Ahmet DavutoÄŸlu, Türkiye siyasetinde yeni gerilim alanlarının ortaya çıktığı bir zaman diliminde AK Parti genel baÅŸkanı ve baÅŸbakan oldu. Bir yandan yükseliÅŸini sürdüren ama giderek yeni gerilimlerle yüzleÅŸmek zorunda kalan bir partinin başına geçti.
DavutoÄŸlu'nun önünde duran temel gerilim alanları neler diye baktığımızda, ÅŸu unsurların öne çıktığını görebiliriz.
1) YaÅŸam tarzı ve gündelik yaÅŸam etrafında örgütlenen yeni muhalefet tarzı.
2) Kendisini yıllarca dini bir cemaat olarak tanıtan bir örgütün siyasal alana yönelik artan illegal müdahaleleri.
3) Bir yandan bir barış diÄŸer yandan bir egemenlik mücadelesi olarak devam eden çözüm sürecinin OrtadoÄŸu'nun kırılgan yapısına açık hale geliÅŸi.
4) Uluslararası alanda giderek belirgin bir hal alan ve Suriye krizi ve Ermeni soykırımı iddiaları üzerinden yeni bir formata büründürülmeye çalışılan Türkiye karşıtlığı.
DavutoÄŸlu, bu sıcak sorunlar yanında ülkenin yapısal sorunlarına da çözüm bulmak, diÄŸer yandan istikrarın sekteye uÄŸramamasını temin etmek, ekonomik büyüme çıtasını yukarı çıkarmak durumunda. Sıcak sorunlarla cebelleÅŸirken, diÄŸer yandan demokratikleÅŸme programını sürdürmek, yargıdan yükseköÄŸretime çeÅŸitli alanlarda ciddi reformları yürütmek durumunda. Elbette bütün bunları yaparken, diÄŸer yandan da partisini 2015 genel seçimlerine hazırlamak zorunda.
***
Bu noktada BaÅŸbakan DavutoÄŸlu'nun AK Parti siyaseti içindeki yeri konusu oldukça önemli. Bu hafta sonu, DavutoÄŸlu ile birlikte NevÅŸehir, Adana, Elazığ ve Adıyaman'daydım. Bu dört ilde yaptığım gözlemlerimi fırsat sayarak DavutoÄŸlu'nun Türkiye ve AK Parti siyaseti içindeki yerini tartışmaya çalışacağım. DavutoÄŸlu'nun ErdoÄŸan'ın siyasi mirasına sahip çıkan söylemi ve aynı çizginin temsilcisi olduÄŸu yönündeki inanç ona geniÅŸ bir alan açıyor. DavutoÄŸlu'nun Türkiye vizyonunun ErdoÄŸan'ın Türkiye vizyonunu bütünleyen bir unsur olduÄŸuna duyulan inanç da öyle. Zira ErdoÄŸan, sadece bir kurucu siyasi figür olarak deÄŸil, bir imge ve deÄŸer olarak da partide güçlü bir karşılığa sahip.
DiÄŸer yandan DavutoÄŸlu'nun ErdoÄŸan'ın siyasi mirasına sahip çıkma yönündeki iradesi, siyasi muhalefet tarafından sürekli tartışma konusu yapılıyor. Ne var ki DavutoÄŸlu, ErdoÄŸan'ın siyasi mirasına sahip çıkma meselesini bir mecburiyet olarak deÄŸil, bir fırsat olarak görüyor. Bunun nedeni de ErdoÄŸan siyasetini konjonktürel bir siyaset olarak deÄŸil, Türkiye tarihinin en önemli sıçrama noktası olarak görmesi. Haftasonu yaptığı bütün kongre konuÅŸmalarında bunun izlerini açıkça görebilmek mümkündü.
***
Bir baÅŸka nokta da, DavutoÄŸlu'nun sürekli ErdoÄŸan'la karşılaÅŸtırılması. Bunu sadece muhalefet partileri yapmıyor, AK Partililer de yapıyor. DavutoÄŸlu, kendi siyasi potansiyelinin bilincinde. Abartılı bir özgünlük arayışı yok. Adımlarında sahicilik arayışı çok daha önde. ErdoÄŸan'ın siyasi tarzı ile yarışan bir siyaset tarzı yaratmak gibi bir kaygı içinde deÄŸil. Yeni dönemin ruhuna uygun ve partisinde karşılık bulacak bir söylem inÅŸa etme derdinde. Bu söylemi inÅŸa ederken, ErdoÄŸan'ın vizyonundan ve tarzından da istifade ediyor. DiÄŸer yandan "Hoca" imgesini kullanmaya devam ediyor. Bu, baÅŸlangıçta birçok siyasi analist tarafından riskli bulunmuÅŸtu. Fakat görünen o ki DavutoÄŸlu, "Hoca" imgesini siyasal bir karşılığa dönüÅŸtürebilmeyi baÅŸarmış ve partisinde çok net bir karşılık oluÅŸturabilmiÅŸ durumda.
DavutoÄŸlu ve ErdoÄŸan iliÅŸkisindeki vizyon birlikteliÄŸi konus
