Barack Hüseyin Obama’nın Amerika Birleşik Devletleri’nin 44. başkanı olarak seçilmesi, Amerika’nın sosyal ve siyasi tarihinde bir dönüm noktasıdır. Kampanyasını değişime dayandıran Obama’nın “Evet, yapabiliriz” sözüne duyulan inanç, kendisine sadece seçimleri kazandırmamış, aynı zamanda farklı bir vizyon ve yeni bir gelecek kurgulayabilmesi için ihtiyaç duyacağı desteği de sağlamıştır.
Analizin tamamını indirinBarack Hüseyin Obama’nın Amerika Birleşik Devletleri’nin 44. başkanı olarak seçilmesi, Amerika’nın sosyal ve siyasi tarihinde bir dönüm noktasıdır. Kampanyasını değişime dayandıran Obama’nın “Evet, yapabiliriz” sözüne duyulan inanç, kendisine sadece seçimleri kazandırmamış, aynı zamanda farklı bir vizyon ve yeni bir gelecek kurgulayabilmesi için ihtiyaç duyacağı desteği de sağlamıştır.
Amerika merkezli küresel finansal krizin ortasında seçim kazanan Obama, ilk anda, dış politikadan ziyade ekonomi ağırlıklı sorunlarla uğraşmayı planlıyordu. Ancak İsrail’in Gazze saldırısında sessizliğini koruyarak, ilk uluslararası kamuoyu testinden olumsuz puan aldı. Buna rağmen Obama, dünya ile iletişim ve diyalog kanallarını açık tutacağını deklare ederek pozitif bir adım da attı. Özellikle Orta Doğu’da Bush döneminden farklı olarak izolasyondan yana olmadığını ilan etmesi, barış ve istikrar umutlarını yeniden yeşertti. Bu noktada Türkiye-Amerika ilişkileri yeni ve daha verimli bir başlangıcın işaretlerini vermektedir. Önce George Mitchell ve Hillary Clinton’ın Türkiye ziyaretleri, ardından Obama’nın Türkiye’ye gelmesi, ilişkilerde daha yoğun işbirliğinin önünün açıldığı şeklinde yorumlanmaktadır. Öte yandan, Türkiye özellikle son dönemlerde izlediği çok boyutlu ve kuşatıcı dış politika ile bölgesinde çeşitli sorunların çözümüne pozitif katkı sağlamayı başardı. Yeni Amerikan yönetimi ise, Türkiye’nin bugüne kadar başarılı olduğu bölgelerde ve ilişkilerde “yeni bir dönem” iddiasında bulunmaktadır. Bu nedenlerle, Obama’nın 6-7 Nisan 2009 tarihlerindeki Türkiye ziyareti, Türk-Amerikan ilişkilerinin çok yönlü yapısını geliştirmek ve bölgesel istikrara katkı sunmak için önemli bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.
**** Barack Hüseyin Obama’nın Amerika Birleşik Devletleri’nin 44. Başkanı olarak seçilmesi, Amerika’nın sosyal ve siyasi tarihinde bir dönüm noktasıdır. Kampanyasını değişime dayandıran Obama’nın “Evet, yapabiliriz!” sözüne duyulan inanç, kendisine sadece seçimleri kazandırmamış, aynı zamanda farklı bir vizyon ve yeni bir gelecek kurgulayabilmesi için ihtiyaç duyacağı desteği de sağlamıştır. Sekiz yıllık neo-con iktidarında yaşanan Afganistan ve Irak işgalleriyle ciddi bir imaj sarsılması yaşayan ABD’nin yeni bir restorasyona duyduğu ihtiyaç, seçim kampanyasının temelini oluşturmuştu. Obama’nın dünya ile yeni iletişim kanalları açacağına dair verdiği söz, Obama yönetiminin farklı bir “Amerikan gücü” anlayışı benimseyeceğine ve mevcut küresel güç yapısındaki kutuplaşmayı giderebileceğine dair bir umut taşımaktadır. O bama’nın başarısı sadece bir seçim başarısı olarak görülmemeli, daha ge