Salgın kontrol altına alındığında ve eğitim – öğretimin güvenli şekilde yapılacağı ortam sağlandığında eğitim camiasının karşısında bulacağı en önemli konu telafi eğitim olacaktır. Burada en önemli konu öğrencilerin düzeyinin tespitidir. Evde uzun süre kapalı ortamda kalmış öğrencilerin psikolojisi de üzerine eğilinmesi gereken konulardandır.
Uzak Doğu’da ortaya çıkmasından kısa bir süre sonra tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (Covid-19) hemen her sektörde aksamalara ve değişimlere neden oldu. Türkiye’de ilk vakanın görüldüğü 11 Mart tarihinden itibaren ilgili tüm birimler sorumlu oldukları alanlarda çeşitli kararlar alarak uygulamaya koydular. Eğitim sektörünü ilgilendiren önemli karar ise 12 Mart’ta açıklandı. Bu kararda 16 Mart’tan itibaren 30 Mart’a kadar iki hafta süreyle yüz yüze eğitime ara verildiği açıklandı. İki haftalık aranın ilk haftası öğrencilerin evlerinde istirahat ederek geçirmelerini tavsiye eden Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 23 Mart Pazartesi gününden itibaren sunacakları hizmetle öğrencilerin evlerinden eğitim süreçlerine devam edeceklerini ifade etti. TRT üzerinden ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim olmak üzere üç farklı kademe için açılacak TV kanallarıyla ve Eğitim Bilişim Ağı (EBA) sistemiyle internet üzerinden eğitimlere devam edilmesi kararlaştırıldı. Daha sonraki günlerde vaka sayısının artmasıyla birlikte 25 Mart’ta okullarda eğitimin 30 Nisan’a kadar yapılmayacağı, bu süreçte eğitimlere dijital olarak devam edileceği açıklandı. Hemen her ailenin doğrudan veya dolaylı şekilde eğitimle bağlantısı olduğu düşünüldüğünde alınan ve uygulamaya konulan bu kararın isabetli olduğu söylenebilir.
Salgın döneminde öğretmenler
Son yıllarda bilgi ve iletişim teknolojilerinde meydana gelen hızlı değişimler ve gelişmeler tüm alanlarda olduğu gibi eğitim alanını da önemli ölçüde etkilemiştir. Eğitim sektöründe bu değişiklik ihtiyacını hisseden eğitim sistemleri ve eğitim kurumları öğrencilerine sunmuş oldukları eğitim hizmetlerini dijital süreçlerle desteklemek için birtakım kararlar almıştır. Ancak koronavirüs salgınıyla birlikte ortaya çıkan durum dijitalleşmeyi, örgün eğitimi destekleyecek pozisyondan çıkararak kriz dönemlerinde eğitim süreçlerinin asli unsuru haline getirmiştir. Koronavirüs salgını eğitimde dijitalleşme çalışmaları için bir nevi katalizör etkisi yaratmıştır. Ancak eğitim alanında koronavirüs salgınının ortaya çıkardığı fiili durumu yalnızca eğitimde dijitalleşme üzerinden okumak eksik yorumların yapılmasına sebep olabilir. Eğitimin dijitalleşmenin yanında öğretmenlerin ve öğrencilerin uzun süre okuldan uzak kalmaları, evde uzun süre vakit geçirilmesinden kaynaklı tüm bireylerde meydana gelecek psikolojik destek ihtiyacı, öğretmenlerin daha önce tecrübe etmediği bir sistemde eğitim – öğretim sürecini yönetiyor olmaları, sosyo-ekonomik durum farklılıklarından kaynaklı öğrencilere sunulan ve öğrencilerin erişebildiği eğitim hizmetleri, velilerin bu süreçte ihtiyaç duyduğu destekler koronavirüs salgınıyla birlikte eğitim camiasının tartışması gereken başlıklar olarak öne çıkmaktadır.
