1978'de başlayan ve Çin'in ekonomik kalkınmasında çok etkili olan liberal ticari reformlar günümüzde küresel ekonomiyi kapsayan bir sürece dönüştü. Yabancı yatırımcıların ülkeye girişine ve üretim yapılmasına izin veren Çin, 2022'de 6,3 trilyon dolarlık dış ticaret hacmine ulaştı. 2008 Küresel Finans Krizinden sonra en büyük ihracatçı ülke konumuna gelen Çin teknolojik altyapısını güçlendirerek küresel üretim merkezlerinden birine dönüştü. Bu değişim döneminde Şanghay İşbirliği Örgütü, BRICS, Yeni Kalkınma Bankası ve Asya Altyapı Yatırım Bankası gibi kurum, kuruluş ve organizasyonları inşa ederek Batılı liberal sisteme alternatifler üretti. 2023'de 19,37 trilyon dolarlık milli geliriyle dünya ekonomisinden yüzde 18'in üzerinde pay alan Çin büyük bir başarı göstererek üretim gücünü artırdı. Çin'in ekonomik yükselişi beraberinde Çin para birimi Yuan'ın dünya genelinde talep edilmesine neden oldu. Özellikle ABD ile ilişkilerinde problem yaşayan pek çok ülke Yuan üzerinden dış ticarete olumlu yaklaştı. Fransa, Rusya, İran, Suudi Arabistan ve Türkiye gibi ülkeler ikili ticarette yerel para birimleri ve Yuan üzerinden ödeme yapılması gerekliliğini ve desteklerini açıklıyor.
Çin'in ekonomik yükselişi ve alternatifler
1978'de Çin'de dışa açılım ve reform başlığı altında başlayan küresel düzene entegrasyon beraberinde birçok değişiklik getirdi. 1978'de küresel ticaretin yüzde 1'ini gerçekleştiren Çin günümüzde mevcut payını yüzde 15'in üzerine taşıdı. Dünyanın en büyük üretim merkezine dönüşen Çin en fazla ihracat yapan ülke olarak trilyonlarca dolar doğrudan yabancı yatırım çekti. Reformların başlamasıyla yabancı yatırımcılar ülkeye gelirken düşük maliyet ve insan kaynağını göz önünde bulundurdular. 2022'de 2 trilyon sınırını aşan Çin'deki doğrudan yabancı yatırım stoku Çin'in farklı ülkelere yatırım yapabilmesine olanak sağladı. Çin'in toplam yurt dışı yatırımları 2,3 trilyon doları aşarken 2 trilyon dolarlık proje hacmine ulaşıldı. Çinli firmalar birçok ülkede faaliyet gösterirken teknoloji devleri arasında Çinli şirketler görünmeye başladı. Dünyanın en büyük bankaları Çin'in kamu iştirakleri arasından çıkarırken Huawei gibi teknoloji firmaları küresel ticarette güç kazandı. Yeni İpek Yolu Projesiyle daha fazla öne çıkan Çin'in ekonomik yükselişi ABD ve müttefiklerinin alternatif yatırım projelerini ise beraberinde getirmedi. Asya Altyapı Yatırım Bankasıyla Dünya Bankası gibi kalkınma ve altyapı kredileri verebilecek bir banka kurulurken ABD küresel düzende alternatifleri yeterince güçlendiremedi. Çin kendi kamu kurumları üzerinden verdiği kredi ve yardımlarla birçok ülkeyi kendi yörüngesine çekti. Uluslararası kuruluşlarda Çin lehine hareket eden ülkelerin sayısı artarken Çin'in ticaret hacmi ve yatırımları küresel hale geldi. Çin'in yaratmaya çalıştığı alternatifler bir bütün olarak ele alındığında küresel düzenin değişebileceğine işaret ediyor.
Yuan'ın kullanımı
Dünya merkez bankalarında tutulan rezervlerin büyük çoğunluğunu ABD doları oluşturuyor. 2022'nin dördüncü çeyreğinde dünya merkez bankalarında tutulan toplam rezervler 11,96 trilyon dolar seviyesinde bulunuyor. Toplam rezervler içerisinde 6,47 trilyon dolarlık kısmı ABD doları, 2,27 trilyon doları avro, 610 milyar doları yen, 548 milyar doları sterlin ve 298 milyar dolar Yuan cinsinden tutuluyor. Toplam rezervler içerisinde küçük bir kısmı oluşturan Yuan geçmiş yıllara kıyasla hızla miktar olarak artış gösterdi. IMF'nin Yuan'ı rezerv para birimi olarak kabul etmesinin ardından küresel ticaret ve merkez bankası rezervlerinde tutulmaya başlayan Yuan kullanım alanını farklı ülkelere doğru genişletti. Çin'in en büyük dış ticaret ülkesi olması ve artan siyasi nüfusu da Yuan'ın küresel bir para birimi olarak kabul edilmesinde önemli bir rol üstlendi.
