Türkiye, “bir deprem ülkesidir!” Bu klişe tespitin her seviyede bilindiği ama yeterince umursanmadığı bir ülkede yaşamak, depremlere can vererek en maliyetli öğrenme yöntemini seçmek hakikaten hüzün verici! 1999 Marmara ve Düzce depremlerini ailece yaşamış bir isim olarak… 6 Şubat 2023’teki asrın felaketinin vurduğu il ve ilçelerin çoğuna bizzat giderek sahanın nabzını tutmuş, acı gerçeklerle bir kez daha yüzleşmiş bir gazeteci olarak yazıyorum.
Ve ısrarla… Anaokulundan üniversiteye kadar uzanan zincirdeki kuşaklara, ofislerden fabrikalara uzanan profesyonel ağlara kadar her yaşta ve her yerde “kesintisiz deprem bilinci oluşturulmalı”, “depreme milli güvenlik sorunu olarak yaklaşılmalı” diyerek devam ediyorum. Maalesef Türkiye’miz, siyasetin her kanadını kıran, “etki ve baskı güçleri” ile mahalli ilişkilerle dönem dönem malûl durumda. İşte bu nedenle ve bir kez daha… “Uygulama, denetim ve sürdürülebilirlik” çığlığımızın duyulmasını umuyor ve bekliyoruz.
Elbette bizler… Bu toplumun bünyesini bilen, yarım yüzyılı aşmış yaşıyla, yetişmiş bireyler olarak mazeretlerin değil, çözümlerin ve gelecek tasarımının bir parçasıyız. Tam da bu sorumluluk duygusu ile rasyonel tespitlerimi ve tarihe not düşecek önerilerimi paylaşmayı arzu ediyorum.
6 Şubat 2023, Saat: 04.17
Aynı anda 11 ilin (Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye, Şanlıurfa) birden sarsılması, birbirinin yardımına koşabilecek tüm kentlerin...
Devamını Kriter sitesinde okumak için tıklayın: Coğrafya Kaderdir Ama Keder Olmamalıdır!