SETA > Yorum |
DemokratikleÅŸme Paketinden Beklentiler

DemokratikleÅŸme Paketinden Beklentiler

Anayasa'da devlet "...insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti" olarak tanımlanır. Yani demokrasi, laiklik, hukuk devleti gibi temel nitelikler, Atatürk milliyetçiliği ve Anayasa'nın en sorunlu bölümü olan "Başlangıç" ilkeleriyle kuşatılarak sınırlandırılmıştır. Daha doğrusu, bu temel nitelikler, kendilerini devletin sahibi olarak gören bürokratik elitin keyfi tasarruf ve yorumlarına açık hale getirilmişlerdir.

Anayasa'da devlet "...insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliÄŸine baÄŸlı, baÅŸlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti" olarak tanımlanır. Yani demokrasi, laiklik, hukuk devleti gibi temel nitelikler, Atatürk milliyetçiliÄŸi ve Anayasa'nın en sorunlu bölümü olan "BaÅŸlangıç" ilkeleriyle kuÅŸatılarak sınırlandırılmıştır. Daha doÄŸrusu, bu temel nitelikler, kendilerini devletin sahibi olarak gören bürokratik elitin keyfi tasarruf ve yorumlarına açık hale getirilmiÅŸlerdir.

NEDEN BUNCA PAKET?

Yıllardır, anayasal ve yasal düzeyde reform paketleri çıkarılmakta ama devlet, bir türlü insan haklarına dayalı, demokratik bir hukuk devletine dönüÅŸtürülememektedir. Bugüne kadar pek çok AB Uyum Paketi, anayasa deÄŸiÅŸiklik paketleri ve yargı paketleri çıkarılmış ama kronik sorunlar çözülememiÅŸtir.

Bunca pakete raÄŸmen sorunların hâlâ sürüyor olmasının iki temel nedeni vardır. Birincisi, resmi ideolojisiyle, yapılanmasıyla, 2010 anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸiyle ciddi yaralar almış olsa da, hâlâ varlığını koruyan ve hegemonyasını yeniden kurmak için pusuda bekleyen vesayet düzeniyle hayatımızın her anına ve alanına hükmetmek isteyen ceberut devlet aygıtıdır. Bugüne kadar çıkarılan paketlerle, bu ceberut yapı aslında büyük yaralar aldı. Ne var ki, devletin temel paradigması köklü deÄŸiÅŸikliÄŸe uÄŸratılmadıkça, çıkarılan paketlerin, kanayan ve çok acıyan yaralarımıza geçici pansuman iÅŸlevi görmekten öteye gidemediÄŸi, gidemeyeceÄŸi anlaşılmaktadır.

Ä°kinci neden ise, toplumsaldır. Cumhuriyet, başından itibaren bir yandan toplumu polarize etti, kamplara ayırdı, her grubu diÄŸerlerinin zihninde ötekileÅŸtirdi ve dış tehdit-iç tehdit algılamaları geliÅŸtirerek bir korku toplumu yarattı. Bunun sonucu olarak, toplumsal kesimlerin sorunları ve öncelikli talepleri farklılaÅŸtı. Deyim yerindeyse, her kesim kendi derdine aÄŸlayıp çözüm istemeye ve "ötekiler"i görmemeye baÅŸladı. Bu tablo, haliyle ciddi bir toplumsal gerilime neden oldu. AK Parti baÅŸta olmak üzere, reform yanlısı iktidarlar, toplumsal talep ve tepkiler yükseldikçe, büyüyen sıkıntıları, reform ve demokratikleÅŸme paketleriyle gidermeye çalıştılar.

Sadece 2013'te yaÅŸanan geliÅŸmeleri göz önüne aldığımızda, tüm dini, kültürel, etnik grupların, siyasi hareketlerin, kadınların, gençlerin birtakım sorunları olduÄŸunu ve özellikle iki büyük seçimin yaÅŸanacağı 2014'e giderken bu sorunların çözümü için seslerini yükselttiklerini görüyoruz. Buna paralel olarak, bölgemizdeki geliÅŸmelerin ve Ergenekon vb. davalar aracılığıyla eski siyasi sistemle yaÅŸanan hesaplaÅŸmaların, yeni ve daha demokratik, özgürlükçü ve tüm toplumu kuÅŸatıp kucaklayan adil bir sisteme yönelik beklentileri arttırdığını söyleyebiliriz. Tüm bunların yanına, yeni anayasa ve çözüm sürecini de ekleyecek olursak, tüm kesimlerin ne kadar büyük beklentiler içerisine girdiÄŸini anlayabiliriz.

ÇÖZÜM SÜRECÄ° VE YENÄ° DEMOKRATÄ°KLEÅžME PAKETÄ°

Özetlemeye çalıştığımız tablo, yeni demokratikleÅŸme paketinin sadece çözüm sürecine, yani Kürt sorununun çözümüne dönük düzenlemelerden ibaret olmamasını gerektiriyor. Kulislerde dolaÅŸan söylentilerden ve AK Parti'nin bugüne kadar izlediÄŸi politikalardan hareketle, çıkacak paketin, farklı kesimlere hitap eden, farklı sorunlarımızı çözmeyi öngören düzenlemeler içereceÄŸini söylemek mümkün. Kaldı ki, Kürt meselesi, sadece etno-politik bir sorun deÄŸildir; aynı zamanda, Türkiye'de cari siyasi ve hukuki sistemin doÄŸurduÄŸu bir problemdir. Dolayısıyla mevcut siyasi ve hukuki rejimi daha demokratikleÅŸtirecek, hak ve özgürlük alanlarını geniÅŸletip güvenceye alacak her düzenleme, hem Kürt sorununun çözümü sürecine olumlu katkılar yapacaktır hem de genel anlamda tüm toplumu rahatlatacaktır. Sorunu, ülkenin demokratikleÅŸmesi perspektifini gözeterek çözmek, elbette anlaşılabilir bir siyasi tercihtir ve çözüm süreci doÄŸrultusunda atılacak adımlara gerekli toplumsal desteÄŸi saÄŸlamak açısından da doÄŸru bir yöntem olarak gözükmektedir.

PAKETTE NELER OLACAK?

DemokratikleÅŸme paket(ler)i üzerinde bir süreden beri Bakanlardan ve AK Parti yöneticilerinden oluÅŸan bir heyetin çalıştığı biliniyor. Ancak paketin içeriÄŸine dair herhangi bir açıklama henüz yapılmış deÄŸil. Bununla birlikte, bugüne kadar medyaya sızan bilgilere ve kulis söylentilerine dayanarak ÅŸöyle bir çerçeve çizilebilir: Daha son ÅŸeklini almamış olsa da,açıklanacak paketin, ayrımcılık, dil hakları, siyasi özgürlükler, din özgürlüÄŸü, örgütlenme özgürlüÄŸü ve ceza hukuku mevzuatıyla ilgili iyileÅŸtirmeler içermesi beklenmektedir. Bunların her biriyle ilgili pek çok karinenin, emarenin varlığından söz edebiliriz.

Sonuç olarak, tüm dertlere deva sihirli bir paket beklentisine girmemek ve atılacak her küçük olumlu adımı da takdir etmek durumundayız. Çünkü maalesef bizde tüm iyileÅŸtirmeler zamana yayılarak küçük adımlarla yapılıyor. Yine öyle olsun ama yeter ki, sorunları kapsamlı gören, kalıcı/köklü çözümler içeren düzenlemeler içersin ve Basra harap olmadan çıkarılsın...

[Sabah Perspektif, 17 AÄŸustos 2013]