ABD yaptırımları
Rezerv bankalarında Yuan'ın tutulma sebepleri arasında birçok etmen bulunmakla birlikte ABD ile sorun yaşayan ülkeler tutulma oranlarında ilk sıralarda geliyor. ABD'nin yaptırımları bir cezalandırma aracı olarak kullanması ve dolar üzerinden yapılacak ödemeleri engellemesi ülkeleri Yuan'ı tercih etmeye teşvik ediyor. Örneğin İran'a uygulanan yaptırımlar dolar üzerinden ödemelerin ülkeye getirilmesini engeller iken Avrupa Birliği avro ile ödeme yöntemini devreye almıştır. Farklı bir ödeme sistemi geliştirilmiş ve İran'a yapılacak olan petrol ve doğalgaz ödemlerinin transferi sağlanmıştır. Benzer bir durum Ukrayna Savaşı sonrası Rusya'ya yapılacak olan doğalgaz ödemelerinde gerçekleşmiştir. Rusya'ya karşı ABD ve AB yaptırımları devreye alırken ödemelerin yapılmasında problemler yaşanmış Çin ve Rusya yerel para birimleri üzerinden finansal transferlerin yapılması gerektiğini vurgulamıştır. İki ülke arasında yapılan ticaretin Yuan ve Ruble üzerinden gerçekleşmesi kararı alınmıştır.
Direnç bekleniyor
Küresel ticaretin yüzde 15'in fazlasını gerçekleştiren bir ülke olarak Çin Asya, Afrika, Amerika ve Avrupa'da bulunan birçok ülkenin en büyük dış ticaret ortağı haline gelmiştir. Ülkelerle yapılan dış ticarette ödemeler dolar ve avro üzerinden yapılırken özellikle gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeler döviz üzerinden ödemelerde zorlanabilmektedir. Brezilya, Arjantin, Sri Lanka, Bangladeş ve Mısır'da son dönemde meydana gelen döviz krizleri buna örnek olarak gösterilebilir. Her ülkenin kendine has özel şartları olmakla birlikte dış ticarette yapılan döviz ödemelerinin etkisi yadsınamaz. Yuan'ın veya yerel para birimleri üzerinden yapılacak dış ticari ödemelerinin mevcut pozisyonda gelişmekte ve az gelişmiş ülkeler lehine bir süreç yaratacağı söylenebilir. Ancak ABD'nin kurucusu olduğu uluslararası liberal düzende mevcut bir eğilimin başlaması ABD çıkarlarını direkt olarak tehdit edecektir. Yuan veya yerel para birimleri üzerinden ticaretin yaygınlaşmasına karşı ABD ciddi direnç gösterebilir.
Yuan üzerinden yapılan dış ticaret ödemeleri 2022'de toplam küresel ticaretin yüzde 3,5'ini oluştururken dolar yüzde 44, avro 15,5 ve yen yüzde 8,5 oranında kullanıldı. Uluslararası rezervlerde ise doların tutulma oranı yüzde 59,8, avronun yüzde 19,7, yen yüzde 5,3 ve Yuan yüzde 2,8 olarak gerçekleşti. Görülebileceği üzere Yuan'ın kullanım alanı diğer para birimlerine kıyasla Çin'in ticaret ve üretim gücüne kıyasla düşük bir seviyede bulunuyor.
Yuan'ın kullanım alanının gelecekte genişlemesi ve farklı ülkeler tarafından tercih edilmesi öngörülebilir bir tahmin olarak öne çıkmaktadır. BRICS oluşumu örneğinde olduğu gibi Çin, Hindistan, Rusya, Brezilya ve Güney Afrika arasında yerel para birimleri üzerinden dış ticaret desteklenmektedir. Suudi Arabistan'ın BRICS'e gözlemci üye olması ve enerji ödemelerinin Yuan ile gerçekleşebileceğini vurgulaması bu açıdan yaklaşıldığında Çin para biriminin daha küresel hale gelmesinde kritik bir rol oynayacaktır. Küresel ticaretten en fazla pay alan sektörlerden biri olan enerji ödemelerinin Yuan ile gerçekleştirilmesi Petrol Krizleri sonrası kullanım oranı artan dolar süreci gibi bir dönemi beraberinde getirebilir. Ancak Çin için bir problem alanına dönüşen Tayvan Meselesi ABD öncülüğünde alınabilecek tedbirleri Yuan'a karşı çevirebilir. Japonya, Hindistan ve Filipinler gibi ABD ile müttefik ilişkileri olan ve Çin'in ekonomik yükselişinden rahatsızlık duyan ülkeleri de daha fazla işbirliğine itebilir. Sonuç itibariyle Yuan'ın geleceği Çin'in siyasi ve ekonomik geleceğiyle yakından ilgili olup potansiyel taşımaktadır.
[Star, 21 Nisan 2023].