SETA tarafından her üç ayda bir İngilizce olarak yayımlanan Insight Turkey dergisi tarafından düzenlenen “Bölgesel ve Küresel Enerji Güvenliği: Türkiye’nin Rolü” başlıklı panel, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, BP Türkiye Ülke Başkanı Bud Fackrell ve Socar Türkiye CEO’su Kenan Yavuz’un katılımıyla gerçekleşti.
YAVUZ: “TANAP, KARDEŞLİK HUKUKU İLE EKONOMİK RASYONALİTENİN BİRLEŞTİĞİ BİR PROJE”
Moderatörlüğünü Insight Turkey Genel Yayın Yönetmeni İhsan Dağı’nın üstlendiği panelde, ilk olarak SOCAR Türkiye CEO’su Kenan Yavuz söz aldı. “Enerji İşbirliğinde İleri Bir Adım: Trans-Anadolu Gaz Boru Hattı” üst başlığıyla bir konuşma yapan Yavuz, enerji ve fosil yakıtlara bağımlılığın devam edeceği, dünya genelinde enerji tüketiminin yüzde 30 artacağı 30 yıllık yeni bir döneme girildiğini ve dolayısıyla bu süreçte enerji sektöründen yatırım ihtiyacının artacağını belirtti. Hızlı gelişmelerin yaşandığı, devletler ve şirketlerin gelecek stratejilerini belirlemekte zorlandığı bir dönem yaşandığı değerlendirmesinde bulunan Yavuz, böylesi bir dönemde Türkiye’nin stratejik konumu nedeniyle her geçen gün dünya enerji piyasasındaki konumunu güçlendirdiğini ifade etti. Türkiye’nin, Kafkasya, Orta Asya ve Ortadoğu gibi yeraltı zengini coğrafyalar ile enerjinin ana tüketicisi konumundaki Avrupa ortasında bir köprü olmasının, hammadde ve pazarı buluşturacak tek ülke olmasını sağladığını belirten Yavuz, bu konumundan dolayı, yeraltı zenginliği çok olmasa da Türkiye’nin dünya enerji piyasası için vazgeçilmez bir ülke olduğunun altını çizdi. Konuşmasında, Türkiye ile Azerbaycan işbirliği ile gerçekleştirilen TANAP projesine de değinen Yavuz, bu projenin, “kardeşlik hukuku ile ekonomik rasyonalitenin birleştiği bir proje olduğuna” vurguda bulunarak, bu proje sayesinde enerjide Avrupa ve Türkiye’nin arz, Azerbaycan’ın ise talep güvenliğinin sağlanacağını kaydetti.
FACKRELL: “GÜNEY KORİDORU, HARİTADAKİ NOKTALARI ÇELİK BİR ÇİZGİYE DÖNÜŞTÜRECEK”
Yavuz’dan sonra söz alan BP Türkiye Ülke Başkanı Bud Fackrell, “Bölgesel Enerji Güvenliği ve Türkiye: Güncel Gelişmeler” başlığı altında yaptığı konuşmada, enerjinin ekonomik büyümenin lokomotifi olduğunun altını çizerek, dünyada ekonomisi ve enerji piyasasının büyümesinde Türkiye’nin çok önemli bir misyon üstlendiğini ifade etti. 2013’ün enerji sektörünün geleceği açısından çok önemli bir yıl olacağına değinen Fackrell, Hazar bölgesini Türkiye’ye, Türkiye’yi ise Avrupa’ya bağlayacak “Güney Koridoru” isimli 6 mega enerji projesinin şekillenmesi açısından 2013’ün kritik bir yıl olduğunu belirtti. Mevcut durumda, harita üzerinde noktalarla işaretli bulunan Güney Koridoru’nun 2013 itibarıyla yeraltına döşenecek nakil hatları sayesinde çelik bir çizgiye dönüşeceğini anlatan Fackrell, böylece büyük bir rüyanın gerçeğe dönüşeceği değerlendirmesinde bulundu. BP olarak, Güney Koridoru’nda önemli bir sorumluluk üstlendiklerini kaydeden Fackrell, insan kaynakları unsuru ve proje deneyimleriyle bu sorumluluğun üstesinden geleceklerini söyledi. Güney Koridoru kapsamında Hazar havzasında 26 yeni kuyu açılacağını, Türkiye üzerinden Hazar havzası ile Avrupa arasında 6 farklı bölgenin birbirine bağlanacağını söyleyen Fackrell, projenin 40 milyar dolara mal olacağını ve dünyanın en büyük uluslararası projesine dönüşeceğini ifade etti.
BAKAN YILDIZ: “ARTIK SİYASETİN ENERJİSİNİ DEĞİL, ENERJİNİN SİYASETİNİ KONUŞMALIYIZ”
Panelde son olarak söz alan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ise “Türkiye’nin Enerji Politikası, Bölgesel Rolü ve Gelecek Vizyonu” üst başlığıyla yaptığı konuşmada, bugüne değin siyasetin enerjisinin daha çok konuşulduğunu ama bugün artık enerjinin siyaseti üzerinde konuşulması gerektiğinin altını çizdi. Dünyada halen 1,4 milyar insanın enerjiyle tanışmadığını, 19,5 milyon nüfuslu New York’un dünyada 890 milyon nüfusun kullandığı enerjiye eşdeğer enerji tükettiğini belirten Bakan Yıldız, bunun, üzerinde durulması gereken ciddi bir sosyolojik olgu olduğunu söyledi. Enerjide üretici-tüketici korelasyonunun kurulması gerektiğinin altını çizen Bakan Yıldız, önemli bir kavram olan enerjinin, gerginliğe de barışa da neden olabildiğini kaydetti.
Konuşmasında, enerji politikalarında siyasi istikrarın önemine işaret eden Bakan Yıldız, Türkiye'nin nükleer güç santralleriyle ilgili 1956 yılında kararını verdiğini ancak aradan geçen yıllarda Türkiye’de 36 hükûmet ve 25 başbakan değiştiğini ve askeri darbelerle yalnızca siyasette değil, enerjide de alan kaybedildiğini belirterek, bu hükümetler döneminde bu konuda bir ilerleme sağlanamadığını ve Türkiye’nin enerjide sürekliliği olan bir devlet politikası ortaya koyamadığını söyledi. Son 10 yılda Türkiye’nin enerjide büyümeye karar verdiğini ve şu anda Türkiye'de enerji sektörüyle ilgili birçok projenin geliştirildiğini anlatan Yıldız, Türkiye’nin enerjide şeffaflığın gücünü, coğrafyasından kaynaklanan avantajlarını en iyi şekilde kullandığını ve bundan sonrası için de enerji alanında kaynaklarını ve güzergâhlarını çeşitlendireceğini ifade etti.
Panelle ilgili ayrıntılı bilgilere ve panelin video kaydına etkinlik sayfasından ulaşabilirsiniz.