SETA > Strateji Araştırmaları |
Suriye Milli Ordusu

Suriye Milli Ordusu

Psikolojik baskıya maruz kalmak istemiyorsak ve 'ne işimiz var Suriye'de' propagandası çerçevesinde yıpranmak istemiyorsak yapılacak şeylerin başında sahada SMO'nun etkinliğini artırmak gelir.

Suriye Milli Ordusu ya da daha iyi bilinen eski adıyla Özgür Suriye Ordusu sürekli tartışma konusu yapıldı. Birileri hiçbir zaman bu grupları ve Türkiye ile olan ilişkisini kabullenmek istemedi. CHP "dağıtalım" diye bildiriler yayınladı. Türk askeriyle cephede sırt sırta savaşan bu insanlara edilmedik hakaret bırakılmadı. Halbuki bu insanlar kendi ülkeleri ve kendi gelecekleri adına savaştıkları gibi Türkiye için de çok önemli işlevler gördü. Bu muhalifler Türkiye'nin Suriye sahasındaki etkinliğinin anahtarıdır. Bu zamana kadar yürüttüğümüz tüm operasyonlarda en önde savaştılar. Türk askerinin desteği olmasaydı varlıklarını bile yitirecek hale gelmişlerdi. Ama onların da Türk askerine verdiği desteği göz ardı etmek çok yanlış olur. Yaptığımız operasyonlarda bu insanlardan binlercesi şehit düştü.

Her şeyi bir kenara bırakın son İdlib gerginliği SMO'nun Türkiye için sahadaki en değerli unsurlardan birisi olduğunu tekrar gösterdi.

Rejim hibrit savaş mantığı çerçevesinde Türk askerini hedef alıyor. Böylece Türkiye'de siyasi ve toplumsal kırılganlık yaratmaya çalışıyor.

Bu hem askeri hem de siyasi olarak en az kayıp vermemiz gereken bir mücadele biçimi.

Psikolojik baskıya maruz kalmak istemiyorsak ve "ne işimiz var Suriye'de" propagandası çerçevesinde yıpranmak istemiyorsak yapılacak şeylerin başında sahada SMO'nun etkinliğini artırmak gelir.

Önceliklerimiz belli. Suriye'nin toprak bütünlüğünün bozulmasından yana değiliz.

Terör örgütlerinin yaygınlaşması ve terör devletlerinin kurulmasını istemiyoruz. PYD'nin temizlenmesi için uğraşıyoruz. Mülteci akınını engellemek hatta tersine çevirmek istiyoruz.

Ülkemize Suriye'deki karmaşadan kaynaklı terör sıçramasını engellemenin peşindeyiz.

Bu amaçlara ulaşmak için kendi gücümüze dayanmak zorundayız. İdlib süreci bize kimseye ve hiçbir diplomatik müzakereye güvenemeyeceğimizi tekrar gösterdi. Diplomatik müzakere ve güven bir yere kadar. Böyle bir resmin içinde Türkiye'ye bağlı kalmak zorunda olan tek grup muhalifler. Ve bu muhalifler öyle ya da böyle Suriye'nin nüfusunun en büyük grubu. Diğer aktörler Suriye'de daha çok toprak parçasını kontrol ediyor olabilir ama biz de en büyük nüfus grubunu tutuyoruz. İnsan unsuru güç hesaplamalarının en önemli parçalarından biridir. Hele böylesi yıpratma savaşlarında stratejiktir.

Başarı istiyorsak muhalifleri başarılı bir şekilde yönetmek zorundayız. Hem Suriyelilerin ülkelerine dönüşünü sağlamak hem de Suriyelilerin kendi ordusunu desteklemek işte bu yüzden kıymetli.

Bu grupları dağıtmak demek elimizdeki en kıymetli silahlardan birini çöpe atmak demektir.

PYD'nin 50 bin civarında gücü olduğu tahmin ediliyor. Dünyanın dört bir tarafından Suriye'ye toplanmış Şii milislerin sayısı bunun da üzerinde. SMO'nun sayısının da bu gruplarla yarışacak hale acilen getirilmesi şart. Ve bu hızla yapılabilir. Artık eski dünyanın alışkanlıklarıyla düşünmemek lazım. Yeni dünyada savaşmanın da müzakerenin de yöntemi bu. Dahası bir gün Suriye'de bir çözüm masası gerçek anlamda kurulacak olursa Türkiye'nin garantörlüğünü sağlayacak olan yine bu Suriyeli muhaliflerdir. Bırakın dağıtmayı güçlendirmek gerekiyor. Hem de acilen...

[Sabah, 12 Mart 2020].


İlgili Yazılar
Hassas Bir Süreç
Yorum
Hassas Bir Süreç

Aralık 2024

Kriter'in Ekim Sayısı Çıktı Sivil Anayasa Şart
Avrupa Araştırmaları
Kriter'in Ekim Sayısı Çıktı: Sivil Anayasa Şart

Ekim 2023