Muhammed Mursi’nin 3 Temmuz 2013’te askeri darbe ile görevinden uzaklaştırılması, Mısır’da 25 Ocak 2011’deki devrimin ardından gerçekleşen dönüm noktalarından birisidir. Eski rejimin destekçileri ile devrimin gidişatından memnun olmayan iç ve dış aktörlerin arka çıktığı Mısır ordusunun bu hamlesi neticesinde devrimin demokratikleşme anlamındaki kimi kazanımları ciddi anlamda tehlikeye girmiştir. Bu durum askeri yönetimin atadığı geçici cumhurbaşkanının, darbeyi düzenleyen kadroların direktifleri doğrultusunda yeni bir anayasa hazırlanması talimatını vermesiyle geri döndürülemez bir sürece evrilmiştir. Hızlıca işletilen bu yol haritası bağlamında Anayasayı Hazırlama Komitesi darbe destekçisi figürlerden oluşturulurken, askeri yönetime karşı gelen veya Müslüman Kardeşlere yakın olabilecek tüm aktörler sürecin dışında tutulmuşlardır. Mursi’nin görevden alınmasını ve demokratik haklarının çiğnenmesini kabullenmeyen milyonlarca Mısırlı, anayasa yazım sürecine de karşı gelerek sürekli düzenlenen protestolarla bu muhalefeti canlı tutmuştur. 30 Haziran’da düzenlenen Mursi karşıtı gösterilere katılan 6 Nisan Hareketi gibi bazı gençlik örgütleri ve askerin otoriteryan tutumunu kabullenmeyen birçok toplumsal hareket de anayasa metnine karşı çıkarak referandumda boykot kararı almış ve darbe kadrolarının anti-demokratik ajandalarını engellemeye çalışmışlardır. Tüm bu muhalefete kulak asmayan geçici yönetimin düzenlediği referandumda anayasa metni kabul edilmiştir. Ancak, birçok toplumsal grubun boykot etmesi neticesinde %38’lerde kalan katılım oranı ve oylama sırasında hukuksuzlukların yapıldığı iddiaları, referandumun meşruluğunun sorgulanmasına neden olmuştur.
Bu arka plan ışığında analizde öncelikli olarak Mısır’da darbe yönetimince hazırlanan anayasa metni, Muhammed Mursi dönemi anayasası ve Mübarek döneminde yürürlükte olan anayasa ile karşılaştırılmaktadır. Mursi döneminde hazırlanan ve darbe yönetimince kabul edilen anayasaların yazım süreçleri ve içerikleri de analizde detaylandırılan konular arasındadır. Ayrıca 3 Temmuz Askeri Darbesi’nin ardından darbe destekçisi olmayan tüm aktörlerin dışlandığı bir süreçte yazımı hızla tamamlanan anayasaya karşı yürütülen toplumsal muhalefetin ve Ocak 2014’te gerçekleştirilen Anayasa Referandumu’nun birçok hareket tarafından boykot edilmesinin anayasa metni açısından nasıl bir meşruiyet sorunu doğurduğu da analizde incelenmiştir.