SETA > Yorum |
Mizah Değil Ahlak Sorunu

Mizah Değil Ahlak Sorunu

Ana muhalefet liderinin ‘Gezi mizahı’ olarak nitelendirdiği şeye yakından bakalım. Küfür ve hakaret eden, karakter suikastı yapan, insanların değişmesi mümkün olmayan doğuştan gelen yani bir tercih olmayan fiziksel özellikleri ile dalga geçen, kutsala saygısı olmayan bir mizah...

Yıllardır aynı klişelerle Tayyip Erdoğan’a saldırmayı mizah, yenilik, özgünlük, eleştirellik zanneden sıkıcı mizah dergilerine bir yenisi daha eklenmiş ve Kılıçdaroğlu bu dergiye röportaj vermiş.

Kılıçdaroğlu mülakatta "Erdoğan’ın mizaha nasıl baktığı malum. Herkesten ve her şeyden korktuğu gibi mizahtan da korkuyor. Hele ki ‘Gezi mizahı’ olarak nitelendirilen, gençlerimizin duvarları süsleyen, Twitter mesajları üzerinden dile gelen mizah var ki, Erdoğan ne yapacağını bilemiyor" demiş.

Ana muhalefet liderinin ‘Gezi mizahı’ olarak nitelendirdiği şeye yakından bakalım. Küfür ve hakaret eden, karakter suikastı yapan, insanların değişmesi mümkün olmayan doğuştan gelen yani bir tercih olmayan fiziksel özellikleri ile dalga geçen, kutsala saygısı olmayan bir mizah... ‘Gezi mizahı’nın şekil özellikleri bunlar.

PEKİ İÇERİĞİ NASIL?
Çok kutsallaştırılan, âdeta modern bir put haline getirilen eleştirellikten eser var mı ‘Gezi mizahı’nda? AK Parti’yi, Erdoğan’ı, muhafazakâr değerleri güya şeklen eleştiriyor. Peki bu ülkenin gerçek, derin ve gizli iktidarına bir eleştiri yöneltti mi bu mizah anlayışı? Askeri darbelere, derin devlete, yıllarca devam eden ayrımcı politikalara, başörtüsü yasağına, eğitim hakkının engellenmesine karşı bir ses verdiklerini duyan oldu mu? Çok eskiye gitmeyelim, muhalif mizahçılarımız ülkenin siyasi ve toplumsal olarak en buhranlı günlerini yaşadığı, askerin tüm bir sivil hayatın üzerine karabasan gibi çöktüğü 90’lı yıllar boyunca ne yaptılar?

Bu ülkede ‘hırsız siyasetçi’ imajının yerleşmesinde bugün ‘Gezi mizahı’ diye kutsanan mizah anlayışının payı çok büyük. Açın gazetelerdeki, mizah dergilerindeki karikatürlere bakın. Siyasetçiler hep hırsız, paragöz, ahlaksız ve hatta cinsi sapık olarak çizilmiştir. Haydi desek ki temiz siyasete çok düşkünler. Ahalinin vergilerinin birilerinin cebine gitmesini engellemeye çalışıyorlar. Öyle olsa can kurban. Peki o zaman yıllarca ülkenin en büyük harcama kalemlerinden birini oluşturan ve ‘milli güvenlik sırrı’ kapsamına alınıp her türlü idari ve hukuki denetimden ısrarla kaçırılan askeri harcamalara neden ses çıkarmadılar? Ülkenin servetinin neredeyse yarısıyla yurt dışından silah ve mühimmat alınıp, savunma sanayiine en ufak bir yatırım yapılmamasını neden eleştirmedi mizah basınımız? AK Parti’nin sağladığı sivilleşme dalgası ile silah altına alan ülke gençlerine bugünlerde insan gibi muamele edilmeye başlandı. Yıllarca bu ülkenin gençlerinin askerde kötü muameleden dolayı psikolojisi bozuldu, bazıları ‘eğitim zayiatı’ olup sakat kaldı veya canını yitirdi, küfre hakarete ve insan dışı muameleye maruz kaldı. Ancak pek eleştirel bir o kadar da muhalif mizah basını bu konulara girmemeyi tercih etti! Birçok tüketim maddesi orduevlerinde, askeri lojmanların kantinlerinde piyasa değerinin 10’da 1’ine satıldı ancak pek eşitlikçi süper sosyalist mizah dergilerimizin bir kere bile dikkatini çekmedi!

İşte Kılıçdaroğlu’nun kutsadığı mizah anlayışı bu. Bir de şunu demiş sayın genel başkan;

"Erdoğan ameliyat olduktan sonra geçmiş olsuna gittik. Operasyona bağlı ses telleri zarar gördüğü için sesi kısılmıştı. Nedeninin ameliyat sırasında anestezi için boğazına sokulmuş olan hortumdan olduğunu ifade etti. Ben de espri olsun diye, ‘Kesin o hortumu indiren hekim CHP’lidir’ dedim. Erdoğan bu espriyi anlamadı sanırım ve sordu, ‘Gerçekten CHP’li mi’ dedi. Sadece espri olsun diye söyledim. Ama Erdoğan ciddiye aldı."

Hastalık üzerinden mizah yaptığını zanneden muhalif mizahçılarla, ayda yılda bir takdir edilesi bir şey yapıp gittiği hasta ziyaretinden mizah çıkartan ana muhalefet lideri birbirine doğrusu çok yakışıyor. Diyaloğun Kılıçdaroğlu’nun aktardığı şekilde gerçekleşip gerçekleşmediğini bilmiyoruz. Ama her hâlükârda bir ahlak sorunu var. Ya yalan söyleyen bir siyasetçi ile karşı karşıyayız ya da hasta yatağındaki muhatabının anlamadığı espri üzerinden siyaset yapmaya çalışan bir siyasetçiyle!

[Türkiye, 7 Temmuz 2016].