Salgının dünyaya yayılmasının ardından devletler ortaya çıkan krizi çözmek için çaba harcadı. Hükümetler fiziki yardımları işleme alırken Merkez Bankaları faizleri tarihi düşük seviyeye çekti. Virüsün ekonomik etkilerini azaltmak için genişletici para ve maliye politikası uygulanırken piyasalara sınırsız likidite imkânı sunuldu. FED, Avrupa Merkez Bankası (AMB), Çin ve Japonya Merkez Bankaları gibi küresel aktörler piyasaların krizi en az zararla atlatması için varlık alımlarını artırdılar. Pandemi şartları nedeniyle ortaya çıkan tedarik sorunları, fiyat artışları ve üretim azalması beraberinde birçok problem getirdi. Dünya ekonomisine 20 trilyon dolarlık zarar verdiği düşünülen salgın yıllara yayılan süreçte ülkeleri etkilemeye devam edecektir. Özellikle küresel enflasyon, tedarik zincirinde yaşanılan problemler, enerji ve gıda fiyatlarının yükselmesi bunun önemli göstergeleri arasında bulunmaktadır.
Enflasyon ve salgın
piyasalara verilen likidite, üretimde yaşanılan problemler, enerji fiyatları ve talepteki artış küresel enflasyonu besleyen temel etmenler olarak beliriyor. Petrol krizlerinden sonra en yüksek seviyesine ulaşan hem bölgesel hem de küresel enflasyonun 2023'ün ilk günlerine kadar etkisini koruması bekleniyor. Tüketici enflasyonu Brezilya'da yüzde 10.4'e, ABD'de yüzde 7.5'e, Meksika'da yüzde 7.07'ye, Hollanda'da yüzde 6.4'e, İspanya'da yüzde 6.1'e, İngiltere'de yüzde 5.5'e ve Avrupa Bölgesinde yüzde 5.1'e çıkarak son 50 yılın en yüksek seviyesini gördü. Enerji fiyatları artmaya devam ederken üretim enflasyonu da fiyat baskısını ciddi anlamda hissetmeye başladı. Üretim enflasyonu İrlanda'da yüzde 60.5'e, Danimarka'da yüzde 54'e, Romanya'da yüzde 42.3'e, Belçika'da yüzde 38.8'e, İspanya'da yüzde 35.9'a, Yunanistan'da yüzde 30.4'e, İtalya'da yüzde 27.8'e, Almanya'da yüzde 24.9'a ve Fransa'da yüzde 22.2'e ulaşarak son yarım yüzyılın bütün rekorlarını kırdı. Almanya'da 1949'dan itibaren en yüksek rakam olan yüzde 24.9'luk üretim enflasyonu fiyat artışlarının süreceğine işaret ediyor. Enerji fiyatlarının artışı da sürecin uzamasına neden oluyor. Üretimin temel girdisi olan enerji fiyatlarının son bir yılda iki, üç kat veya daha fazla artması tedarik hattına da zarar veriyor.
Enerji krizinin yansımaları
Küresel enflasyondan etkilenen diğer bir alanda tarım sektörüdür. Birleşmiş Milletler Gıda Fiyat Endeksine göre küresel gıda enflasyonu yüzde 35.7 düzeyinde bulunuyor. Finans krizinden sonra en yüksek seviyesine ulaşan gıda enflasyonu az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri ciddi tehdit ediyor. Salgının ortaya çıkardığı sorunlar nedeniyle gıdaya erişim zorlaşmış iken fiyatları yukarıya doğru ivme kazanması krizin şiddetini artırıyor. Son 20 yılın en kurak yılları olarak tarihe geçen 2020 ve 2021'de tarım üretimini düşürürken, fiyatlar da baskılanıyor. Tarım sektöründe üretimin salgın şartları sebebiyle sekteye uğraması da fiyatları etkileyen önemli bir etmen olarak beliriyor. Ürünlere göre gıda enflasyonuna bakıldığında benzer sürecin etkili olduğunu görülüyor. Örneğin dünya sebze enflasyonu yüzde 85.9'a, hububat yüzde 40.6'ya, süt ürünleri yüzde 32.1'e ve şeker yüzde 12.8'e ulaştı. Gıda fiyatlarının gelişmiş ülkelerde de halkın alım gücüne negatif etki yaptığı görülüyor. Ancak salgın nedeniyle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülke para birimlerinde meydana gelen değer kaybı mevcut ülkeler için süreci daha negatif hale getiriyor.
Enerji üretici olan ülkelerin üretim artırmaması, talebin eski seviyesine geri dönmesi ve küresel ekonomideki toparlanma eğilimi enerji fiyatlarını etkileyen unsurlar. Doğalgaz ve kömür fiyatlarının da yüzde 200'den fazla yükselmesi maliyetleri artırıyor. Üretimin temel girdisi olan enerji fiyatlarının aşırı şekilde artması neredeyse bütün ürün fiyatlarını negatif etkiliyor. Ulaşımın maliyetleri artan petrol fiyatlarından etkilenirken farklı enerji kaynaklarından elde edilen üretimin istenilen düzeye erişemiyor. Örneğin Almanya'nın yenilebilir enerji politikası nedeniyle kömür ve doğalgaz enerji üretimi için yeterince kullanılamıyor. Bu da ülke genelinde fiyat artışlarını daha da yukarıya taşıyor. Berlin'in uyguladığı vergilerin önemli bir yeri olan mevcut durum Almanya'da enflasyonu besleyen temel etmenlerden biri olarak beliriyor.
