SETA > Köşe Yazıları |
Yine Hayal Kırıklığına Uğrayacaksınız

Yine Hayal Kırıklığına Uğrayacaksınız!

Türkiye’nin bekası sizin için önemli değildi. Kendi bekanız için herhangi bir kutsalınız yoktu. Dün ak dediğinize bugün kara diyebilirdiniz.

Uzun süredir, yolunu gözlediğiniz birisi gelmiş gibi sevindiniz. İşte, beklediğiniz buydu: “Yaşam tarzı”, “laiklik”, “İslamcı iktidar”, “noel”, “diyanet”, “fetva”...

Daha ne olsundu. Sanki tarih tekerrür ediyordu sizin için.

Gözleriniz canlandı. Geçmişte bu tip tartışmalarla iyi sonuçlar da almıştınız. Bir çok önemli konunun konuşulmasını kolayca perdelemiştiniz. Esas çözüm bulunması gereken meseleleri hasıraltı etmiştiniz.

Hayli zamandır deniyordunuz, çabalıyordunuz olmuyordu.

Bazılarınız son bir kaç senede en çok ümitlendiğiniz zamanları hatırlatıyor, “bak az kaldı, olacak” diye sizi motive ediyordu.

Son senelerde o çok heyecanlandığınız dönemleri tekrar birlikte müzakere ediyordunuz. Tekrar bir üstünden geçiyordunuz.

Mesela diyordunuz ki, “Gezi Parkı direnişi bizim için bir milat, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”. Arkasından 17-25 Aralık sürecinde umutlarınız daha da arttı. Demek ki doğru bilmiştiniz. Gezi motivasyonu dipdiri, capcanlı işte ortaya çıkmıştı. İşleriniz tam istediğiniz gibi mi gidiyordu ne? Daha önceden sütre gerisinden size sufle veren FETÖ’cüler sizinle açıktan koalisyon kurmuştu.

Blokunuz genişliyordu. Artık sizin için o çok beklediğiniz “ok yaydan çıkmıştı, geri dönüş yoktu.”

Bir an önce, içeride ve dışarıda koalisyon genişletilmeliydi.

Devletin kritik yerlerinde örgütlenmiş FETÖ’cüler sizin için kullanışlı tüm malzemeleri profesyonelce üretmeye çoktan başlamıştı. Siz de artık bu koalisyonun bir parçası olarak, kullanışlı bu malzemeleri uluslararası dostlarınıza mahirce pazarlayabilirdiniz. Nasıl olsa alıcısı çoktu.

Türkiye’nin bekası sizin için önemli değildi. Kendi bekanız için herhangi bir kutsalınız yoktu. Dün ak dediğinize bugün kara diyebilirdiniz.

2015 Haziran seçimleri sizi o kadar heyecanlandırdı ki, artık o müjdelenen gün gelmişti. Az kalsın oluyor muydu ne!

Ama yine olmadı, toplumun feraseti size yine karaları bağlattı.

Biraz susar gibi oldunuz. Ama FETÖ’cüler ve onların “uluslararası kahramanları” size yine gaz verdi: “Hadi bir daha deneyelim”. Denediniz, denediniz, denediniz. Olmadı.

15 Temmuz darbe girişimi ise tüm planlarınızı alt üst etti. Toplumun nasıl topyekûn bir mücadele verdiğini gördünüz. Onların kahramanlıklarını görünce kendinizi çok küçük hissettiniz. Biraz yine sustunuz.

Devlet ve siyasi iktidar tüm terör örgütleri ile mücadelesine daha da hız verdi. Devletin içinden FETÖ temizlendikçe, önceden bu örgütün işlediği tüm pislikler ortaya saçıldı. Yenisini de gerçekleştiremediler.

Devlet ve demokratik siyaset daha da güçlendi.

Batılı dostlarınız da biraz zorlandı. Ne diyeceklerini bilemediler. Biraz beklediler. Önce, “anlamadık ne olduğunu” dediler. Size de biraz kızdılar. Onlara yanlış bilgi vermiştiniz. Türkiye öyle ortadan ikiye falan bölünmemişti. Aslında çok küçük bir stratejik çıkar grubunun dışındaki toplumsal gruplar, ülkenin bekası için hep beraberdi.

Türkiye yoluna devam etti. Devletin yeniden yapılandırılması hızlandı. İçeride, siyasal sistemin geleceği, terörle mücadele gibi konularda yeni mutabakat alanları oluştu.

Kimsenin başarılı olmadığı DEAŞ’la mücadele de bile başarılı olundu. Uzun süredir, batıya pazarladığınız “Türkiye DEAŞ’a yardım ediyor” yalanınız başınızda patladı.

FETÖ, DEAŞ ve PKK ile her alanda etkin mücadele hızlanarak devam etti.

Bu arada tüm önlemlere, bir çoğunun önlenmesine rağmen büyükşehirlerde canlı bombalar da patladı.

En sonuncusu işte, konumuzu da ilgilendiren, Reina saldırısı, DEAŞ tarafından gerçekleştirildi.

İşte tam da böyle bir dönemde, teröre karşı topyekûn mücadeleye katılacak yerde, eski hülyalara daldınız. Daha 39 insanın cenazesi kaldırılmadan, fay hatlarını harekete geçirici sabotajlara başladınız.

Ama fazla ümitlenmeyin. O köprünün altından çok sular aktı. Toplum sizin ne yapmaya çalıştığınızı daha en baştan dudağınızı büzmenizden anlıyor.

Bir kez daha hayal kırıklığına uğrayacaksınız. Başaramayacaksınız...

[Türkiye, 5 Ocak 2017].