Koronavirüsün neden olduğu ölümler maalesef her geçen gün artıyor. Virüsün yayılma hızıyla birlikte küresel piyasalardaki tedirginlik de yükseliyor. Virüsün başta Çin olmak üzere küresel ekonomiye olası etkileri hesaplanmaya çalışılıyor.
2003'teki SARS vakası küresel büyümeyi yaklaşık 0,1 puan aşağıya çekmişti. Çin ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde 2 puan hız kaybetse de 2003'ü yüzde 10'luk bir büyüme ile kapatmıştı. Yeni virüsün etkisi bu kadar sınırlı kalmayabilir. 2003'e kıyasla Çin'in dünya ekonomisindeki ağırlığı 4 kat arttı. Çin'deki gelişmeler küresel ekonominin gidişatını daha derinden etkiliyor. Çin 2003'te düşen iç talebi yüzde 35 oranında artan ihracat ile telafi etmişti. İç talebin Çin ekonomisinin büyümesi üzerindeki etkisi artık daha fazla. Çin'in ihracatını arttırmaya yönelik manevra alanı ise eskiye nazaran oldukça sınırlı.
Hastalık ve doğal afet gibi gelişmelerden en çok hizmetler sektörü negatif etkilenir. Hizmetler sektörünün Çin ekonomisindeki ağırlığı 17 yıl öncesine göre 10 puan arttı. Bu durum, Çin ekonomisinin Wuhan Virüsü'nden daha fazla etkilenmesine neden olabilir. Küresel ekonominin zaten zor bir dönemden geçmesi de olası etkilerin derecesini arttırabilir.
İyimser ve Kötümser Tahminler
İyimserler Çin'in yıl genelinde sadece 0,1 puanlık bir büyüme kaybı yaşayacağını hesaplıyorlar. Kötümserler arasında Çin'in bu yıl 1,5-2 puan daha düşük büyüyeceğini tahmin edenler var. Mevcut belirsizliklerden dolayı yılın geneline dair büyüme tahmini yapmak çok zor. Tahminler konusunda temkinli olmak lazım. Zira, bütün riskler ve Pekin hükümetinin ekonomik aktiviteyi destekleyici hamlelerinin etkileri bugünden öngörülemez. Ancak, 2020'de Çin'in 1990'dan sonraki en düşük büyüme performansını göstermesi ve küresel büyümenin yüzde 3'ün biraz altında kalma ihtimali oldukça yüksek.
Hangi Ülkeler Daha Fazla Etkilenebilir?
İlk çeyreğe yönelik tahminler biraz daha sağlıklı yapılabilir. İlk çeyrek itibariyle virüsten Çin haricinde en çok Hong Kong, Brezilya, Güney Kore ve Avustralya'nın etkileneceği tahmin ediliyor. Hong Kong zaten birçok açısından Çin'e göbekten bağlı. Brezilya ve Avustralya ise Çin'e en fazla emtia ihraç eden ülkeler arasında oldukları için virüsten ekonomik olarak yoğun etkilenmeleri bekleniyor. Güney Kore ise ara malları açısından Çin'e oldukça bağımlı. Avrupa ekonomileri ve ABD küresel tedarik zincirleri ve beklentiler kanalıyla bu virüsten negatif etkilenebilirler. Virüsten kaynaklı olarak ABD'de büyümenin ilk çeyrekte normalden 0,116 puan daha düşük geleceği tahmin ediliyor. Küresel büyümede öngörülen ivme kaybı ise 0,416 puan.
Virüsün Türkiye ekonomisine olası etkileri şu an için grafikteki ülkelere kıyasla sınırlı kalacak gibi görünüyor. Küresel ekonomik büyüme ve ticaret hacmindeki olası daralma toplam ihracatımızı negatif etkileyebilir. Çin ile dış ticaret açığımız ise bu yıl azalabilir. Öte yandan Asya'daki yükselen piyasalardan çıkan küresel likiditenin bir kısmı Türkiye'ye yönelebilir.
Enflasyon Beklentisini Yönetmek
Enflasyon beklentisinin gerilemesi, enflasyonun düşmesine yönelik anahtar bir rol oynar. Geçtiğimiz yıla kıyasla enflasyon beklentisinde ciddi bir gerileme var. Piyasanın yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 10'a kadar düştü. Ocak ayında yıllık bazda yüzde 12,15 yükselen enflasyonun, yıl sonunu tek haneli rakamlarda kapatabileceğini düşünüyorum. Ancak bunun için beklentilerin biraz daha aşağıya inmesi lazım. Vatandaşların enflasyon beklentisinin gerilemesi için ise öncelikle gıda fiyatlarında istikrara ihtiyaç var. Ocak'ta aylık bazda fiyatı en fazla artan 10 kalemden 8'i tarım ürünü. Gıda enflasyonunda geçen seneye göre iyileşme yaşansa da piyasadaki bazı sorunların halen fiyatlardaki oynaklığı tetiklediği görülüyor. Küçük ve orta ölçekli üreticilerin mallarını pazara sorunsuz şekilde yönlendirmede güçlük yaşamaları, yüksek işlem maliyetleri ve fire oranları gıda fiyatlarını zorlamaya devam ediyor. Bu sorunlara kalıcı çözümler bulunduğunda vatandaşı enflasyonun düşeceğine ikna etmek daha kolay olacak. Beklentilerle ilgili bir diğer kritik mesele, kamu tarafından yönetilen/yönlendirilen fiyatlardır. Şebeke suyu ve toplu taşıma gibi belediyenin sunduğu hizmetlerin yanı sıra yol, köprü ve tünel geçiş ücretlerine enflasyonun üzerinde getirilen fiyat artışları ister istemez enflasyon beklentisini bozuyor.
[Sabah, 10 Şubat 2020].