Siyasi istikrarsızlık, ekonomistler tarafından ülkelerin ekonomik performansını baltalayan ciddi bir problem olarak tanımlanmaktadır. Bu ilişkinin perde arkasında yatan neden ise, iki açıdan ele alınabilir. Bunlardan ilki, belirsizliğin olduğu bir ortamda karar vericilerin ufkunun daralması ve böylelikle optimal olmayan makroekonomik politikaları uygulamaya koymaları olarak özetlenebilir. Para ve maliye otoritelerinin görüş mesafesini kısaltan ve uzun vadeli etkileri olmayan kararlar almalarına neden olan söz konusu siyasi belirsizlik, aynı zamanda ekonominin diğer aktörlerini de olumsuz olarak etkilemektedir. Nitekim gerek ürün gerekse finans piyasalarındaki oyuncular, istikrarsızlık durumunun hâkim olduğu bir atmosferde sağlıklı öngörüler yapamamakta ve riskten kaçınma psikolojisi bağlamında kısıtlı hareket etmek zorunda kalmaktadır. Bu durum, politika kararlarının sık değişime uğramasıyla ve volatilitenin yüksek olmasıyla da büyük ölçüde ilişkilidir.
Politik istikrarsızlığın çeşitli dereceleri ve buna bağlı tanımlamaları mevcuttur. Bu tanımlamaları bir uçtan diğerine sıralamak gerekirse, savaşlar, devrimler, darbeler ve suikastlardan, hükümetlerin düşürülmesi ve değişimine kadar geniş bir yelpazenin söz konusu olduğu söylenebilir. Bu noktada, hükümet değişimleri olarak ifade edilen durumun, farklı bir partinin görevi devralması olabileceği gibi, aynı partinin yönetimindeki yeni bir hükümette başbakanın ve/veya kabinenin yüzde 50’sinden fazlasının değişime uğraması gibi birkaç alternatifi içinde barındırdığının altını çizmek gerekir. Bunun yanı sıra çeşitli akademik çalışmalarda, koalisyon hükümeti gibi formüllerde rastlanan hükümet içerisindeki farklı ideolojik görüşlerin mevcudiyeti de, politik istikrarsızlık sebebi sayılmaktadır. Zira böyle bir oluşum içerisinde ortaya çıkan kaos, karar alma mekanizmalarını doğal olarak yavaşlatmakta ya da engellemektedir. Elbette tüm bu istikrarsızlık formları, gerek dünya ülkelerinde gerekse Türkiye’de 1900’lü ve 2000’li yıllarda yaşanmış ve ulusal ekonomileri önemli ölçüde sarsmıştır. Ancak bu perspektif çalışmasının odak noktasında, yelpazenin daha düşük dereceli kanadında kalan hükümet oluşum ve değişimlerinin şekillendirdiği siyasi istikrar modelinin ekonomik yansımaları ağırlıklı olarak ele alınacaktır.