SETA > Yorum |
Kurguyla Gerçeklik Arasında CHP

Kurguyla Gerçeklik Arasında CHP

Hedefler kulağa çok hoş geliyor, özellikle de bu açıklamanın Türkiye ekonomisinin kötü karnesinde her daim imzası olan CHP'den geldiği göz önüne alındığında.

CHP, genel seçime yaklaşık 15 gün kala Türkiye Ekonomik Yükseliş Projesi olarak adlandırdığı bir proje açıkladı. Seçime çok az bir zaman kalmasına rağmen sunulan bu projede yine, tıpkı seçim beyannamesinde olduğu gibi hedefler var, ama bu hedeflerin nasıl gerçekleşeceğine dair bir yol haritası yok.

Hedefler kulağa çok hoş geliyor, özellikle de bu açıklamanın Türkiye ekonomisinin kötü karnesinde her daim imzası olan CHP'den geldiği göz önüne alındığında. Tabi CHP'nin ülkeyi nasıl bir sefalete mahkûm ettiği, yokluğun ve yoksulluğun yaşandığı yılların CHP'yle özdeşleştiği gerçeği unutulabilirse.

CHP'DE “NASIL OLACAK” SORUSUNUN CEVABI YOK

Projenin neredeyse tamamı, ekonomide neler olacağına, ne gibi kazanımlar hedefleneceğine ayrılmış. Bu projede, Türkiye'de bir Mega kent kurulmasıyla, ülkenin dünyadaki lojistik merkezlerinden biri olacağı iddia edilmektedir. Ancak, proje olarak sunulan kurguda Mega kentin nasıl kurulacağına, hangi sınırlar içerisinde olacağına dair herhangi bir bilgi yok.

Aslında CHP'de ilk iş bu kurguyu hazırlayanlara, bir projenin nasıl olması ve yazılması gerektiğinin anlatılması olmalı.

Anadolu'daki şehirlerin Mega kentle birlikte yükseleceğine dair ifade, bu Mega şehrin Anadolu'daki ekonomik potansiyelin değil büyük şehirlerde var olan, kurulu olan ekonomik sistemin kullanılarak kurulacağını gösteriyor. Bu noktada, Mega kentin bölgesel kalkınmaya engel olacağının, bölgeler arasındaki gelişmişlik farkını daha da artırma olasılığının tamamen göz ardı edildiği ortaya çıkıyor.

Diğer yandan, bugüne dair bir algı oluşturmayan ve bir nesil sonrasının bile görme olasılığının düşük olduğu 2035 yılında tamamlanacak bir projeden bahsedilmesi, kurgulanmış, hayal ürünü bir proje olduğu algısını oluşturmaktadır.

Ayrıca, CHP'nin açıkladığı projede, özellikle yabancı yatırımların Türkiye'ye çekilmesi, AR-GE çalışmalarında diğer ülkelerle işbirliği yapılması ve devletlerarası projelerin geliştirilmesi gibi ifadeler, CHP'nin yıllarca oluşturduğu söylemlerle de çelişmektedir.

Çünkü, hedef olarak sunduğu uygulamaların Türkiye'de uygulanmaya başlamasıyla soluğu Anayasa Mahkemesi'nde alan CHP. Doğrudan yabancı yatırımlara, 3. Havalimanı'na, 3. Köprü'ye, Kanal İstanbul'a ve birçok dev projeye karşı olan da aynı CHP. Bu engellemelerinden dolayı, Türkiye ekonomisine ciddi bir zaman kaybettiren ve yüksek bir maliyet yükleyen aktör yine CHP.

CHP İNANDIRICI OLAMIYOR

CHP'nin ekonomideki sabıkalı geçmişi, yatırımların önünü kesmek için gösterdiği çaba ve açıkladığı proje ve vaatlerinin nasıl gerçekleşeceğinin bilinmeyişi, CHP'nin içinde bulunduğu ikilemin en belirgin göstergeleridir. Ancak seçim bildirgesiyle başlayan, ardından Mega kent projesiyle devam eden çabanın inandırıcılığı olmasa da hem Türkiye siyaseti için hem de CHP için sevindirici bir tarafı da var.

CHP yıllarca sürdürdüğü, “laiklik” konusunu merkeze alan, bu ilkeyi özgürlüklerin önünde engel olarak kullanma ve sunma alışkanlığını bir yana bırakmış. İlk kez, ekonomiyi önceleyerek bireysel ve toplumsal refahı amaçladığını iddia ederek seçmenin karşısına çıkıyor. Tabi CHP'nin vaatlerinin yalnızca oy odaklı olması ve geçmişte yaptıklarıyla hedeflerinin çelişmesi, CHP'nin inandırıcılığını tamamen kaybetmesine yol açıyor.


Yine de, proje anlayışı olarak demokrasi, sosyal devlet ve verimlilik faktörlerini ileri sürmesi, CHP'nin merkezi hedefleyerek, milletten kopuk ve belirli bir kesimin çıkarlarını korumaktan ibaret seçkinci politikasının bir işe yaramadığını görmesi bakımından da önemli.

Diğer yandan, CHP'nin seçim vaatlerinde ekonomiyi önceleyerek reel politika üzerinde siyaset yapması, Türkiye'deki siyasi ve ekonomik dinamiklerin nasıl değiştiğini göstermesi açısından kayda değer bir gelişme. Çünkü Türkiye'de iktidara giden yolun, milletle beraber olmanın ve millet için çalışmanın olduğu anlaşılmış bulunuyor.

En azından görünüşte olsa da CHP'nin geçirdiği bu değişim, aslında Yeni Türkiye'nin CHP'yi de etkisi altına aldığının itirafıdır.

[Yeni Şafak, 25 Mayıs 2015]