Demokratik Bir Eğitim Sistemine Doğru

Hiçbir zorlama içermeyen ve isteğe bağlı seçmeli ders mantığına dayalı 4+4+4 düzenlemesi, hiçbir demokratik eğitimci tarafından yadsınamaz.

4+4+4 yasa teklifi, bazı teknik yönleriyle eleştiriye açık olmakla birlikte, eğitim sistemimizi birçok açıdan modern eğitim sistemleri ile uyumlu hale getirme potansiyeline sahiptir. Doğrudan zorunlu eğitimle ilgili olan bu teklif, hem ülkemizde düşük olan zorunlu eğitimin süresini artırmayı hem de kesintisiz olarak uygulanan eğitim sürecini kesintili forma dönüştürmeyi hedeflemektedir. 

Gelişmiş ülkelerin hiçbirinde ilköğretim kesintisiz sekiz yıl olarak uygulanmamaktadır. Bunun son derece makul bir gerekçesi vardır: minik öğrencilerle ergenlik dönemine girmeye başlayan ortaokul öğrencilerini aynı mekânda tutmak pedagojik olarak sakıncalıdır. Aileler zaten bu noktada kesintisiz eğitim uygulamasından hayli şikâyetçidir. Bu durum göz önünde bulundurulduğunda, kesintisiz zorunlu eğitimin kademeli hale getirilmesi oldukça önemli bir gelişmedir. 

ÇAĞDAŞ EĞİTİM

Gelişmiş ülkelerin birçoğunda, zorunlu eğitim süresinin ülkemize kıyasla daha yüksek olduğu zaten bilinmektedir. Fakat bu ülkelerde, zorunlu eğitim süreleri artırılırken, tek tipçi eğitim modeli yerine, eğitimin nasıl ve nerede verileceği noktasında ailelere geniş esneklikler sunan ve toplumun her kesimini kucaklayan çoğulcu eğitim modelleri benimsenmiştir. Örneğin, ABD ve İngiltere'de öğrenciler zorunlu eğitimlerini, müfredatlarını belirli standartlara bağlı olarak istedikleri gibi şekillendirebilen özel okullarda veya ailelerinin gözetiminde evde (home schooling) yürütebilmektedir.  4+4+4 yasa teklifinde ikinci kademe için öngörülen ama bazı eleştirilerden sonra taslaktan çıkarılan açık öğretim, birçok ülkede, iddiaların aksine sadece yetişkinler için değil tüm eğitim kademeleri için alternatif modern eğitim modeli olarak benimsenmiş durumdadır. Örneğin ABD'de ilkokuldan liseye kadar farklı düzeyde uzaktan eğitim veren ve bazılarında kayıtların 100 binleri bulduğu yüzlerce okul bulunmaktadır (ör. Florida Virtual School). 

Çocuklarını nerede ve nasıl eğiteceklerine ilişkin ailelere söz hakkı tanıyan bu tür esneklikler, ailelerin zorunlu eğitime karşı sergileyecekleri muhtemel tepkilerin önünü kesmenin ötesinde onların farklılaşan eğitim taleplerini karşılamaktadır. 4+4+4 yasa teklifi tam da bu noktada önem kazanmaktadır. İkinci kademede öğrencilere sunulması planlanan seçmeli dersler, iyi tasarlandığı ve toplumun farklılaşan eğitim taleplerine cevap üretecek niteliğe ve çeşitliliğe kavuşturulduğu takdirde öğrenci ve ailelerine seçme ve özgürlük tanıyacaktır. Zaten, bir eğitim sisteminin en önemli sınavı, toplumsal taleplere cevap üretebilmesidir. 

ALTERNATİF EĞİTİM

Ailelerin alternatif eğitim arayışları, daha kaliteli veya farklı (ör. özgür ya da dinî) bir eğitim isteğinden kaynaklanmaktadır. Örneğin, ABD'de özel okullara kayıtlı öğrencilerin yaklaşık %80'i kilise okullarına gitmektedir. Yine bazı verilere göre, ABD'deki öğrencilerin yaklaşık %4'ü evde eğitim almaktadır ve evde eğitim alanların önemli bir kısmı dini hassasiyetlerinden dolayı bu tür bir eğitimi tercih etmektedir. 

Demokratik bir eğitim sistemi, vatandaşlarının din eğitimi talebini yok sayamaz. İmam Hatip Okullarının kurulması ve 28 Şubat sürecine kadar bu okulların kayıtlarında yaşanan hızlı artış, toplumsal talebin en belirgin göstergesidir. İmam Hatiplerin din eğitimi konusunda gördüğü işlev, anti- demokratik bir askeri müdahaleyle sekteye uğradı. 28 Şubat sürecinin aktörleri, din eğitimini katı ve dar bir mesleki eğitim anlayışına sıkıştırdılar. Katsayıyla birlikte, herkesi kendi alanlarına hapsetmeye çalıştılar. Oysa hiçbir veli çocuğunu sadece ilgili mesleğin erbabı olsun diye meslek lisesine göndermemektedir. Dünyanın hiçbir ülkesinde aileler çocuklarını sadece papaz olsun diye kilise okullarına göndermez. Türkiye'de de veliler kız ve erkek çocuklarını imam olsunlar diye İmam Hatiplere göndermezler.  

4+4+4 yasa teklifi, bütün bu yanlışları düzeltme adına önemli bir imkândır. Katsayı farkı, bu yasa teklifiyle tamamen kaldırılıyor. Dahası, ikinci dört yılda, içinde din eğitiminin yanında spora, sanata ve mesleklere yönelik derslerin bulunacağı seçmeli dersler artırılıyor. Hiçbir zorlama içermeyen ve isteğe bağlı seçmeli ders mantığına dayalı bu düzenleme, hiçbir demokratik eğitimci tarafından yadsınamaz.  Elbette yeni bir eğitim sistemi düzenlemek kolay değildir. Dahası siviller bu konuya yeni ısınmaktadır. Dolayısıyla birtakım teknik eksiklerin olması muhtemeldir. Ne var ki, bugüne kadar yasa teklifine yapılan itirazlardaki en büyük eksiklik, toplumun ve dolayısıyla toplumsal taleplerin yok sayılmasıdır. Teklife yapılan eleştiriler, topluma hâlâ tepeden bakan ve toplumun taleplerini küçümseyen bir bakış açısının ürünüdür. Yasa teklifine karşı çıkanlar, her bir vatandaşın şu sorusuna cevap üretmeye mecburdur: Neden benim çocuğuma vermek istediğim farklılaştırılmış bir eğitime siz zorla engel oluyorsunuz?

Sabah/Perspektif (17.03.2012)