Yapay zeka (YZ) yeni bir şey olmayıp, yıllar içerisinde sessiz sedasız günlük yaşamımızın parçası haline gelmiştir. Çoğu kez farkında bile olmadan YZ ile ilişki kurarız. Akıllı telefonlarımızdan müzik, film ve kitap tavsiyeleri alırken, Siri veya Alexa gibi sanal asistanlarla sıradan konuşmalar yaparken, YZ algoritmaları tarafından hazırlanan sosyal medya akışlarımıza bakarken, YZ destekli GPS sistemleri kullanarak yolumuzu bulurken ve hatta cihazlarımıza daha hızlı metin girip, imla hatalarından kurtulmak için kullandığımız otomatik düzeltme (autocorrect) uygulamalarında YZ’den istifade ederiz. Bu tür YZ uygulamalarına o kadar alışmışızdır ki çoğu kez bunları kullanırken arka planda çalışan YZ algoritmalarını fark etmez; uygulamaların kıymetini bilmeyiz. Ancak günümüzde YZ hiç olmadığı kadar önemli bir tartışma konusu haline geldi. Bir anda herkes YZ’nin potansiyel (olumlu ve olumsuz) uygulamalarını konuşmaya başladı. Uluslararası iş makineleri IBM tarafından geliştirilen Deep Blue adlı bilgisayarın 1997’de dünya satranç şampiyonu Garry Kasparov’u alt etmesi veya Google AlphaGo’nun dünya “Go” şampiyonu Lee Sedol’ü 2016’da yenmesi gibi olaylar YZ’nin gelişiminde başlıca kilometre taşları olsa da esasen uyandırdıkları ilgi, teknoloji uzmanlarıyla sınırlı kalmıştı. OpenAI şirketinin Kasım 2022’de Chat GPT-3 adlı yazılımı piyasaya sürmesi ise hiç tartışmasız YZ’nin kaderini değiştirecekti. Böylece YZ’nin ulaştığı kitle genişlerken, kullanımı yeni bir furyaya dönüştü ve nüfusun genelinin konuyla ilgili farkındalık seviyesi arttı... Çalışmayı incelemek için burayı tıklayın.