SETA > Strateji Araştırmaları |
Muhalefetin Tutarsızlıktaki Israrı

Muhalefetin Tutarsızlıktaki Israrı

Muhalefet partisinin dünya siyasetinin gerçekliğinden bu derece uzak olması normal mi? Eğer iktidar hayali kuruyorsanız vatandaş sizin bu çalkantılı dönemde ne önerdiğinizi duymak isteyecektir.

Dünya siyasetinin böylesi hassas dönemlerinde Türkiye'deki muhalefetin Türk dış politikasına dair kanaatleri ve beyanatları beni çoğunlukla hayrete düşürüyor. En son örneğini CHP Kurultayı'nda gördük. Kılıçdaroğlu'nun dış politikaya dair yaptığı okumaların neredeyse tamamının hatalı olduğunu ve doğru düzgün bir vizyona da sahip olmadığını söyleyebiliriz. İyi de böylesine bir dönemde bir muhalefet partisinin dünya siyasetinin gerçekliğinden bu derece uzak olması normal mi? Eğer iktidar hayali kuruyorsanız vatandaş sizin bu çalkantılı dönemde ne önerdiğinizi duymak isteyecektir.

Fakat CHP uzun süredir eli yüzü düzgün bir perspektif bile vermekten uzak. Hükümetin beş yıl önceki Suriye politikasında takılıp kalmış haldeler. Basit eleştirilerle gün geçirip duruyorlar. Yerine yeni hiçbir öneri yok. Söyledikleri sözlerin de tutarlılığı yok.

Samimiyetle merak ediyorum. Bunun sebebi ne olabilir? Gerçekten CHP dünya siyasetinden bu kadar uzak mı? Yoksa bu tutarsızlıkların başka bir nedeni mi var?

Sanırım her ikisi de doğru. CHP'nin siyasetten anladığı Erdoğan karşıtlığı olduğundan olsa gerek başka bir alanda herhangi bir yeni fikir ürettiklerine şahit olmadık. Erdoğan'ı devirelim sonrası önemli değil havasındalar. Türkiye'nin karşısındaki temel meseleleri hiç umursadıklarını sanmıyorum.

Erdoğan takıntısı nedeniyle ülkenin her türlü ulusal çıkarını feda edebileceklerine şahsen ben inanıyorum. Bunun aksine bizi ikna edecek tek bir söylemleri yok. Sırf Erdoğan dış politikada kaybetsin diye Suriye ve Libya'ya dair takındıkları tavır bunun en iyi örneği. CHP her türlü askeri operasyona karşı olduğunu açıkça ve defalarca dile getirdi. Halbuki kaybeden sadece Erdoğan değil tüm ülke olur. Ama umurlarında olduğunu pek sanmıyorum.

Tutarsızlığın bir diğer kaynağı da CHP'nin dostlarını tatmin etme çabası olabilir. Suriye'de "Afrin'e girmeyelim" diyen Kılıçdaroğlu muhtemelen HDP'yi memnun etmeye çalışıyordu. Yeni askeri operasyonlar yapılmasın derken de aynı durum söz konusuydu. Ama bir yandan da egemen güçlerle mücadele edilmeli gibi milliyetçi oylara hitap eden söylemler kullanılıyor. Durum böyle olunca ortaya son derece tuhaf bir kafa karışıklığı ortaya çıkıyor. Muhalefet partilerinin tek birleştikleri nokta Erdoğan karşıtlığı olduğundan gerisine teferruat gözüyle bakılıyor.

Halbuki Erdoğan ilmik ilmik bir dış politika örgüsü üretti ve bu örgü Türkiye'yi yeni bir dünya düzenine hazırlıyor. Sanırım muhalefet bunu da hiçbir zaman anlamayacak.

[Sabah, 30 Temmuz 2020].