Koronavirüs salgınında özellikle eğitim yöneticileri ve öğretmenler bir yandan süreci yönetmeye çalışırken bir yandan da ciddi bir öğrenme sürecinin içerisinde yer almaktadırlar. Öğretmenlerin hem hizmet öncesi hem de hizmet içi eğitimlerde eğitim – öğretimin sınıf içinde yürütülmesine yönelik eğitim aldıkları ve bu yönde tecrübe kazandıkları söylenebilir. Son yıllarda yapılan yatırımlar ve uygulamalar sonucunda okulların teknolojik altyapısı güçlendirilmiş, öğretmenlerin teknoloji becerilerinin geliştirilmesi için çalışmalar yapılmıştır. Tüm bu yatırımlara ve uygulamalara rağmen kısa sürede tüm dünyayı saran koronavirüs salgınıyla birlikte bir zorunluluk olarak ortaya çıkan dijital eğitime, sistem içerisindeki öğretmenlerin tam anlamıyla hakim olduğunu söylemek güçtür. Sistemdeki öğretmenlerin dijital eğitim sürecine uyum sağlayarak katkı vermesi, içerik üretmesi ve süreci takip etmeleri uygulanacak dijital eğitimlerin etkisini ve verimini artıracaktır. Bu gerçeklikten hareketle öğretmenlere yönelik geliştirilen hizmet içi eğitimlerin ve eğitim fakültelerinde öğretmen adaylarına verilen eğitimlerin, teknolojik becerileri geliştirici ve dijital eğitime uygun içerik üretmeye yönelik beceri kazandırma amacıyla tasarlanması yararlı olacaktır. Bunun yanında içerisinde bulunduğumuz dönemde öğretmenlerin teknolojik imkanları kullanarak öğrencileriyle iletişim kurmaları, ders içerikleri üretmeleri ve paylaşmaları mümkündür. Bu noktada hem Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kullanılan EBA’dan yararlanılabilir hem de EBA’nın yanında güvenlik ve veri gizliliği konularında risk oluşturmayacak farklı programlar kullanılabilir.
En çok etkilenen yaş grubu
Koronavirüs salgınının kısa süre sonra tüm dünyayı sararak bir pandemiye dönüşmesi toplumun hemen her kesimini rutin hayatından uzaklaştırarak bir süre ara vermesi durumunda bırakmıştır. Yaş grubu düşünüldüğünde öğrencilerin bu süreçten en çok etkilenen grupların başında geldiği söylenebilir. Hem okullarda aldıkları eğitimden uzak kalmaları hem de okulun sunmuş olduğu imkanlarla akranlarıyla kurdukları iletişimden ve sosyalleşme fırsatlarından yoksun olmaları evlerde kısıtlı hareket imkanıyla birleştiğinde durum öğrenciler için bunaltıcı bir hal almıştır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın kısa sürede almış ve uygulamış olduğu kararlar neticesinde üç farklı düzeyde öğrencilerin hizmetine sunulan EBA ara yüzü ve EBA TV kanalları üzerinden eğitim kesintisiz devam etmektedir. Böylece öğrenciler yüz yüze eğitime verilen arada hem günlerini verimli şekilde geçirmekte hem de eğitimlerinden geri kalmamaktadır. Bunun yanında akran etkileşiminden ve sosyalleşmeden uzak kalan öğrencilerin bu ihtiyaçlarını kısıtlı da olsa online ortamda gidermeleri sağlanabilir. Bu amaçla öğretmenler tarafından online sohbet grupları açılarak süreç içerisinde öğrencilerin ihtiyaç duyduğu iletişim ve sosyalleşme ihtiyaçları giderilerek yalnız hissetmelerinin önüne geçilebilir. Yaş grubuna göre online sohbet grupları öğretmen liderliğine ihtiyaç duyulmadan öğrenciler tarafından da açılabilir. Ancak sanal ortamda iletişimin beraberinde getirdiği riskler göz önüne alındığında velilerin bu noktada denetleyici olması oluşabilecek mağduriyetlerin önüne geçecektir.
Velilerin sürece katılımı
Okullarda yapılan eğitime ara verilmesiyle birlikte yıllardır var olan eğitim alışkanlıkları değişmiştir. Öğrenciler eğitim – öğretim süreçlerinin büyük kısmını okullarda ve öğretmenleriyle geçirirken kısa sürede eğitim – öğretim süreçleri eve taşınmıştır. Öğrencinin eğitim – öğretim süreçlerini evden takip etmesi velilerin de sürece daha fazla katılmalarını beraberinde getirmiştir. Eğitimin lideri ve yönlendiricisi olan öğretmenler oluşan durumdan dolayı rollerinin bir kısmını velilere devretmek durumunda kalmıştır. Öğrencilerin dijital ortamda aldıkları eğitimlerin yüz yüze telafilerinin yapılacağı düşünüldüğünde öğretmen, öğrenci ve veli arasındaki iletişimin kopmaması gerektiği söylenebilir. Öğrencilerin dijital eğitim sürecinde akademik, sosyal ve psikolojik anlamda yaşadığı sorunlar ve aksaklıkların öğretmene aktarılması daha sonra yapılacak telafi eğitimlerin etkisini ve verimliliğini artıracaktır. Bu noktada veli-öğretmen iletişiminin önemi öne çıkmaktadır. Öğrencinin eğitime verilen arada evde olduğu süreci veli gözetiminde geçirdiği düşünüldüğünde velinin süreçle ilgili detayları öğretmenle paylaşması gerekmektedir. Bu süreçte yaşanılan zorluklar karşısında velilere ihtiyaç duydukları desteğin verilmesi önemlidir. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bu konuda hazırlanmış olan içeriklerin velilere ulaştırılması, gerekli görüldüğü durumlarda velilerin rehberlik servisleri ile görüştürülmesi sürecin daha verimli geçirilmesini sağlayacaktır.
