SETA > Yorum |
quot Ya Sancılı Demokrasi Ya Mübarekizm quot

"Ya Sancılı Demokrasi Ya Mübarekizm"

Mısır ‘sancılı bir demokratikleşme’ ile ‘askeri-yargı vesayeti’ arasında tercih yapacak. Birincisinin ismi ‘siyasal türbülans’. İkincisi ise Mısır’ın yıllarca mahkum olacağı Mübarekizmin önünü açabilecek ‘bürokratik oligarşi’.

Mısır devriminin birinci senesinden hemen sonra Kahire’de seçkin bir grubun katıldığı üst düzey iki günlük kapalı bir toplantıda ‘Arap Baharı’nı deÄŸerlendirmek üzere konuÅŸmacı olarak davet edilmiÅŸtim. OrtadoÄŸu’dan, Avrupa’dan ve Mısır’dan temsilciler vardı. Toplantı Kahire’de olduÄŸu için doÄŸal olarak ana gündemi Mısır oluÅŸturmuÅŸtu. Libya, Tunus, Mısır ve Körfez’den gelenlerin tamamının ortak özelliÄŸi oldukça sıradan seküler isimler olmalarıydı. Sıradan sekülerizm deyince aklıma gelen tek ÅŸey oryantalist bir dil kullanan ve neredeyse tek özelliÄŸinin ‘Ä°slamcı olmayan’ veya ‘Ä°slamcı karşıtı’ bir pozisyonu seslendirmek oluyor. Toplantıdaki isimler beni yanıltmadılar. Yeni OrtadoÄŸu’ya dair Ä°slamcılar ve Ä°slamcılık etrafında dönüp duran ve artık tüketilmiÅŸ tartışmaları tekrarlayıp durdular.

'MÜBAREK GÄ°TMESEYDÄ°'

Özellikle Mısır’dan katılan önemli bir isim inanılmaz mutsuz bir havadaydı. Evet devrim olmuÅŸtu! Ama sonuç bu mu olmalıydı? Neredeyse Mısırlı seküler-liberal entelektüeller Mübarek’in gidiÅŸine bile sevinemiyordu. Onlar için son tahlilde deÄŸiÅŸen fazlaca bir ÅŸey olmamıştı. Mübarek gitmiÅŸ Ä°hvan gelmiÅŸti! Hele iÅŸin içerisinde biraz da sol jargon varsa; ABD’nin bir kuklası sadece görevini devretmiÅŸti. Bu nevi analizlere en güzel örnek, devrimin daha ilk günlerinde benzer bir duygu ile Mısır’ı yazan frankofon Samir Amin’in kaleminden çıkmıştı. Yıllarca anti-sömürgecilik, kapitalizm ve emperyalizm üzerine kafa yoran Amin, ‘tehlikenin farkında mısınız?’ kampanyasını Monthly Review’de baÅŸlatmıştı. Amin’in bu baÄŸlamda tarihi sayılabilecek makalesinde devrim sonrası Mısır’da kopacak olan kavganın baÄŸlamı ÅŸekillenmiÅŸti. GeçtiÄŸimiz günlerde mezkur baÄŸlam ‘Firavun, diktatör, ÅŸeriat tehlikesi ve en nihayet cahil kitleler’ sloganlarında ete kemiÄŸe büründü. Toplantı bir noktada öyle bir havaya doÄŸru gitti ki; Ä°hvan temsilcisi ciddi ciddi bir anda kendisini ismi konulmamış bir mahkemede sorgulanır bulmuÅŸtu. Ä°hvan’ı toplantıda genç ve tecrübesiz bir mühendis temsil ediyordu. Dili döndüÄŸünce partisinin sloganları tekrarlayarak cevaplar vermeye çalışıyordu. Ama bir türlü muhatapları tatmin olmuyorlardı. Sebebi çok basitti. Toplantının OrtadoÄŸulu ve Batılı isimleri, büründükleri savcı rolüyle, ısrarla iki ÅŸey istiyorlardı. Birincisi Ä°hvan onlara korkulacak bir ÅŸey olmadığını ispat etmeliydi. Ä°kincisi ise garantiler vermeliydi.

