Başlığa bakıp boş konuştuğumu düşünmeyin. Zira başlık bir hiciv içermektedir.
Son dönemde hem muhalefetin hem de Doğu Akdeniz konusunda yüksek fikirlerini beyan ettiğini düşünenlerin sıkça kullandığı bir kavram diplomasi. Fakat içini zerre kadar doldurmadan kullandıkları için alay etmeye de son derece müsait.
Bu "sihirli" kelimeyi her duyduğumda şoke oluyorum. Neden benim aklıma gelmedi diye içim içimi yiyor. Bu kadar orijinal bir fikir hemen yanı başımızda dururken nasıl olur da ıskalarız diye hayıflanmaktan kendimi alamıyorum.
Şaka bir yana, zırt pırt "efendim diplomasiyi boş bırakmamalı" diyen arkadaşların diplomasiden ne anladıklarını ciddi ciddi merak ediyorum. Sihirli bir değnek olduğunu mu düşünüyorlar acaba? Veya askıda duran bir elbise ve üzerimize giyilmeyi mi bekliyor? Genel akıştan çok bağımsız ve kimsenin aklına gelmiyor mu? Bir çeşit bitirici silah ve sadece bizde mi bulunuyor? Veya herkes diplomasi kullanırken biz kavramdan habersiz miyiz? Hadi bunları bir kenara bırakın diplomasinin tek taraflı kurgulanan bir şey olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Eğer gerçekten öyleyse samimiyetle kavramı baştan alıp tartışabiliriz. Yok eğer derdiniz boş yapmaksa o zaman vakit kaybettirmeyin.
Diplomasi kavramı son dönemlerde söyleyecek sözü olmayan CHP'nin can simidi haline geldi. Türkiye ne yapmalı sorusuna verilen cevaplar genelde "diplomasi yapmalı" şeklinde oluyor. Hayır Türkiye jimnastik yapmalı diyen mi var da siz diplomasi yapmalı diye cevap veriyorsunuz. Dediğim gibi böyle boş konuşmanın temel sebebi aslında söyleyecek sözü olmamaktan kaynaklanıyor. Hatırlatalım. PYD mi bize saldıracak diyen Kılıçdaroğlu vakti zamanında "Yunanistan mı bize saldıracak" da demiş. Her şeyi diplomasiyle çözdüğü için kendinden emin konuşmuş. Neyse ki bu devlet ve iktidar işin ciddiyetinin farkında ve uzun süreli hazırlığını yapmış. Diplomatik manevralar ile zor kullanımına dayalı siyasetin iç içe geçtiğini çözmüş ve bazen sopanın ucunu gösteriyor bazen de gelin konuşalım diyor.
Demek ki CHP tipolojisinde bir iktidarımız olsa biz de Yunanistan'ın yaşadığı çaresizliği yaşayacakmışız. Halbuki Türkiye donanmasını Akdeniz'e çıkarmakla kalmadı her tarafı müzakere masasına ısrarla çağırıyor. Hazırlığını doğru düzgün yapmamış olan Yunanistan ne donanmaya karşı koyabiliyor ne de masaya oturabiliyor. Meselenin özünü anlamayanlara daha güzel örnek bulunabileceğini sanmıyorum. Diplomasi tam da budur. Türkiye ısrarla görüşmeye açık olduğunu söylerken Yunanistan'ın masadan her kaçışını keyifle izliyor. Son olarak Yunanistan NATO masasından kaçarak yine oyunbozan konumuna düştü. Türkiye krizi istediği zaman tırmandırıp istediği zaman soğutabileceğini biliyor. Güç bakımından kayda değer ve niyet bakımından muhtemel her ortakla ilişkiler farklı düzeylerde kuruluyor. Sonuçta her ülkeyi kendi yanınızda tutmanız mümkün değildir. Ama kimini yalıtırsınız, kimini yatıştırırsınız, kimini de tehdit edersiniz. Rasyonel bir gözle sürece baktığınızda bunların hepsinin belli bir plan çerçevesinde acele etmeden yapıldığını görürsünüz. Türkiye kestirip atmak yerine Yunanistan'ı hataya zorluyor. Süreç zamana yayılıyor. Yani kısaca sizin ne anlama geldiğini pek anlamadığınız diplomasi ustalıkla sergileniyor.
[Sabah, 5 Eylül 2020].