkiye'nin Asya ile Avrupa kıtalarının birleştiği noktada bulunması ve enerji kaynaklarına sahip olan ülkeler için güvenli bir hat olması, aynı zamanda enerji arz eden ülkeleri, enerji talep eden ülkelerle kara ve demir yoluyla bağlaması Türkiye'yi projenin özellikle kara ve demir yolu ağını içeren "İpek Yolu Ekonomik Kuşağı" hattında merkezi bir konuma getirmektedir.
Son olarak, İpek Yolu projesi ile ticaretin yoğun olduğu, kaynaklar bakımından zengin Orta Doğu ve Orta Asya'yı, enerji talebinin yoğun olduğu Avrupa'ya bağlayacak olan proje kapsamında bölgeler arası altyapının gelişmesi ve entegrasyonun arttırılması, yeni enerji projelerinin oluşturulmasına olumlu bir katkı sağlayacaktır.
[Yeni Şafak, 10 Mart 2016].