Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 400 projeden oluşan 100 günlük eylem planını açıkladı.
24 Haziran seçimlerinin daha önceki seçimlerden farklı bir mahiyeti vardı. Bu seçimler, yasama ve yürütmenin kimlerden oluşacağını belirlemenin yanında aynı zamanda Türkiye’nin yeni bir yönetim sistemine geçişin başlangıcını ifade etmekteydi.
16 yıldır iktidarda olan AK Parti ve Erdoğan seçimlerin galibi olduğu için yönetimde devamlılık anlamında bir değişiklik olmayacaktı.
Ancak, yeni sistemin ilk hükûmeti olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan bundan sonraki sürecin yol haritasını çok önemsemekteydi.
Bundan önceki parlamenter sistemde iktidara gelen partinin başbakanı ya da ilgili bir bakanı Meclis’te hükûmet programını açıklar. Bu programın açıklanmasının ardından da Meclis’ten güvenoyu alması gerekirdi.
Ama yeni sistemde yürütme organı doğrudan halk tarafından seçildiği için güvenoyu da doğrudan halk tarafından verildiği kabul edilmektedir.
Yeni sistemde güven oylaması olmasa da Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimlerin ardından, önce 100 günlük eylem planını kamuoyu ile paylaşılacağını duyurmuştu.
Erdoğan seçimlerin ardından kabineyi açıkladı. Yeni siyasal sisteme göre devleti yeniden yapılandıran organizasyon şemasını açıkladı.
Yeni sisteme göre yasal ve kurumsal dönüşümde epeyce mesafe alındı. Yeni sistemde önemli birimler olan başkanlıklar ve ofislere atamalar yapıldı.
AK Parti ve lideri Erdoğan yeni hükûmet sistemini aynı zamanda yeni bir başlangıç dönemi olarak görmektedir.
Kuşkusuz AK Parti’nin 16 yıllık iktidar anlayışı ve icraat siyaseti açısından bu yeni dönem bir devamlılıktır. Bu bağlamda, 16 yılın deneyimi, öz güveni ve siyasal öğrenmenin tecrübesi yeni dönemde iddialı olmayı besleyen unsurlardır.
Erdoğan 24 Haziran öncesinde hem seçim manifestosunu hem de seçim beyannamesini ayrı ayrı açıklamıştı. Her iki metinde de cumhurbaşkanlığına geçişi, ülkenin şahlanışının başlangıcı olarak kodlanmıştı. Bu bağlamda, 2002’ye kadarki olan dönem kuruluş, 2018’e kadar olan iktidar yılları diriliş ve 2018 sonrası ise yeni sistemle birlikte şahlanış dönemi olarak nitelendirilmişti.
Manifesto bir gelecek vizyonuydu. Seçim beyannamesi ise sektörel bazda bu vizyona uygun olarak yapılacakları ayrıntılı olarak ortaya koymaktaydı.
Bu 100 günlük eylem planında ise, seçim beyannamesinde vadedilenlerden öncelikli olanları bütçeleriyle birlikte açıkladı. Bu eylem planında her bakanlığın görev alanına girenler ayrıntılı olarak sayılmış.
Ancak eylem planında, ağustos ayının sonuna kadar ekonomi ile yol haritasını içeren “orta vadeli program” ilan edilmesi; kasım ayı sonuna kadar, bakanlıklar ve kurumların 2019 ve 2023 dönemine ilişkin “stratejik plan çalışmalarının” tamamlanması, geçiş sürecine ilişkin kritik ikincil düzenlemelerin bir an önce yapılması ve e-Devletle ilgili süreçlerin yeni yönetim sistemine uyumlaştırılması, devletin tüm birimlerini ilgilendiren hususlar.
Eylem planı ile ilgili öne çıkan en önemli hususlardan biri de, hükûmet icraatlarının stratejik planlar çerçevesinde 81 il bazında ayrı ayrı takip ve izlemesinin yapılabilmesi için yeni bir sistem kurulması.
Bu bağlamda bu yeni sistemle, seçim beyannamelerinde ya da eylem planlarında topluma vadedilenlerin, zamanında tamamlanması için takip sistemi kurumsallaşıyor.
Erdoğan, kurumsal olarak siyasal sistemin değişmesi ile birlikte icraat noktasında hükûmetin çok daha verimli ve etkili çalışabileceğini sürekli vurgulamakta. Bu eylem planını açıklarken bu konuya özellikle vurgu yaptı.
Yeni hükûmet sisteminin de ilk 100 günlük eylem planı da böylece açıklanmış oldu. Yani yeni sistem her anlamda işliyor...
[Türkiye, 4 Ağustos 2018].