FULUL VE YENÄ° MISIR

Seküler isimler bu sorgulamayı tek baÅŸlarına yapmadıklarının fazlasıyla farkındaydılar. Batının bütün korkularına tercüme, bölgesel düzen adına sorgulama yapıyorlardı. Seçimleri yüzde 80’e varan oranda Ä°slamcı grupların kazanmış olması, öncelikle saygı duyulacak bir sonuç deÄŸil aksine bir sorunu temsil ediyordu onların gözünde. Bu yaklaşım tarzı daha sonra bir felaketin önünü açacaktı. 14 Temmuz’da ilk kez adil bir seçimle oluÅŸmuÅŸ meclis, askeri yönetim tarafından yargı marifetiyle fesh edilirken, ‘liberaller’ yaÅŸananları alkışlamak için sıraya gireceklerdi. Özellikle bugünlerde meydanları dolduran kitlelere öncü gibi görünen isimler; askerin meclise müdahalesini ayakta alkışlayan isimler oldular. CumhurbaÅŸkanlığı seçimlerinde saflar iyice belirginleÅŸince, Mısırlılar, farklı ideolojik motivasyonlar ve yeni isimlerle eski-düzenin etrafında toplanan bu kitleye ‘fulul’ yani eski rejim artığı diyecekti. O tarihten beri yaÅŸanan kavga özünde “fulul ile yeni Mısır” arasında yaÅŸanmaktadır.

Mısır’ın içine düÅŸtüÄŸü bugünkü türbülanstan çıkarken içeriÄŸi ne olursa olsun iki eksen bulunmaktadır. Ya Ä°slamcılar eliyle sancılı bir demokratikleÅŸme; ya da eski-rejim kurumları eliyle imtiyazlı bir vesayet rejimi. Vesayet rejimi, sancılı demokratikleÅŸme kampına karşı sekülerler, liberaller ve Hıristiyanlarla iÅŸbirliÄŸi yapmaktan hiç imtina etmeyecektir. Önemli olan liberallerin ve Hıristiyanların yeni Mısır’da kurucu bir siyasal akla kavuÅŸmalarıdır. Böylesi bir siyasal akıl Ä°hvan’ın da arayıp bulamayacağı yol gösterici muhalefetin adresi olacaktır. Bu ancak liberallerin Mısır rejimi kadar meselenin ciddiyetine vakıf olmalarıyla mümkün olabilir! Lakin son iki haftanın hasılatı ise açıkça askeri yönetime el koyması için davet eden Hıristiyanlar ile ilk seçilmiÅŸ baÅŸkanı önce ‘firavun’ ardından da ‘gayri meÅŸru’ ilan eden liberal-seküler kesimler oldu.

Mısır’da Mursi’nin yargı oligarÅŸisine yaptığı müdahaleden sonra ortamın gerilmesi kaçınılmazdı. Ortamı gerenlerin Mısırlı liberaller olduÄŸunu da söylemek zor. Bunun sebebi oldukça basit. Liberallerin sokak üzerinden Mısır’da kazanacakları bir ÅŸey bulunmuyor. Hem liberallerin toplumsal zemini Mısır’da kuvvetli bir toplumsal dalga oluÅŸturmaya müsait deÄŸil hem de aktörleri böylesi bir sınavı verecek tecrübeye sahip deÄŸil. Liberaller Tahrir’den Mısır’a, Mursi’ye belli mesajları verebilirler ama Tahrir’den siyaset yapılamayacağını görmeleri gerekiyor.

‘Sokağı arkalarına almakla’, ‘sokaktan siyaset yapmak’ arasında ciddi bir fark olduÄŸunu görmeleri gerekiyor. Kaldı ki, Mısır, sabah Tahrir’e erken gelenin siyaseti belirleyebileceÄŸi bir ülke de deÄŸil. Mısır’ın içinde bulunduÄŸu ÅŸartlarda, meÅŸru zeminlerde siyaset yapmak yerine sokakta kalmayı tercih eden, Ä°hvan dahil her siyasi aktör ateÅŸle oynadığını fark etmelidir. Bu ateÅŸin ismi askeri-yargı vesayet rejiminin açıktan iktidara el koyma ihtimalidir. EÄŸer önümüzdeki günlerde de sokak çatışmaları hız kesmeden tam bir kaos ortamına doÄŸru giderse güçlenen sadece eski rejim odakları olacaktır.

