Türkiye, Avrupa Birliği Gayriresmi Dışişleri Bakanları toplantısına davet edildi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 29 Ağustos'ta Brüksel'de olacak. Davet, beş yıl aradan sonra geldi. Böyle olduğu için de bu davetin ne anlama geldiği farklı temalar üzerinden tartışılacaktır.
"Gymnich" olarak özel bir isimle adlandırılan bu toplantıları, her AB Dönem Başkanı ülke görev süresi içinde bir kez düzenliyor.
Gymnich toplantıları, AB'nin diğer zirvelerinden farklıdır. Genellikle AB'nin dış politika ve güvenlik stratejilerine odaklanır. Üye ülkeler arasında dış politika hedefleri konusunda ortak bir strateji ve görüşün oluşturulması amaçlanır. Toplantının gündemi belirlenirken de AB'yi etkileyen ve daha çok dış politika konularındaki kriz alanları öne çıkarılır.
Toplantılarda resmi karar alınmaz. Ortak bir deklarasyon yayınlanmaz. Böyle olmakla birlikte seçilen konular ve tartışmaların mahiyeti, ülkelerin görüşlerinin ne olduğunun anlaşılması açısından önemlidir.
Avrupa Parlamento seçimlerinden aşırı sağ partiler güçlenerek çıktı. Bu sonuçlar, hem ülkeler hem de AB açısından dış politika öncelikleri başta olmak üzere kritik konularda etkisini gösterecek.
Avrupa, ABD seçimlerinin sonuçlarına kilitlenmiş durumda. Transatlantik ilişkiler, savunma, dış politika ve ekonomi konuları bu seçimin sonucundan etkilenecek. Somut bir başlık olarak, Avrupa'yı doğrudan etkileyen Ukrayna Savaşı'nın seyri, Trump ya da Harris'in seçilmesine bağlı olarak değişkenlik gösterecek. Ortadoğu'da İsrail'in savaşı bölgeye yayma hayali, Avrupa'yı doğrudan ilgilendiren bir diğer konu.
Aşırı sağın yükselişiyle yabancı ve göçmen karşıtlığı giderek daha da artıyor. Yeni krizler üreten bu gelişmeler, Avrupa siyasetinin karar alma mekanizmalarında ve politikaların yöneliminde belirleyici bir unsur.
Bölgesel ve küresel belirsizliklerin giderek artması karşısında AB'nin dış politika ve güvenlik stratejisinde Türkiye'nin konumu giderek daha da önem kazanıyor. Dolayısıyla AB ile Türkiye arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi gerekliliğinin AB ülkeleri farkında.
Beş yıl aradan sonra Türkiye'nin AB Gayriresmi Dışişleri Bakanları toplantısına davet edilmesi, Türkiye tarafından "olumlu" karşılandı. "AB'nin yeni bir diyalog arayışı"nın tezahürü olarak görüldü.
Ancak dış politika ve savunma konularında Türkiye'nin öneminin farkında olunması ya da sadece bu konularda ilişkilerin derinleştirilmesi yeterli değil.
Türkiye; katılım sürecinin canlandırılması, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve vize serbestisi süreci başta olmak üzere diğer başlıklarda da yüksek düzeyli diyalog beklentisi içinde. Aynı zamanda ilişkilerin rasyonel zeminde sürdürülebilir ve öngörülebilir olmasını istiyor.
Son yıllarda AB ülkelerinde bazı siyasetçiler, "Avrupa'ya yönelik en büyük tehdit Türkiye'den geliyor" gibi gerçeklikle uzaktan yakından alakası olmayan söylemleri dile getirdiler. Bu popülist söylemlere karşı, Avrupa'nın geleceği açısından Türkiye'nin stratejik öneminin her yeni küresel sınamada daha da önemli olduğu görüldü.
Türkiye'nin tek merkezli olmayan bölgesel ve küresel açılımlarını Avrupa kendisine bir tehdit olarak görmemeli. Bugüne kadar AB'nin tüm çifte standartlı politikalarına rağmen Türkiye, kendi çıkarları açısından rasyonel bir zeminde hareket etti.
Beş yıl aradan sonra Türkiye'nin bir AB toplantısına davet edilmesi önemli. Ancak bu davetin yeni bir dönemi başlatıp başlatmayacağı Türkiye'den daha çok AB ülkelerinin tutumuna bağlıdır.
[Sabah, 23 Ağustos 2024]