- Sina Hapishanesinde neler yaşandı?
20 Ocak 2022’de DEAŞ hücreleri hem Sina Hapishanesi içerisinde hem de dışarısında örgütlenerek hapishaneye yönelik komplike bir saldırı planını devreye sokmuştur. Hapishane dışarısındaki DEAŞ hücreleri hapishanenin kuzey kısmındaki girişine yönelik iki bombalı araç saldırısı gerçekleştirerek içeride örgütlenmiş DEAŞ’lıların kaçışına olanak sağlamıştır. İçerisinde üst düzey liderlerin de olduğu yüzlerce DEAŞ’lı mahkumun kaçtığı değerlendirilmektedir. Terör örgütü PKK/YPG’ye yakın kaynaklar 175 DEAŞ’lının öldürüldüğü ve 475 DEAŞ unsurunun ise tekrar yakalandığını iddia ederken 27 SDG/YPG üyesinin öldürüldüğü ve 25 SDG unsurunun da DEAŞ’lılarca esir alındığını açıklamıştır. Saldırının üzerinden altı gün geçmesine rağmen SDG’nin halen hapishane ve çevresindeki bazı mahallerde kontrolü sağlayamadığı ve yer yer çatışmaların yaşandığı aktarılmaktadır. Çatışmalarda PKK/YPG’li unsurların yetersiz kalmasından ötürü ABD ve İngiliz Özel Kuvvetleri de müdahale de bulunmuş, ABD Hava Kuvvetleri DEAŞ’lıların kontrol altına aldığı Sina Hapishanesi ve civarındaki bazı mahalleleri bombalamıştır.
[caption id="attachment_83111" align="aligncenter" width="1024"] Harita 1. Haseke Şehir Merkezi ve Sina Hapishanesi[/caption]
- Sina Hapishanesi neden önemli?
Sina Hapishanesi, Suriye’de en çok DEAŞ mahkumunun tutulduğu hapishane olarak öne çıkmaktadır. El-Hol Kampı’nda ölmüş, kaçak ya da mahkum DEAŞ’lıların aileleri tutulurken Sina Hapishanesinde de erkek DEAŞ mahkumları bulunmaktadır. DEAŞ mahkumlarının sayılarının yaklaşık 6-12 bin arasında olduğu değerlendirilmektedir. Ancak mevcut rakama ilişkin çelişkili bilgiler bulunmaktadır. Söz konusu saldırı DEAŞ için geçmişte olduğu gibi hapishanede bulunan üyelerini terör örgütüne bağlı tutmak adına önem kazanmaktadır. DEAŞ kaçırabildiği örgüt üyesi kadar yetişmiş insan kaynağı elde etmek isterken aynı zamanda hem Suriye’de hem de tüm dünyadaki örgüt elemanlarının moral ve motivasyonlarını yükseltmeyi hedeflemektedir.
- Söz konusu saldırı ve kitlesel kaçış planı nasıl gerçekleşebildi?
PKK/YPG’nin kontrol ettiği DEAŞ kampları başta olmak üzere hapishanelerde de yaygın bir rüşvet geleneği olduğu bilinmektedir. PKK/YPG’nin üst kademesinden en alt kademesine değin yaygın ve denetlenmeyen bir faaliyet olarak rüşvet beraberinde güvenlik problemlerini ortaya çıkarmaktadır. El-Hol Kampı’ndaki DEAŞ’lı ailelerin rüşvet karşılığında serbest bırakılmasından bölgedeki aşiret ilişkileriyle DEAŞ’lı mahkumların hapishanelerden çıkarılmasına ya da sözde sürecine yine rüşvet ile müdahil olunarak DEAŞ’lı mahkumların serbest bırakıldığı bir bölge idaresinden söz etmek mümkündür. Bu noktada önemle altı çizilmelidir ki DEAŞ’a ait bombalı araç hapishaneye gelebilmek adına çok sayıda PKK/YPG kontrol noktasından geçmiştir. Söz konusu durum da göstermektedir ki PKK/YPG içerisinde DEAŞ lehine çalışan ya da rüşvet alan geniş bir ağ mevcuttur. Hapishane içerisinden yayınlanan görüntüler de göstermektedir ki PKK/YPG’nin hapishanedeki personelleri rüşvet karşılığında DEAŞ mahkumlarına internet ya da telefon hizmeti de sunmaktadır.
Söz konusu saldırı ve yüzlerce DEAŞ’lının kaçması PKK/YPG unsurlarının Uluslararası Koalisyonun güvenlik hizmetleri adına sağladığı maddi desteği yeterince sahaya yansıtamadığını ve Uluslararası Koalisyonun da söz konusu denetimleri yeterince gerçekleştiremediğini ortaya koymaktadır. Bununla birlikte büyük bir istihbarat zafiyetine de işaret etmektedir.
- Bölgede DEAŞ ile sahici bir mücadele var mı?
Esasında Sina Hapishanesindeki isyan girişimi ve sonrasında yaşananlar Türkiye’nin “Bir terör örgütü kullanarak başka bir terör örgütü ile mücadele edilemez” temel tezinin haklı olduğunu bir kez daha göstermiştir. Konjonktürel kazanımlar elde edilse dahi PKK/YPG gibi bir terör örgütü kullanılarak DEAŞ ile mücadelede sahici bir başarı elde edebilmek asla mümkün değildir. DEAŞ bilakis PKK/YPG’nin Suriye’de Fırat’ın doğusundaki tahakkümünden beslenmekte ve bu süreci istismar ederek yeniden güçlenmeye çalışmaktadır. PKK’nın bölge sosyolojisinin tam zıddı olarak etnik ve seküler dayatmaları da DEAŞ’ı ciddi anlamda beslemektedir.
- DEAŞ yeniden yükseliyor mu?
Irak ve Suriye ekseninde gerçekleştirdiği saldırılarla yeniden kendisini göstermeye başlayan DEAŞ’ın iki ülkede de ciddi anlamda güçlenmeye başladığı görülmektedir. Burada başta ABD olmak üzere Uluslararası Koalisyonun DEAŞ’a ilişkin yanlış siyaseti özellikle de PKK/YPG terör örgütünü kullanmasının DEAŞ’ın küllerinden yeniden doğmasını sağlayan en önemli faktör olduğu görülmektedir. Yine Suriye’de Esed rejiminin varlığı ve mezhepçi tahakkümü DEAŞ’ı beslemektedir. Irak’ta ise iç çatışmalar ve radikal Şii yapılanmalar DEAŞ’ı güçlendiren bir etki oluşturmaktadır. Irak ve Suriye’de etnik ve mezhebi olarak dengeli, sosyolojiyi gerçek manada temsil eden istikrarlı rejimler inşa edilmedikçe DEAŞ’ın alan bulmaya devam edeceği ve adım adım yeniden güçleneceği öngörülebilir.