Bezos’un servetindeki sadece bu üç aylık artış, dünyadaki 83 ülkenin 2019 yılı millî gelirinden daha yüksek bir rakama karşılık geliyor.
Bezos’un kişisel serveti ise dünyadaki 136 ülkenin 2019 yılı millî gelirinden daha yüksek.
Şirketi Amazon’un 280 milyar dolara ulaşan 2019 yılı cirosu ise, aralarında Mısır, Vietnam, Finlandiya, Yunanistan ve Portekiz gibi ülkelerin de yer aldığı 253 ülkenin aynı yıldaki toplam üretimini gösteren millî gelirlerinden daha fazla.
Bu rakamlar Amazon firmasının Amerikan ekonomisine katkısını ve krizi nasıl fırsata dönüştürdüğünü gösteriyor.
Dünya büyük bir ekonomik krize sürüklenirken, işsizlik rakamları 2008/2009 ekonomik kriziyle karşılaştırılamayacak düzeyde artarken Amazon 175 bin yeni işçi alacağını duyurdu.
Çünkü Amazon e-Ticaret alanında faaliyet gösteriyor ve salgın nedeniyle internet üzerinden yapılan alışverişleri hiç görülmedik düzeyde arttı.
Yani kriz, e-Ticaret şirketlerine devasa bir fırsat sunuyor.
Ama hangi şirketlere?
Bu krizin, söz konusu alanda faaliyet gösteren şirketlerin hepsi için sadece bir fırsat olduğunu söyleyebilir miyiz?
Krizin şartlarına ayak uyduramayan e-Ticaret şirketleri için de orta vadede büyük riskler ortaya çıkmayacak mı?
Türkiye’deki e-Ticaret şirketleri kendilerini kriz şartlarına özgü rekabete hazırlıyorlar mı?
Peki ya kargo şirketleri?
Online alışveriş dendiğinde, bu sürecin en az e-Ticaret şirketleri kadar önemli bir parçası olan kargo şirketleri krizi fırsata çevirmek için gerekli adımları atıyorlar mı?
Gerek e-Ticaret gerekse kargo şirketleri Covid-19 salgını nedeniyle yaşanan krizi fırsata dönüştürmek için gerekli adımları atamazlarsa, orta ve uzun vadede krizin en büyük kaybedeni olmaya aday olduklarını bilmeliler.
Zira krizler, küresel şirketlerin saldırıları için en uygun zamanlardır.
Kriz zamanında değişime ayak uyduramayan şirketler büyük şirketler tarafından yutulurlar.
Türkiye’de hem e-Ticaret hem de kargo taşımacılığı konusunda yabancı şirketler rekabete dâhil olmuş durumdalar.
Amazon, AliExpress, UPS gibi şirketler Türkiye pazarını domine etmek için fırsat kolluyorlar.
Buna karşılık özellikle kargo şirketlerinin bu rekabete hazır olmadığı görülüyor. Teslim edilmeyen kargolar, cevaplanmayan sorular Türkiye’de e-Ticaret zincirinin en zayıf halkasını oluşturuyor.
Müşteri memnuniyetsizliğinin had safhaya ulaştığı bu dönemde Türkiye pazarında var olan ya da yeni girecek bir lojistik firmasının bütün yerli şirketleri yerle bir etmesi riski çok fazla.
Kargo şirketleri, e-Ticaret'in zirve yaptığı bu dönemde daha çok dağıtım elemanı, daha çok şoför, daha çok büro ve iletişim elemanı çalıştırmak ve hizmet kalitesini şu anda bulunduğu dip seviyeden yukarı taşımak zorundalar.
E-Ticaret şirketleri de, ürünlerinin tüketiciye sorunsuz bir şekilde ulaşması konusunda kargo şirketlerine baskı yapmak ve hizmet kalitesinin artması için gerekiyorsa daha fazla finansal kaynak ayırmak zorundalar.
Yoksa Türkiye’de e-Ticaret zincirinin bütün halkalarıyla yabancı şirketlerin eline geçme riskiyle karşı karşıyayız.
E-Ticaret zincirinin yerli şirketleri, Uber örneğinde olduğu gibi, devlet bizi korur diye düşünüyorlarsa çok yanılıyorlar.
Ayakta kalmak istiyorlarsa, kendileri hizmet kalitesini artırmak zorundalar...
[Türkiye, 18 Nisan 2020]