SETA > Yorum |
Fikirleri Faturaya Dönüştürmek

Fikirleri Faturaya Dönüştürmek

Dünya, gelişmekte olan ekonomilerin gelecekte inovasyonun merkezi olabileceği kanısında.

Bugünlerde vizyonda Joy isimli bir biyografik sinema filmi var. ABD'li ünlü kadın girişimci Joy Mangano'nun 1990'ların başında Miracle Mop isimli mucize paspası icat ederek mucize bir başarı yakalamasını konu alıyor. Hayal kırıklıklarından zafere ulaşan bu hikâyeyle izleyiciye verilmek istenen, benzeri filmlerde de olduğu gibi, “azmin elinden bir şey kurtulamaz” motivasyonu. Ekonomi veya iş dünyası gözüyle bakan biri için ise, film bir mesaj daha barındırıyor. O da, inovasyonun önemi…

Nitekim Mangano'nun başarısı, o güne kadar kullanılan benzeri ürünlerden farklı nitelikler sergileyerek kendini 1 günde ayrıştırabilmesinde yatıyor. Televizyonda tanıtıldığı ilk yarım saat içinde binlerce adet satmayı başaran paspas, sonrasında yıllar boyu milyonlarla ifade edilen satışlar görüyor. Üstelik bugün halen ABD televizyonlarında çeşitli ürünlerle satış rekorları kıran Mangano, Miracle Mop dışında pek çok inovatif ürünün de mucidi. Kendine ait 100'ü aşan patenti var!

Joy ve nice benzeri yenilikçi girişimcinin esas sırrı ise, bana göre temel bir cümlede yatıyor: Müşterinin ihtiyacını doğru tespit ederek ürün geliştirmek. Zira Joy'un icatları da, uluslararası arenada gördüğümüz pek çok inovasyon içerikli ürün ve hizmet de, hayatın içinden temel gereksinimleri gözlemleyerek başarıya ulaşıyor.

GENÇ YENİLİKÇİLER

Bu bağlamda, inovasyon listelerinde yer alan uluslararası şirketler şöyle dursun; Joy gibi pek çok girişimcinin ve küçük çaplı firmalarının bugün bu gerçekten yola çıktığının altını çizmek gerek. Geçenlerde açıklanan 2016 Forbes “30 Under 30” listesindeki genç başarılı girişimcilere göz atarken de, bunu açıkça görüyoruz.

Örnek olarak; sağlık hizmetleri alanında listede öne çıkan Hometeam, yaşlı bakımı konusunda yenilikler hedefleyen bir gencin şirketi. Yaşlıların evlerinde bakılmasına dair toplumsal tercihten esinlenen firma, ailelerin bu konudaki çekincelerini aşması için, bakıcıların gün içinde bilgi güncellemesi yapmasını sağlarken bireylerin hobilerine uygun kişisel programlar uyguluyor.

Eğitim alanında emsal gösterilen Writelab'in fikir babası ise, öğrencilerin yazma yeteneklerinin geliştirilmesi için suni zekâ yardımıyla, metinlerdeki stil, akış ve mantık gibi unsurlar üzerinden yardım sunuyor. Bir başka misal Suja Juice, organik meyve suyu hedefiyle çıktığı yolda hızla ilerliyor. Suja'nın; şeker, genetiği değiştirilmiş meyve ve kimyasal eklemeyerek geliştirdiği meyve suyundan, dev firmalar şimdiden pay almış durumda… Kısacası bu girişimciler, genç yaşta, fikirleri faturaya dönüştürmeyi başarıyor.

Dünya çapında çok sayıda inovatif ürün hızla gelişirken bu örneklerden yola çıkmamın sebebi ise, söz konusu girişimcilerin yaşlarının, listenin adından da anlaşılacağı üzere 30'un altında olması… Nisbi olarak bakıldığında, tecrübe anlamında bir dezavantaja dahi sahipler. Buna rağmen kısa sürede başarıya ulaşabilmelerinin temelinde, (sahip oldukları yeteneklere dair korelasyon bir yana), doğru gözlem yapıp bunu hayata geçirme inisiyatifleri var.

Üstelik dünya, birçok etkili inovasyonun, ürünlere ya da süreçlere yapılan küçük iyileştirmelerle ortaya çıktığında da hemfikir… İnovasyonun öyle illaki muhteşem teknolojik gelişmelerle donatılmış olması şart değil. Ayrıca söz konusu pek çok yenilikçi ürünün hitap ettiği kitlenin, orta veya düşük gelirli sınıflar ve/veya toplumlar olduğunu da eklemek gerek.

TERSİNE İNOVASYON

Bu noktada, dünya ticaretini son dönemde etkileyen ve geleceğine de ışık tutan bir trendden bahsetmek yerinde olacak: Tersine inovasyon (Reverse innovation). Nedir derseniz, gelişmekte olan ülkelerdeki şartlar çerçevesinde geliştirilen yenilikçi ürünlerin global pazara yayılmasıdır. Bir başka deyişle, zengin ekonomilerde şekillenip dünyaya taşınan inovasyonun tam tersi…

2009 yılında Dartmouth Üniversitesi'nden Vijay Govindarajan öncülüğünde popülerleşen kavramın örneklerini, özellikle Çin ve Hindistan gibi dev yükselen pazarlarda görebiliyoruz. Bu pazarlarda çözüm bekleyen yerel müşteri ihtiyaçlarına yönelik geliştirilen inovatif ürün ve hizmetler, gelişmiş ekonomilerce de aynen ya da revize edilerek benimsenebiliyor. Çeşitli çok uluslu şirketlerin Ar-Ge üslerinin Çin ve Hindistan'da konuşlanmış olmasının arkasında, bir de bu var.

Tersine inovasyonun temel tetikleyicisi ise, anlaşılacağı üzere, gelişen ülkelerdeki halkın göreceli düşük geliri ve buna bağlı kısıtlar. Bu saikle yola çıkan yenilik arayışcıları, söz konusu pazarlardaki limitler ve ihtiyaçlar dâhilinde hem uygun fiyatlı hem de kaliteli bir ürün yaratmaya azmederek küresel çapta başarıya ulaşabiliyor. Otomobilden tekerlekli sandalyeye, öksürük şurubundan erişteye kadar uzanan geniş bir yelpazede, bu tür başarılı ürünler görmek mümkün.

İşte buradan hareketle dünya, gelişmekte olan ekonomilerin gelecekte inovasyonun merkezi olabileceği kanısında. Bu ise, Türkiye dâhil ilgili ülkelerdeki yerel firmaların da, hem kendi ekonomilerindeki hem de diğer yükselenlerdeki ilgili fırsatlara bu pencereden de bakması gerektiğini hatırlatıyor.

[Yeni Şafak, 12 Ocak 2016]