MURSÄ° KARARINDAN DÖNMEMELÄ°

BeÅŸ aydır baÅŸkan olan Mursi bu noktada ne yapmalı? Mursi eÄŸer aldığı kararlardan geri dönerse sadece halkı tarafından kendisine aktarılan siyasi sermayeyi yastık altı etmekle kalmaz; Mısır oligarÅŸisine yenilmiÅŸ bir onursal cumhurbaÅŸkanına dönüÅŸür. Mursi ve Ä°hvan sürecin başından beri özellikle son otuz yılın birikimiyle içine düÅŸtükleri sinik yapıdan daha hızlı çıksalardı bugün süreç çok daha rahat iÅŸleyebilirdi. Ä°hvan tedbir ve temkin ekseninin büyük ölçüde muhalefet siyasetine ait olması gerektiÄŸini kavramakta gecikti. Mursi yerine asıl adayları olan Hayrat Åžatır asker-yargı kumpasıyla baÅŸkan adaylığından tasfiye edildiÄŸinde yüksek sesle itiraz etselerdi meclis o kadar rahat fesh edilemezdi. Meclisin varlığını sürdürdüÄŸü bir senaryoda ise Mursi ‘asimetrik siyasi mücadele’ yerine ‘konvansiyonel bir ÅŸekilde’ halktan aldığı politik gücü kullanırdı. Ä°ktidara geldiÄŸi beÅŸ ay boyunca Tantavi ve Muvafi kararları dışında siyasi kararsızlık günlerine giren ve asker-yargı koalisyonu karşısında her geçen gün gerileyen Mursi yine asimetrik bir unsur olan Gazze momentumu ile harekete geçebildi. Mursi vesayet rejimine anlayacağı dilden dur demiÅŸtir. Bunun böyle olduÄŸunu Mısır’daki her siyasi aktör de bilmektedir. Parlamentosu, anayasası, bürokrasisi, istihbaratı, polisi, ordusu ve ekonomisi olmayan bir liderin müesses nizama karşı cesaretle aldığı kararların bir tercih deÄŸil mecburiyet olduÄŸunu da bilmekteler. Lakin liberaller için sorun Mursi’nin ne yaptığından çok kim olduÄŸudur.

Bugün Mısır’da yaÅŸanan tartışma bir içerik tartışması deÄŸildir. Her içerik tartışması baÄŸlamıyla beraber yapılmaz zorundadır. Bundan imtina eden her analiz ya cehaletle telif edilebilir ya da niyetinde sorunlar vardı. Alınan kararların fiili darbe halinin devam ettiÄŸi Mısır’da alındığını fark etmek için çok derin bir ferasete sahip olmaya da gerek yoktur. Aksine bazı liberallerin kendileri tutamayıp ‘cahil köylüler’ dedikleri, Mısır’da ezici çoÄŸunluÄŸu teÅŸkil eden, Ä°hvan ve etrafındaki toplumsal kesimlerle eski rejimin etrafında bilinçli veya bilinçsiz öbeklenmiÅŸ kitlelerin iktidar kavgasıdır. Bu mücadelenin normalleÅŸmiÅŸ bir demokratik yarışa dönüÅŸmesi de, istenilen her zaman, meÅŸru zeminlerde özgürce farklı siyasi programların rekabet edebilmesinin yolu da vesayet rejimine son verilmesinden geçmektedir. Apolitik bir diskurla gerçekleÅŸen Mısır devriminin süreç içerisinde yaÅŸaması gereken siyasal gerilim yaÅŸanmaktadır. Bu gerilimin taraflarından Ä°hvan ve bazı liberallerin ortak özelliÄŸi tecrübesizlik; eski rejim odaklarının ise en temel özelliÄŸi yıllara dayanan siyasal tecrübesidir. Ä°ki tecrübesizlik ateÅŸle oynandığını beraberce fark edemezse bir anda Mısır’ı fiili darbe ortamında görebiliriz.

Mısır ‘sancılı bir demokratikleÅŸme’ ile ‘askeri-yargı vesayeti’ opsiyonları arasında bir tercihe zorlanacaksa hiç ÅŸüphe etmeden birinci opsiyonu tercih etmelidir. Zira birincisinin ismi ‘siyasal türbülans’ olup kısa sürede çıkış ihtimali kuvvetlidir. Ä°kincisinin ismi ‘bürokratik oligarÅŸi’ olup Mısır’ın yıllarca mahkum olacağı Mübarekizmin önünü açabilir. Hatırlatmak gerekirse, Türkiye’de benzer süreç yarım yüzyıl sürmüÅŸ ancak 12 Eylül 2010’da ilk müdahale yapılabilmiÅŸti!

Star Açık GörüÅŸ, (08.12.2012)