SETA alan bulgularına dayalı TEOG raporunda bazı durumları tespit etmişti. TEOG'un sınav ve yerleştirme süreci şeklinde iki kısmı bulunmaktaydı. Sınav kısmı başarılı kabul edilmesine rağmen yerleştirme sistemiyle ilgili bazı memnuniyetsizlikler bulunmaktaydı: Başarı puanlarına bağlı olarak okullar arasında bir hiyerarşi oluştu. Sıralamada altta kalan öğrenci, öğretmen, yönetici ve okullar başarısız şeklinde etiketlendi ve bu da motivasyon kaybına sebep olup öğrenme kültürünü olumsuz etkiledi. Çoğu öğrenci mahallelerindeki okula gidemeyip uzaklardaki okullara gitmek zorunda kaldıkları için mahalleden kopma, güvenlik endişeleri, ulaşım maliyetlerinin artışı, zaman kaybı ve yorgunluk gibi olumsuz sonuçlar ortaya çıktı. Yaşanan bu gibi olumsuzluklar yeni sistem arayışlarını zorunlu kıldı. Sonunda Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz yeni sistemi açıkladı. Yeni sistemin kritik noktalarının başında şunlar geliyor: Öncelikle göreli olarak Fen, Sosyal ve Proje okulları gibi az sayıda seçici okula tüm öğrencilerin yaklaşık yüzde 10'luk kısmı merkezden hazırlanacak sorularla seçilip yerleştirilecektir. Böylece herkesin zorunlu olarak imtihana girmesinden kaynaklanan sorunların büyük kısmı zamanla ortadan kalkacaktır. Merkezi sınavda Türkçe, matematik, fen bilgisi, yabancı dil, din kültürü ve ahlak bilgisi ile inkılap tarihi derslerinden sorular olacaktır. Sınavın 6, 7 ve 8. senenin müfredatıyla ilişkili olması olumlu karşılanırken sadece 30 artı 30 toplam 60 sorunun sorulması ise ölçmenin niteliği bakımından yetersiz olduğu iddia edilmektedir. Hangi derslerden ne kadar soru çıkacağını da kamuoyu beklemektedir. Yine seçici okulların hangileri olacağı, bölgelere dağılımı ve illerin nüfuslarıyla oranı önemlidir. Mümkün olan en kısa zamanda kriterler ve okul isimlerinin açıklanması kamuoyunu rahatlatacaktır. Sınavla yerleşmeyen yüzde 90'lık büyük çoğunluk ise mahallerindeki okullara yerleştirilecektir. Mahallenin esas alınması ulaşım maliyetlerini azaltacak, çocuklara daha fazla zaman ve enerji sunacaktır. Ayrıca bölgelerin okul ihtiyaç planlamalarını kolaylaştıracaktır. Sınıflar Türk toplumunu yansıtır şekilde farklı ve çoğulcu olup öğrencilerin kişisel tecrübe alanlarını derinleştirecektir. Farklı zekâ tür ve seviyelerinin bir arada olması çocukları zenginleştirecektir. Bu noktada akran öğrenmesi olumlu bir faktör olarak devreye girecektir. Yalnız farklılıkların yönetilmesi ve sınıfın verimli bir öğrenme ortamına dönüşmesinde okul yönetici ve öğretmenlerine büyük sorumluluklar düşmektedir. Yerleştirme sürecinde ise her öğrenci 5 tercihte bulunabilecektir. Tercih yapılacak eğitim bölgelerinde her türden okul bulunacaktır. Yani bir bölgede Anadolu, meslek ve imam hatip liseleri bulunacak, aileler istediklerini tercih edebileceklerdir. Fakat kamuoyundan gelen talep de incelenerek bölgelerin okul imkânları çok farklı olduğundan tercih edilebilecek okul sayısının artırılması düşünülebilir. Okul kontenjanından fazla başvuru olursa not başarısına göre öncelik verilecektir.
Öğrenci-okul ilişkisi güçlenecek Yeni sistemde öğrenci okul ilişkisini güçlendiren okul başarı notunun öneminin devam etmesi son derece olumludur. Müzik, spor ve sanat dersleri ancak böylece kısmen etkili olabiliyor. Güzel sanatlar ve spor liseleri ise eskiden olduğu gibi okulların yaptığı yetenek imtihanlarıyla öğrenci almaya devam edeceklerdir. Burada bir değişiklik olmamıştır. Bu okulların öğrenci alım süreçleri zaten oturmuş ve belli düzeyde memnuniyet temin edilmiş durumdadır. Özel ve yabancı okullar ise merkezi sınav sonuçlarını kullanma veya kendi imtihanlarını yapma bakımından serbest bırakılmışlardır. Bu olumlu bir husustur. Böylece özel okullar ilkokul, ortaokul ve lise düzeyinde yeni farklı eğitim model ve uygulamaları deneyebilir. Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) müfredat konusunda da esneklikleri artırması yeni model arayışlarını daha da motive edecektir. Özel okullarda geliştirilen iyi uygulamalar kolaylıkla devlet okullarına transfer edilebilir. Mahalle bazlı yerleştirme zorunlu olarak eğitimin yerel şartlarını öne çıkaracaktır. Eğitimin başarısını artırmak için yerel aktörlerin koordinasyonu çok daha önemlidir. Maddi, fiziki sorunların çözümü ve eğitim kalitesini artıracak projelerin finansmanında belediye, sivil toplum örgütleri ve okul aile birliklerine çok önemli roller düşecektir. Eğitimin kalitesinin artmasında asıl aktörler öğretmenler ve okul müdürleridir ve mutlaka desteklenmelidir. İl ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin eğitimin kalitesini arttırmak için tecrübe paylaşımı, liderlik ve destek gibi proaktif bir yaklaşımı benimsemeleri faydalıdır. MEB'in ise dezavantajlı mahalleri analiz edip bölgeye özel eğitim politikaları geliştirmesi çok daha önemli olacaktır. Seçme ve yerleştirmede eğitim sisteminin "kızıl elma"sı beceriye yetkinlik kazanımlarının ölçümü olmalıdır. Bilgi teknolojilerinde Sanayi 4.0 uygulamaları ölçme ve değerlendirmede bütünleşik yeni imkanlar sunmaktadır.
[Sabah, 11 Kasım 2017].