Üretim süreçleri daha teknolojik hale geliyor. Akıllı cihazlar yeni nesil üretim hattını tasarlıyor ve geliştiriyor. Yeni iş modelleri, büyük veri analizleri, bilgi depolama datalarının büyümesi ve teknolojinin her alanı etkisi altına alması süreci beşinci sanayi devrimi olarak adlandırılıyor. AB, Çin, ABD, Almanya, Güney Kore ve Japonya yeni sanayileşme sürecine öncülük ederken pandemiye rağmen teknolojik gelişime devasa yatırımlar yapıyorlar. Microsoft, Apple, Google, Facebook, Samsung, Toyota, Hyundai, ByteDance, ZTE, Huawei ve Xiaomi teknolojik dönüşüme adaptasyon için üretim ve tedarik hatlarını daha teknolojik hale getiriyorlar. Salgın döneminde de hız kesmeyen teknolojik gelişim Güney Kore'yi 133 milyar dolarlık yatırım projesini devreye almaya teşvik etti. Japonya yeni sanayileşmeye uyum için toplumsal dönüşümü önceledi ve Toplum 5.0'ı devreye aldı. Akıllı ev, hastane ve iş yerlerini ülke geneline yaymayı planlayan Japonya beşinci sanayi devrimine adaptasyon ve öncü olabilmek için çabalıyor. Çin ise son 17 yılda dünya genelinde yaptığı 90 milyar dolarlık teknoloji yatırımıyla teknolojik trendlere öncülük yapmaya çalışıyor. Ayrıca dünyanın farklı ülkelerinde teknoloji firmalarını satın alarak üretim kapasitesini geliştiriyor.
ABD ve AB teknolojik dönüşümü yakından takip eden diğer aktörler. ABD beşinci sanayi devrimine hazırlanmak için 700 milyar dolarlık yatırıma hazırlanıyor. İkinci Dünya Savaşı'nın ardından ABD'nin en büyük yatırım projesine teknoloji öncülük yapıyor. AB sürece dijital strateji planıyla dahil oluyor. Teknolojik gelişmeleri daha iyi takip için ortak politikaları devriye alan AB'de Almanya ve Fransa sürece öncülük ediyorlar. AR-GE temelli gelişen dijital strateji planı eğitim, sağlık, iklim, enerji ve sanayi gibi birçok alanı kapsıyor. Alman firmaları da yapay zekayı günlük yaşamın bir parçası haline getirmek için hükümet tarafından teşvik ediliyor. Dünyanın en büyük 15. sanayisi olan Türkiye ise yeni teknolojik dönüşüme adaptasyon için çabalayan aktörler arasında bulunuyor.
Türk Sanayisinin Geçmişi ve Geleceği
2022 itibariyle 68 bin fabrika ve 353 organize sanayi bölgesinde 236 milyar dolarlık üretim yapması beklenen Türk sanayisi 6,53 milyon kişiye istihdam sağlıyor. İstihdam edilen kişi başına 36 bin dolar üretim yapılırken dünya ortalamasının üzerinde çıktı elde ediliyor. Küresel sanayiden yüzde 0.85 pay alan Türkiye sahip olduğu kapasite ve üretim gücüyle geleceğin teknolojik trendlerine yön verebilir. Bu potansiyelin varlığı geçmiş 20 yılda elde edilen gelişim düzeyinde kendini gösteriyor. 2002'de 59 milyar dolarlık üretim gerçekleştiren Türkiye dünya sanayinden yüzde 0.57 pay alıyordu. Aynı yıl dünyanın en büyük 23. sanayi ekonomisi olan Türkiye istihdam edilen kişi başına yaklaşık 16 bin dolar üretim gücüne sahipti. 2002'de Türk sanayisi 30.94 milyar dolar ihracat gerçekleştirirken bugün 170 milyar dolarlık ihracat kapasitesine ulaştı. Mevcut gelişim süreci Türk sanayisinin beşinci sanayi devriminde potansiyel taşıdığına ve üretim altyapısının gelişmiş olduğunu gösteriyor. Örneğin, 2020'de 47 bin endüstriyel tasarım başvuru sayısıyla Almanya, İtalya, İngiltere, Japonya ve Fransa'yı geride bırakan Türkiye teknolojik dönüşüme adaptasyon sağlayabilir.