Küresel enflasyonun yükselmesinin ana unsurlarından olan enerji fiyat artışları az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere daha fazla zarar veriyor. Pandemi sebebiyle para birimlerinde meydana gelen değer kaybı süreci bu ülkeler için daha da maliyetli hale getiriyor. Bu etkiye günümüzde az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde oluşan enflasyonun gelişmiş ülkelerden daha yüksek olması örnek olarak verilebilir. Enerji fiyatlarını yukarıya taşıyan bir diğer etmen de Rusya-Ukrayna arasında meydana gelen çatışma ortamı.
Yaptırımların sonuçları
Rusya'ya karşı uygulanan yaptırımlar önemli bir tedarikçinin piyasaya ulaşımını kısıtlayabilir. Üretimin düşmesiyle ortaya çıkabilecek yeni fiyat artışları ülkelere daha fazla zarar verebilir. Örneğin Avrupa'da Rusya'nın Ukrayna'ya saldırmasının ardından doğalgaz fiyatları yüzde 50'den fazla artış gösterdi. Bu mevcut enflasyon eğilimi güçlendirebilir ve fiyat artış sürecini uzatabilir. Salgının ekonomik etkileri sürerken enerji fiyat artışları istihdam, üretim ve ekonomik büyüme gibi birçok alanı negatif etkilemektedir. Ülkelerin kısa vadede yaşanılan enerji krizini çözebilmesi ise Rusya-Ukrayna savaşı sürerken pek mümkün gözükmüyor. Önemli çözüm yollarından biri diğer enerji tedarikçilerinin daha fazla üretim yapmasıdır.
Savaş ve gıda güvenliği
Küresel gıda tedarikinde önemli ülkeler arasında bulunan Rusya ve Ukrayna buğday, mısır, tohum yağı ve arpa gibi ürünlerin büyük üreticileri konumunda. Dünya buğday üretiminin yaklaşık yüzde 35'i gerçekleştiren iki ülke aynı zamanda ticaretini yapan en büyük aktörler. Rusya 75 milyon ton ve Ukrayna 25 milyon ton buğday üretimiyle dünyanın üçüncü ve sekizinci en büyük üreticileri. Yaklaşık 100 milyon tonluk üretimle büyük bir arzı dünya piyasalarına sunuyorlar. 200 milyar dolarlık hacimle küresel buğday ekonomisinde Rusya ve Ukrayna kritik aktörler arasında yer alıyor. Rusya 7.9 milyar dolar ile dünyanın en büyük buğday ihracatçısı iken Ukrayna'da 3.6 milyar dolar ile beşinci sırada bulunuyor. Dünya buğday ihracatının yaklaşık yüzde 26'sını sağlayan iki ülke ortaya çıkan savaş ortamı, yaptırımlar ve üretimdeki zorluklar nedeniyle mevcut potansiyellerini kullanamayabilir. Küresel hububat enflasyonu yüzde 40.6 seviyesinde iken buğday üretiminde meydana gelebilecek arz ve ticaret sıkıntısı gıda fiyatlarını bütün dünyada sarsabilir. Özellikle buğdayı en fazla ithal eden Mısır, Endonezya, İtalya ve Filipinler açısından durum daha da negatif hale gelebilir.
Dünyanın en büyük mısır üreticileri arasında bulunan Rusya ve Ukrayna aynı zamanda dış ticaretinde de önemli aktörler. Ukrayna 28 milyon ton mısır üretimiyle altıncı sırada yer alırken, Rusya 15.3 milyon ton ile dokuzuncu sırada bulunuyor. Ukrayna 4.77 milyar dolarlık mısır ihracatıyla dünyanın en büyük dördüncü ülkesi. Mısırı en fazla ithal eden ülkeler ise Japonya, Güney Kore, Vietnam, Meksika, İspanya ve Hollanda. Bu ülkelerin ilerleyen günlerde tedarik sıkıntısı çekmesi çok muhtemel. Rusya ve Ukrayna tohum yağı üretimi ve ticaretinde sektörü domino etmektedir. Ukrayna 3.75 milyar dolar ve Rusya 2.2 milyar dolarlık tohum yağı ihracatıyla ilk iki ülke arasında yer alıyor. Sektör ticaretinin yaklaşık yüzde 54'ünü gerçekleştiren ülkeler savaştan ciddi anlamda etkilenebilirler. Çin, Hindistan, Hollanda, Almanya ve İtalya'da tohum yağını en fazla ithal eden ülkeler olarak üretimde meydana gelebilecek herhangi bir aksaklıkta sıkıntıya düşebilirler.
Dünyanın en büyük beşinci tarım ekonomisi olan Rusya buğday, mısır ve tohum yağına ek olarak patates ve arpa üretiminde de önemli aktörler arasında yer alıyor. Ukrayna'da da benzer bir durum söz konusudur. Küresel gıda enflasyonu yüzde 35.7'e ulaşmış iken savaşın ortaya çıkardığı üretim, tedarik ve ticari problemler mevcut fiyat artış ivmesini daha da şiddetli hale getirebilir. Üretimin diğer aktörler açısından kısa vadede artırılması mümkün değil iken Rusya-Ukrayna savaşı dünya tarım sektörüne tehdit oluşturuyor. Enerji fiyat artışları da tarımsal ürün üretiminde maliyetleri yukarıya taşıyor. Sonuç itibariyle bir bütün haliyle savaş tarım ürün fiyatlarını ve gıda arz güvenliğini negatif etkiliyor. Buna son bir haftada buğday ve mısır fiyatlarında meydana gelen yüzde 15'lik artış örnek olarak verilebilir. Salgının etkileri sürerken elektrik, ısınma ve beslenme gibi temel ürünlerde meydana gelen artışlar hem enflasyonu yükseltiyor hem de krizin sürecini uzatıyor.
[Star, 4 Mart 2022].