SETA > Dijital Medya |
Devlet ve teknoloji şirketleri açısından yeni raunt Avrupa Birliği Dijital

Devlet ve teknoloji şirketleri açısından yeni raunt: Avrupa Birliği Dijital Hizmetler Yasası

Daha önce bu köşede yazmış olduğum bir diğer yazıda[i] Twitter'daki el değiştirme sonrasında yaşananlar ve bu sosyal medya şirketinde yaşanabilecek dönüşümlerin devletler ve teknoloji şirketleri arasındaki gerilime dair yaratabileceği etkileri ele almıştım. Bu başlık günden güne farklı temalarla ısınmaya devam ediyor. Bu haftaki gündem başlığı ise Avrupa Birliği tarafından 2022 yılında kabul edilen ve bu hafta yürürlüğe giren Dijital Hizmetler Yasası'nın etkileri.

Daha önce bu köşede yazmış olduğum bir diğer yazıda[i] Twitter'daki el değiştirme sonrasında yaşananlar ve bu sosyal medya şirketinde yaşanabilecek dönüşümlerin devletler ve teknoloji şirketleri arasındaki gerilime dair yaratabileceği etkileri ele almıştım. Bu başlık günden güne farklı temalarla ısınmaya devam ediyor. Bu haftaki gündem başlığı ise Avrupa Birliği tarafından 2022 yılında kabul edilen ve bu hafta yürürlüğe giren Dijital Hizmetler Yasası'nın etkileri. Malum, sosyal medya şirketleri 2000'lerin başından itibaren hızlı bir ivme kaydetti ve pek çok farklı alanda yeni platformlar türedi. Sosyal medya şirketlerinin veri koleksiyonculuğu, daha önce çevrimiçi platformlar ya da arama motorları tarafından gerçekleşen işlemleri bambaşka boyutlara taşıdı. Aynı zamanda işlem hızları ve karşılıklı etkileşim arttı. Bir yandan bu etkileşim bir yandan bu alanların ürettiği ekonomik değer ciddi bir teknolojik atılımı meydana getirdi. Bu teknolojik reaksiyon sonrası insanlar ve nesnelerin çevrimiçi ağlara bağımlılığı, bilgi işleme hacmi ve hızı büyük ölçüde kontrolsüzce arttı ve şirketler lehine de facto bir durum ortaya çıktı. Bu durum aynı zamanda küresel ekonomide dijital platformların ve hizmetlerin büyümesine de yol açtı ve ana amacı kâr elde etmek olan şirketler ile devlet yönetimlerini karşı karşıya getirdi. Bu dönemde dünya, beş büyük teknoloji şirketinin (Google-Alphabet, Amazon, Meta, Apple, Microsoft) hâkim olduğu ABD platformu ekosistemine giderek daha bağımlı hale geldi. Örneğin günümüzde Facebook'un üç milyara yakın aktif kullanıcısı, ayrıca Facebook'un sahip olduğu platformlardan biri olan WhatsApp'ta, günlük iki milyar kişilik bir kullanım hacmi oluşmuş durumda. Tabi bu alanların ekonomik etkinliği ayrı bir başlık. Anadolu Ajansı'nın, Oxfam'ın yayımladığı "Eşitsizlik Öldürür" isimli raporundan derlediği habere göre bu şirketlerin sahiplerinden; Elon Musk, Jeff Bezos, Bernard Arnault, Bill Gates, Larry Ellison, Larry Page, Sergey Brin, Mark Zuckerberg, Steve Ballmer ve Warren Buffet gibi isimlerin toplam serveti sadece COVID-19 salgını döneminde iki kat artarak 1,5 trilyon doları aşmış durumda.[ii] Bu şirketlerin hem kullanıcı sayısı hem de ekonomik bağlamda eriştikleri büyüklük bir yandan güçlenmelerine de yol açmakta. Ayrıca bu şirketler sahip olduğu güç ile artık toplumun dokusunu ve demokrasi sürecini etkilemekte ve devletlerin vatandaşları üzerinde etkin hale gelmekteler. Devletler de buna mukabil olarak, teknoloji şirketlerinin yarattığı bu tehlikeli ortamda meşru güç sahipleri olarak vatandaşları koruyucu tedbirleri almaya çalışmaktadır. Yasa koyucu, düzenleyici, arabulucu ve uygulayıcı olarak devletler, şirketlerin vatandaşlar üzerinde tahakküm kurmasını engelleyecek düzenlemelerde bulunmaktadır. Bu düzenlemelere bakıldığında özellikle, gizlilik, güvenlik, doğruluk ve şeffaflık gibi değerleri koruyucu tedbirlere ağırlık verildiği görülmektedir. Bu doğrultuda Avrupa Birliği (AB) de yakın zamanda önemli adımlar atmıştır. Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü, Dijital Pazarlar Yasası ve Dijital Hizmetler Yasası en önemli üç adım olarak sayılabilir. Öncelikle verilerin korunması amaçlı bir düzenlemeyi hazırlayan AB, ardından dijital piyasalarda kullanıcıların temel haklarını koruyacak düzenlemelere ağırlık vermiş ve son olarak Dijital Hizmetler Yasası'yla dijital hakları ve ilkeleri ortaya koyan, şirketlere karşı AB vatandaşlarını güvence altına alan bir düzenlemeyi hazırlamıştır. Dijital Hizmetler Yasası bu hafta itibariyle yürürlüğe girmiştir. Düzenlemeyle daha şeffaf ve güvenli bir çevrimiçi ortamın sağlanması ve kullanıcılara dair risklerin ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır. Bu gerekçeyle hizmet sağlayıcıların temsilciler ataması, şeffaf bir şekilde içerik sunumu sağlaması gibi yükümlülükler getirilmektedir. Ayrıca engellenecek ya da silinecek içerikler açısından kullanıcıların taleplerine daha hızlı cevap veren ve bu taleplere objektif ve orantılı şekilde yanıt veren bir yapı oluşturulması da zorunlu kılınmaktadır. Böylece yasa dışı içeriklerle daha kolay ve hızlı bir şekilde mücadele edilmesi ve toplumsal açıdan risk oluşturan içeriklere müdahalenin etkinleştirilmesi, vatandaşlara yönelik siber zorbalığın önüne geçilmesi ve şirketlerle kullanıcılar arasında daha anlaşılabilir, kullanıcı dostu ve dengeli bir ilişkinin tesis edilmesine yönelik düzenlemeler öngörülmüştür. [iii] Öte yandan, Avrupa Birliği içerisinde aktif kullanıcı sayısı nüfusun %10'undan fazla (şu an için 45 milyon) olan şirketler ve platformlar için daha ağır hükümler hazırlanmıştır. Buna göre Amazon, AliExpress, Apple Store, Booking.com, Facebook, Google Maps, Google Play Instagram, LinkedIn, TikTok, Twitter, YouTube, Wikipedia ve Google ve Bing arama motorları gibi platformlar dâhil toplam 19 platform bu ağır düzenlemelerle muhatap olacaktır. Bu şirketlerin yıllık olarak hukuka aykırı içerikler, temel hak ihlalleri, kamu güvenliği, kamu sağlığı, ayrımcılık, çocukların korunması, toplumsal riskler gibi başlıklarda risk değerlendirmeleri yapmaları ve Avrupa Komisyonuna iletmeleri, ilgili düzenlemeyle hüküm altına alınmıştır. Ayrıca içerik ve reklam sunumu gibi konularda da şeffaflığı arttırıcı düzenlemeler öngörülmüştür. Diğer taraftan içerikleri yöneten personel sayıları, uzmanlıkları gibi konularda da bilgileri açıklanması zorunlu kılınmıştır. Bu düzenlemelere uyumun takibi için şirketlerin bağımsız denetleme mekanizmaları oluşturması da zorunlu kılınmış, ayrıca görevlendirilen denetleyicilerin şirketlerin ilgili verilerine ve doğru bilgiye erişimini güvence altına alacak cezalar düzenlenmiştir. Şirketlerin ilgili yasal düzenlemelere uymamaları halinde ya da ihlalleri durumunda aşamalı olarak cezai müeyyideler öngörülmüş, gerekirse Birlik içerisindeki faaliyetlerin durdurulabileceği ya da Avrupa Komisyonu'nun şirketlerin yıllık küresel gelirinin %6'sına kadar ceza kesebileceği yasada düzenlenmiştir. Böyle bir para cezası, şirketler için milyarca dolarlık bir yaptırım anlamına gelmektedir. Sonuç olarak Avrupa Birliği, teknoloji şirketleri açısından sınırları biraz daha daraltmış durumdadır. Gerek vergi düzenlemelerinden gerek ulusal yasalardan sıyrılmaya çalışan teknoloji şirketlerine karşı, Dijital Hizmetler Yasası, Avrupa Birliği sınırları içerisinde ciddi bir çerçeve çizilmiş durumdadır. Sınırları daralan şirketler şimdiden farklı itiraz mekanizmalarına başvurularını yapmış durumda. Öte yandan Avrupa'nın bu konuda ciddi olduğunu daha önce Genel Veri Koruma Tüzüğü'nde deneyimlemiş oldukları için çekingen olduklarını da söylemek mümkün. Bu raundun kazananı şimdilik devletler. Sıra teknoloji şirketlerinde… [i]Devlet – Şirket Rekabetinde Yeni Perde: Twitter'da Dönüşüm, https://www.sabah.com.tr/yazarlar/perspektif/cenay-babaoglu/2022/12/03/devlet-sirket-rekabetinde-yeni-perde-twitterda-donusum [ii] A. Günyol, ''Büyük teknoloji şirketleri ekonomik ve siyasi güçlerini hızla artırıyor'', Anadolu Ajansı, 02 Mart 2023. [iii] İ. Çevik, (2023), Avrupa Birliği Dijital Hizmetler Yasası'nın Değerlendirmesi, YBUHD, 8(2), 387-419. [Sabah, 26 Ağustos 2023]