PwC ve IMF'în gelecek projeksiyonları üzerinden Türk sanayisine bakıldığında 2050'de 1.144 trilyon dolarlık üretim değerine ulaşacağı öngörülüyor. Bu projeksiyonlardan hareketle Türkiye'nin 2050'de en büyük yedinci sanayi ülkesi olup küresel sanayi üretiminden yüzde 2.41 pay alması beklenebilir. İstihdam edilen kişi başına 90 bin dolarlık üretim değerine işaret eden Türk sanayisinin yakalamış olduğu trend İtalya ve İspanya gibi aktörlerin geçilebileceğini gösteriyor (Grafik 1).
Kaynak: PwC ve IMF tahminleri üzerinden yazar tarafından hesaplanmıştır.
Yeni Teknolojik Trendler ve Türk Sanayisinin PotansiyeliTEKNOFEST, Milli Teknoloji Hamlesi, Sanayi ve Teknoloji Stratejisi ve Deneyap Atölyeleriyle daha fazla görünür hale gelen Türk sanayisinin üretim ve gelişim süreci yeni bir eşiğe gelmiş bulunuyor. Geçmiş dönemlere kıyasla dünya ekonomisiyle daha fazla entegre olan Türkiye teknolojik dönüşümü geriden takip etmemeli ve tedarik hattını geliştirerek teknolojik trendlere öncülük yapmalı. Bu açıdan yaklaşıldığında salgının ortaya çıkardığı tedarik zinciri krizinden Türk sanayisi büyük yarar görebilir ve ihracat kapasitesini geliştirebilir. Son iki yılda sanayi sektöründeki ihracatın 125 milyar dolardan 170 milyar dolara çıkması mevcut kapasitenin varlığına işaret ediyor. Ancak yeni sanayileşmenin getirmiş olduğu iş birliği olanaklarından da yararlanılmalı. Güney Kore ve Japonya'nın sanayi altyapısından Türk firmaları ortak girişimlerle fayda sağlayabilir. Afrika, Asya ve Latin Amerika gibi farklı bölgelerde Japonya ve Güney Kore ile geliştirilebilecek iş birliği imkanları Türk sanayisinin daha hızlı gelişmesine olanak verebilir.
2030'da 15.8 trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğe erişmesi beklenen yapay zeka ile bağlantılı sektörler dünya sanayisinin nasıl bir dönüşüm içinde olduğunu daha iyi gösteriyor. Çin ise 7 trilyon dolarlık yapay zeka ekonomisi payıyla sektörü domine etmeye hazırlanıyor. Kuzey Amerika ve Avrupa'nın Asya'nın ekonomik büyüklük olarak arkasına düşmesi de beşinci sanayi devrimine Asya'nın öncülük edebileceğini gösteriyor.
İnsansı yapay zeka, gelişmiş sesli sistemler, uç yapay zeka, dijital gerçeklik, 5G, otonom araçlar, akıllı ev ve şehirler yeni teknolojik dönüşümün birer parçası olarak öne çıkıyor. Türkiye geliştirdiği sanayi ve teknoloji altyapısıyla yeni teknolojik sürece hazırlanmalı. Bunun için Türk savunma sanayi ve otomotiv sektörlerindeki gelişme ve kapasite diğer sanayi alanlarına da yansıtılmalı. Böylelikle Türkiye beşinci sanayi devrimine daha hazırlıklı hale gelebilir.
[Sabah, 7 Mayıs 2022].