2023 seçimlerine hazırlık kapsamında AK Parti organize bir yol takip ediyor. Öncelikle il ve ilçe yönetimlerinin belirlendiği kongreler gerçekleştirildi. Teşkilatlarla ilgili "metal yorgunluğu" olarak tabir edilen sıkıntıların giderilmesi amaçlandı. Bunu hukuk, insan hakları ve ekonomiye yönelik reform paketlerinin açıklanması takip etti. Bu alanlarda yaşanan yeni gelişmelere karşılık verilmesi ve yaşanan sıkıntıların aşılması hedeflendi.
Nihayet Ankara'da olağan genel kongre gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan yeniden AK Parti genel başkanlığına seçildi. Böylece uzun bir süredir kamuoyunu meşgul eden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın genel başkanlığı bırakacağına yönelik spekülatif iddialar da son bulmuş oldu. Parti yönetimi yeniden yapılandırıldı. 50 kişilik MKYK, 25 kişilik bir yedek liste eklenerek 75'e çıkarıldı. Bunu partinin daha güçlü ve kuşatıcı bir yönetim istediği şeklinde yorumlamak mümkündür. Yeni MKYK'ya yeni isimler dahil edildi. MKYK'da görev yapan bazı partili ağır toplar Meclise kaydırıldı. Uzun süredir Mecliste görev yapan bazı önemli vekiller ise MKYK'ya çekildi.
MKYK'nın yeni kompozisyonu 2023 seçimlerine yeni bir vizyonla girileceğine yönelik sinyaller verdi. Alevi, gayrimüslim ve Kürt kimlikli isimler MKYK'da yer buldu. Bunlar arasında en dikkat çekici isimlerin başında Avukat Metin Tarhan geliyor. Tarhan Alevi Dernekleri Federasyonu sözcülüğü ve Erikli Baba Kültür Derneği başkanlığı görevinde bulunmuş bir isim. Tarhan geçtiğimiz hafta verdiği bir demeçte Alevi toplumunun CHP'ye muhtaç olmadığını belirtiyordu. Bu hızlı giriş Tarhan'ın önümüzde süreçte de etkili bir siyaset yürüteceğine işaret ediyor.
MKYK'nın bir başka dikkat çeken ismi Ermeni cemaatinin önde gelen isimlerinden Doktor Sevan Sıvacıoğlu. MKYK'da ayrıca Kürt kimliği ile öne çıkan dokuz isim yer aldı. Toplumdaki farklı kesimlerden isimlerin MKYK'da yer bulması AK Parti'nin kuruluşundan itibaren takip ettiği kuşatıcı ve kitle partisi siyasetini sürdürmekte kararlı olduğunu göstermekte. Bu adımlar bir süredir partiye yönelik içe kapanmacı ve ideolojik bir siyaset takip ettiği eleştirilerine bir cevap niteliğinde oldu. Ayrıca 75 kişilik MKYK'nın yarısının (38) kadınlardan oluşturulması da dikkat çekilmesi gereken bir başka nokta. 50 kişilik asil listede 23 ve 25 kişilik yedek listede ise 15 kadın yer aldı. Bu durum Mecliste en fazla sayıda (52) kadın milletvekili bulunduran parti konumundaki AK Parti'nin yeni toplumsal taleplere açık olduğu ve gelişmeleri yakından takip eden dinamik bir parti olduğunu göstermektedir.
MKYK'nın üçte birinin hukukçulardan oluşması ise 2023 seçimlerine yeni ve sivil bir anayasa iddiasıyla gidileceğine dair güçlü işaretler veriyor. Anayasa'da yapılan birçok önemli değişikliğe rağmen halen askeri vesayetin ve bürokratik oligarşinin izlerine rastlamak mümkün. AK Parti'nin "yeni ve sivil anayasa yapılmalı" teklifiyle kuruluşundan itibaren kendisine temel aldığı ve geliştirdiği milli iradeye dayalı demokratik siyasetin anayasanın hem ruhuna hem de şekline sirayet etmesini arzuladığını gözlemliyoruz. Yeni anayasanın yapımına yönelik somut adımların da 2022'nin ilk diliminde atılması bekleniyor.
