Rusya Devlet Başkanı Putin’in Türkiye ziyaretinin yankıları sürüyor. Yapılan açıklamaların ve anlaşmaların etki alanının Türkiye ile sınırlı kalmayarak küresel ekonomiyi etkilemesi, birincil konunun enerji olmasından kaynaklanmaktadır. Çünkü, Ukrayna krizinden dolayı ABD ve AB ülkelerinin yaptırımlarıyla karşılaşan Rusya’nın, ekonomisini ayakta tutan petrol ve doğalgaz gelirlerinin azalmasını engellemek için ortaya koyduğu çabanın, Türkiye’nin lehine geliştiği görülmektedir.
İhracatının yaklaşık yüzde 75’ini petrol ve doğalgazın oluşturduğu Rusya, AB ülkeleriyle gerilen ticari ilişkisinde yeni alternatifler arayışına girmiştir. Bu süreçte, Türkiye ile sürdürülen rasyonel ilişki ve Türkiye’nin jeopolitik konumu, Rusya için Türkiye’yi stratejik ortak konumuna taşımaktadır.
Rusya’dan alınan doğalgazda yapılan yüzde 6’lık indirim teklifi, Mersin Akkuyu Nükleer Santrali konusundaki çalışmalar, ticaret hacminin 100 milyar dolara çıkarılması hedefi, tam da bu stratejik ortaklık sebebiyle atılan adımlardır. Ancak, Güney Akım Projesi’nin Türkiye’den yeni boru hatlarıyla geçirilmesi, Rusya tarafının Türkiye’ye verdiği önemin arttığını açıkça ortaya koymaktadır.
ENERJİ BAĞIMLILIĞI AVANTAJA DÖNÜŞÜYOR
Rusya’nın Türkiye’ye verdiği doğalgaz fiyatında yüzde 6’lık bir indirim teklif etmesinin ekonomik nedenleri olduğu kadar, bu indirim teklifi Rusya-Türkiye arasındaki stratejik işbirliğinin sonucu olarak da ifade edilebilir. Petrol fiyatlarının sürekli olarak düşmesine rağmen, petrol üretici ülkelerin duruma müdahale etmemesi, ekonomisinde petrol gelirlerinin büyük bir payı olan Rusya’nın doğalgaz gelirlerine verdiği önemi artırmaktadır.
Bu nedenle, Türkiye’ye ulaştırılan gazda 3 milyar metreküplük bir artışın yaşanması ve doğalgazda yapılacak indirimin devam edecek beklentisinin asıl gerekçesi, Rusya’nın ekonomisini dış yaptırımlardan ve azalan petrol gelirlerinden korumaktır.
Diğer yandan, ithal ettiği doğalgazın yaklaşık yüzde 58’ini Rusya’dan karşılayan Türkiye için doğalgaz indirimi ülke ekonomisine önemli bir katkı sunacaktır. 2013 yılında enerji faturasına 55.9 milyar dolar ödeyen Türkiye’nin, indirimle birlikte enerji maliyetinde önemli ölçüde bir azalma gerçekleştirmesi beklenmektedir. Bu da cari açığın azalmasına, büyüme potansiyelinin sürdürülmesine ve üretimin artırılmasına önemli katkılar sağlayacaktır.
DOĞAL GAZ HATLARININ MERKEZİ
Rusya’nın AB ile yaşadığı problemlerde Türkiye’yi dışarıda tutarak, gündeme getirdiği Güney Akım’ın yeni rotası, Türkiye’nin enerji arz güvenliğini garanti altına alma manasına gelmektedir.
Aynı zamanda, jeopolitik konumunun sağladığı avantaj sayesinde, Güney Gaz Koridoru’nun temeli olan TANAP ve TAP, diğer taraftan bu koridoru besleyecek olan olası kaynaklardan Kuzey Irak Kürt Bölgesi, Türkmenistan, Doğu Akdeniz ve belki de İran gazının Türkiye üzerinden dış pazarlara ulaştırılması, Türkiye’nin bölgesinde enerji terminali olma yolunda hızlı ilerlemesini kolaylaştıracaktır.
Böylelikle Türkiye ekonomideki yapısal sorunlardan biri olan enerji bağımlılığı sorununu, enerjide “Merkez Ülke” konumu sayesinde çözecektir. Bu noktada, Türkiye’yi enerji üssü yapacak olan ve belki de dünya doğalgazının fiyatını belirleyecek olan “Türkiye Enerji Borsası” daha da stratejik bir önem kazanmıştır.
ENERJİ MASASINDA OYUN KURUCU ÜLKE: TÜRKİYE
Putin’in Türkiye ziyaretinde açıkladığı Güney Akım Projesi’ni durdurma kararı ve Türkiye üzerinden gaz geçişinin sağlanması önerisi, küresel enerji haritasının yeniden şekilleneceği anlamına gelmektedir. Rusya’dan başlayarak Türkiye’nin Yunanistan sınırında son bulacak olan muhtemel boru hatları, Türkiye’yi doğal gaz ihraç eden ve ithal eden ülkeler arasındaki iletişimi sağlayan merkez ülke durumuna getirmektedir.
AB ülkeleri, ABD ve Rusya üçgeninde kendi rasyonel ve bağımsız politikalarını izleyen Türkiye, enerji bağımlılığını jeopolitik konumu itibariyle avantaja çevirerek, enerji masasında oyun kurucu ülkelerden biri olmaktadır. Bu nedenle, Putin’in Türkiye ziyaretinin uluslararası arenadaki yankısı “Türkiye’nin kazançlı çıktığı” olarak yorumlanmıştır.
Enerji oyununun Türkiye lehine olduğu bu dönemde, Türkiye arkasına aldığı bu rüzgârı iyi kullanarak, enerji alanındaki projelerine devam etmelidir.
Türkiye ticari ilişkilerinde olduğu gibi enerji konularında da AB, ABD ve Rusya ile ilişkilerini güçlendirmeli ve eksen genişlemesi yaparken bu ülkeleri birbirine ikame etmemelidir.
[Yenişafak, 4 Aralık 2014]