Doğu Akdeniz konusunda Mısır'dan sonra İsrail'den de Türkiye'ye yönelik sıcak açıklamalar gelmeye başlamış. İsrail Enerji Bakanı Yuval Setinitz, "Türkiye, Doğu Akdeniz Gaz Forumu'na katılmak isterse memnuniyet duyarım" açıklaması yaptı.
Türkiye foruma bu şartlar altında katılır mı onu bilmem. Doğu Akdeniz konusunun bir forum çerçevesinde çözülebilme ihtimalini düşük buluyorum. Ayrıca Türkiye'nin foruma katılmasının en azından şimdilik kendi çıkarına olduğunu da düşünmüyorum.
Forum zaten Türkiye'ye karşı oluşturulduğu için Türkiye'nin konuyu forumlarda değil ikili ilişkiler yoluyla ele alması daha doğru bir yöntem.
İkili görüşmelerden sonra şayet Yunan tezi tamamen ortadan kalkar ve İsrail ile Mısır gibi aktörler Türkiye'nin tezini benimsediklerini ilan ederse belki o zaman yeni bir forum gündeme gelebilir.
İşin bu kısmı tartışmaya açık. Ve daha ileri dönemlerde alınması gereken bir karar. Şimdilik Türkiye konumunu korudukça diğer aktörlerin çözüm için daha hevesli olmalarını bekleyebiliriz. Ama işin başka bir boyutu önemli.
Görüldüğü gibi Türkiye baskın bir diplomasi ve ciddi bir efor ortaya koyduğunda bölgesel meseleleri baş aşağı edebiliyor. Diğer aktörler de bunu benimsemeye başladı.
Ama maalesef içeride bu durumu anlamak istemeyenler var. Sırf muhalif olmak adına Türkiye'nin bu kazançlarını dış politikada bir zikzak hali olarak tarif etme gayreti gösteriyorlar.
Mısır'la bozuk olan ilişkilerin şimdi düzeleceğine dair bir varsayım üzerinden eleştiriler üretiliyor. Fakat ne bu varsayımın kendisi doğru ne de bundan üretilen mantık Türkiye'nin dış politikasının doğru bir tarifidir.
Öncelikle şunu söyleyelim: Mısır ile Doğu Akdeniz konusunda bir alanda anlaşma üretmek, tüm sorunların biteceği anlamına gelmiyor. Ama devletler kendi çıkarları adına çatışma ve işbirliği alanlarını birbirinden ayırma becerisini gösterebilir.
Eğer Mısır, Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin çizgisine geliyorsa bunu ancak memnuniyetle karşılarız. Diğer alanlardaki sorunlu ilişkileri yönetmeye devam ederiz.
Dahası bu bir zikzak değil, aksine olması gerekendir. Devletler birbiriyle ilelebet dost veya müttefik olmaz. Aksine soğukkanlı biçimde bazen anlaşmaya varırlar, bazen de anlaşmazlıkları sürdürmeyi tercih ederler. Mısır ile Türkiye arasında olan da budur. Ve gerçekçi yöntemdir.
Hepsinden önemlisi, bu yeni doğmakta olan uzlaşı Türkiye'nin stratejik taleplerini karşılayacak cinstendir diyebiliriz. Yani Türkiye'nin başarılı Doğu Akdeniz politikası, diğer ülkelerin kendi sonuçsuz yaklaşımlarını değiştirmesine neden olmuştur.
Bu nedenle ortada bir zikzak veya geri adım varsa o bize ait değil. Gerekirse o da olur ama şimdilik daha iyisi olmuş. O yüzden bırakın abuk sabuk eleştiriler savurmayı da şu başarıyı kutlayın.
[Sabah, 11 Mart 20201].