Roma'daki G20 Zirvesi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın lider diplomasisindeki farkını tekrar gösterdiği bir platform oldu. Zirve dönüşü mülakat verdiği basın heyetinde bulunan birisi olarak Erdoğan'ın 8 lider ile görüşmesinden ikisinin öne çıktığı görüşündeyim: ABD Başkanı Biden ve Fransız Cumhurbaşkanı Macron. İlki ilişkilerde toparlanma, ikincisi rekabete devam havasında geçti. Öncelikle Erdoğan- Biden görüşmesinin 1 saat 10 dakika sürmesi bile "samimi ve yapıcı" bir ortamda çok sayıda konunun müzakere edildiğine işaretti. Güvenlik, savunma, ticaret, terörle mücadele ve bölgesel konular başta olmak üzere ikili ilişkilerde "ortak bir mekanizma" kurulması kararı ve "NATO ittifakı ve stratejik ortaklık zeminine vurgu" yapılması Türk-Amerikan ilişkilerini toparlama iradesinin her iki tarafta da olduğunu gösteriyor.
Hava Olumlu, Kimse Türbülans İstemiyor
Ankara-Washington hattında önümüzdeki dönemde sorunları yönetme ve işbirliğini öne çıkarma havasının oluştuğu söylenebilir. Elbette bu ilişkilerde hızlı bir toparlanma anlamına gelmiyor. 2013'ten itibaren yığılan konuların (FETÖ, YPG, Halkbank, S-400 vs) bir çırpıda kenara koyulması mümkün değil. Ancak şurası da net: Temelde iki başkent de ilişkilerde türbülans istemiyor, sıkıntılı konuların masayı meşgul etmesini arzu etmiyor, aksine mümkünse işbirliği alanları oluşturmak arzusunda. Afganistan, Libya, Suriye, Doğu Akdeniz ve ticaretin 100 milyar dolara çıkarılmasının gündemde olması bunu gösteriyor. Bu yönüyle de Roma görüşmesi Brüksel'deki toplantının bir devamı aslında. Kuşkusuz F-35 geriliminin yerini F-16 alımına bırakması olumlu. Biden'ın söz verdiği gibi Kongre'yi ikna etme konusunda kararlılık göstermesiyle savunma sanayisi alanında işbirliği için yeni bir adım atılır. Bu da alternatif arayışlarının gidişatına etkide bulunur. Yine S-400 meselesinin ikili ilişkilerde belirleyici faktör olmasından çıkmasına katkı verir. Bu noktaya gelinebilmesi için Biden'ın Kongre'yi ikna etmede ısrarcı olması gerekir. Erdoğan'ın Biden'a "Bunu başarabileceğinize inanıyorum ve bu konuda şu anda ağırlığın sizde olduğunu görüyorum" demesi topun Washington'da olduğunun tezahürü.
Suriye'de Operasyon Meselesi
Suriye (YPG) konusunun Erdoğan- Biden görüşmesinde ele alınması da önemliydi. Erdoğan'ın müttefiklik hukukuna vurgu yaparak YPG konusunda "Böyle gitmez" mesajını vermesi son dönemde konuşulan operasyon meselesini akla getiriyor. PKK-YPG mecraları bir süredir ABD'nin kendilerine yaklaşımından rahatsız. Dahası, Washington'ın Afganistan'dan çekilmesinden sonra Suriye ve Irak'ta ne yapacağı konusu da muğlaklık kazandı. Bunun YPG'yi farklı arayışlara ittiği söylenebilir. İşte böyle bir ortamda Türkiye'nin Suriye'de operasyon yapması ihtimali YPG'yi çok tedirgin ediyor. Erdoğan'ın Biden görüşmesinden sonra "Türkiye'nin temel önceliklerinden olan bu meselede beraber çalışmamız gerektiği hususunda bugün de mutabakata vardık. Orada da kendilerinin olumsuz bir yaklaşımı olmadı" ve "Bundan sonraki süreç, inanıyorum ki böyle devam etmeyecektir" cümlelerini sarf etmesi not edilmeli. Soçi görüşmesinde Putin'in ve Roma görüşmesinde Biden'ın yaklaşımını ilk elden gören Erdoğan'ın Suriye'de operasyon, kapsamı ve zamanlaması konularında netleşmesi sürpriz olmayacaktır.
Macron'un Libya İnisiyatifi Başarılı Olur mu?
Erdoğan ve Macron'un çok sayıda konuyu müzakere ederek farklılıklarını not ettikleri söylenebilir: Libya üzerine Paris konferansı, Güney Kafkaslardaki durum, Afganistan, Yunanistan'a Rafael uçaklarının satışı gibi. Libya konusunda Ankara, Berlin ile uyumlu bir çalışma içerisinde. Macron'un Paris Konferansı ile rol çalma derdinde olduğu görülüyor. Erdoğan ise çok net: Yunanistan, İsrail ve Güney Kıbrıs olursa biz katılmayız. Macron'un Libya ve Güney Kafkaslar konularında Erdoğan'dan istediğini alamaması durumunda yaklaşan seçimlerde popülist bir konu olarak Türkiye eleştirilerine devam etmesi çok büyük ihtimal.
[Sabah, 2 Kasım 2021].