Kongrede ve bu bağlamdaki kamusal tartışmalarda dikkat çeken bir başka husus partinin artık sahada daha fazla bulunması ve çalışmasına yönelik güçlü vurguydu. Parti tabanıyla bağın zayıflaması ve daha geniş kitlelere ulaşma konusunda geçmiş dönemlerin dinamizminin yitirilmesi uzun süre iktidarda olmanın bir handikabı. Bu handikabın siyasi maliyeti son yerel seçimlerde açık bir şekilde görüldü. Bu durumun üreteceği maliyetlerin artmaması için partinin ciddi bir reaksiyon vermesi gerekiyordu. İstanbul il teşkilatında yaşanan değişimin ardından yaşanan olumlu gelişmeler bu konuda yol alınacağının sinyallerini veriyor. Osman Nuri Kabaktepe'nin İstanbul il başkanlığına getirilmesi Ayasofya kararı ile birlikte düşünüldüğünde partinin önemli fikri unsurlarından İslamcılığın dava bilincine ve dinamizmine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulduğunu gözler önüne sermektedir.
Kongrede Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önemli bir başka vurgusu da MHP ile kurulan Cumhur İttifakı'yla 2023 seçimlerine gidileceğiydi. Bu çıkış bir süredir kamuoyundaki tartışmalarda Cumhur İttifakı'nda derin çatlaklar oluştuğu yönündeki iddialara ve aynı zamanda muhalefetin bu ittifakı zora sokmaya yönelik agresif hamlelerine bir cevap niteliğindeydi. Cumhur İttifakı'nın bir seçim ittifakından öte yerli-milli siyaset temelinde bir siyasi ittifak olduğu düşünüldüğünde iki parti arasındaki birlikteliğin sadece 2023 seçimleriyle sınırlı olmadığını belirtmek gerekir. Cumhur İttifakı'nın önemli göstergelerinden birisi Türk siyasi hayatının en temel meselelerinden biri olan devlet-toplum ayrışmasının ve yabancılaşmasının büyük oranda yatışmış olmasıdır. Devlet ile toplum arasındaki mevcut uyum ve örtüşme devam ettiği sürece bu ittifakın siyasi hayatına sorunsuz bir şekilde devam edeceğini kestirmek mümkündür.
Kongrenin ana sloganı "güven ve istikrar"dı. Bu sloganı anlamak için uluslararası konjonktürü hesaba katmak gerekir. Bir süredir hem bölgesel hem de küresel düzeyde uluslararası siyasette köklü değişiklikler gerçekleşiyor. Bir belirsizlik dönemindeyiz. Uluslararası sistemin bu niteliği özellikle Türkiye gibi coğrafi açıdan handikaplı lokasyona sahip ülkeleri çok daha derinden etkiliyor. Yaşanan sıkıntılar sadece askeri-güvenlik alanını değil ekonomi alanını da ilgilendiriyor. Uluslararası siyasette geçiş dönemleri ciddi ekonomik krizlerin ve çöküşlerin yaşandığı dönemlerdir. Uluslararası sistemdeki bu çok boyutlu dalgalanmalar tüm ülkeler için güçlü iktidarlara sahip olmanın önemini ön plana çıkarır. Hızlı ve güçlü kararlar alan bir iktidara sahip olmak bu dönemlerin en önemli ihtiyacıdır. Toplum ve elit düzeyindeki ayrışmalar ve bunların sebep olduğu siyasi zayıflık ve dağınıklık ülkeler için adeta bir milli güvenlik sorunudur. Kongreye ismini veren güven ve istikrar sloganı temelde bu riske dikkat çekmektedir.
Özetle AK Parti'nin ülke siyasetindeki konumu devletin ideolojik-bürokratik sınırlarına hapsolmadan, siyasi dinamizmi kaybetmeden devleti idare etmek ve toplumsal alandaki çeşitlilik ile siyasette-devlette birlik arasında dinamik bir ilişki kurmak şeklinde özetlenebilir. Bu kongrede genel olarak bu vizyonun sürdürüldüğü ve son dönemde yaşanan bazı sapmalar göz önüne alınarak gerekli düzeltmelerin yapıldığını söyleyebiliriz.
[Sabah, 3 Mart 2021].