Telafi süreci
Koronavirüs salgının ortaya çıkardığı durumla birlikte okullardaki eğitime ara verilerek eğitim – öğretim süreçleri dijital imkanlar kullanılarak evlerden yürütülmektedir. Ortaya çıkan bu durum eğitim sistemimiz için birçok fırsatı ve riski beraberinde getirmiştir. Salgın tamamen kontrol altına alınmadan okullarda eğitime başlanması mümkün görünmemektedir. Salgın kontrol altına alındığında ve eğitim – öğretimin güvenli şekilde yapılacağı ortam sağlandığında ise eğitim camiasının karşısında bulacağı en önemli konu telafi eğitim olacaktır. Telafi eğitimler öncesinde her bir öğrencinin düzeyinin doğru şekilde tespit edilmesi büyük önem arz etmektedir. Tüm öğrencilerin internet üzerinden EBA ara yüzüne ve TRT EBA TV’ye ulaşma imkanının eşit olmaması, eşit olsa dahi ev ortamlarının sağlıklı bir eğitim – öğretim süreci geçirmek için uygun olup olmaması ve öğrencilerin öğrenmek için ihtiyaç duyduğu şartlar öğrencilerin öğrenmelerini etkileyen önemli faktörler olarak öne çıkmaktadır. Özetle öğrencilerin sahip olduğu imkanlar ve öğrenme alışkanlıkları öğrenmelerini doğrudan etkilemektedir. İçerisinde bulunduğumuz süreçte her öğrencinin farklı şartlarda eğitim sürecini geçirdiği göz önüne alındığında her bir öğrencinin farklı düzeylerde telafi eğitim sürecine başlayacağı söylenebilir. Bu durumda telafi eğitim sürecinde öğrencilere verilecek eğitim bir öğrenci için tekrar konu niteliğinde olurken bir diğer öğrenci için hiç karşılaşmadığı bir konu olarak karşısına gelecektir. Bu durumda sınıf kontrolü ve öğretimin hangi düzeyde gerçekleştirileceği konularında öğretmenler oldukça zorlanacaktır. Bu durumla karşılaşmamak adına öğretmenlere içerisinde bulunduğumuz süreçte bazı görevler düşmektedir. Öğretmenler, okulların kapalı olduğu günlerde öğrencilerin ev ortamı ve derslerini takip edip edemediği konularında gerekli kontrolleri yapmalıdır. Müdahalenin gerekli olduğu noktalarda öğrenciyle veya veliyle iletişime geçerek gerekli müdahalelerin yapılması telafi eğitim sürecini kolaylaştıracaktır. Aksi halde öğretmenlerin öğrencilerinden uzak kalması ve uzak kalınan sürede öğretmen – öğrenci iletişiminin olmaması telafi eğitim sürecini zorlaştıracaktır.
Psikolojik destek
Koronavirüs salgını sonrası eğitim – öğretim süreçlerinin bir diğer önemli başlığı ise öğrencilerin psikolojik konuda desteklenmesi ve yönlendirilmesi sürecidir. Olağanüstü bir dönemden geçerken öğrencilerin onları olumsuz etkileyecek haberlere ve olaylara maruz kalması, uzun süre ev dışına çıkamamaktan kaynaklı bunalım, akranlarıyla iletişim kuramamaları ve sosyalleşememeleri öğrencilerin psikolojik durumlarını doğrudan etkilemektedir. Virüs salgını sonrası bu etkileri en aza indirmek için öğrencilerin gerekli psikolojik destek ve rehberlik hizmetlerinden faydalanması gerekmektedir. Öğrencilere sunulacak bu hizmetlerin doğru şekilde doğru kişilere sunulması için psikolojik danışmanlık ve rehberlik öğretmenlerinin süreçte aktif olması gerekmektedir.
[Star, 11 Nisan 2020]
.