Son günlerde yeni bir toplumsal muhalefet dalgasının yükseldiği yönündeki "analiz"ler arttı. Analiz dediysem de siz onu "temenni" diye okuyun.
Gerekçe ne? Liseliler coşuyor, kaynıyor, iktidara karşı kıyama duruyormuş! "Ramazan'da içki içenlere yapılan saldırılar" karşısında "ilericiler" sesini yükseltiyormuş!
Bir de bunun üstüne Cumhurbaşkanı Erdoğan "Taksim'deki Gezi Parkına o eseri inşa edeceğiz" demesin mi! Al sana kıpraşan bir Gezi ruhu! Al sana yeni toplumsal muhalefet!
Tamam da bunun neresi yeni Allah aşkına? Dil aynı, kurgu aynı, senaryo aynı. İmtiyazlarını kaybettiğini düşünen gözü doymazların konformizmi mi yeni?
"Yaşam tarzı savunusu" adı altında 28 Şubat'ta ürettikleri vesayetin aynısını üretmek istiyorlar. Siyaseti ve dahası toplumun büyük bir kesiminin değerlerini baskılamaya çalışıyorlar.
Cumhuriyet mitingleri süresince kullanılan kibirli ve dışlayıcı dilin aynısı kullanılıyor. Acaba yenilik, gay'lerin, lezbiyenlerin, transseksüellerin sokaklarda gösteri yapmasından "muhalefet" tırtıklamak mı?
Bu mu "yükselen yeni toplumsal muhalefet?" Yoksa "yeni MHP"den mi yükselecek bu "toplumsal muhalefet?"
***
Gezi'de bir blok oluşturmak istediler, olmadı. 17-25 Aralık'ta aynısını denediler, başaramadılar. Terör eylemleri üzerinden "iktidar karşıtı bir blok" inşa etmenin derdine düştüler. Sonunda kendi kazdıkları çukurlara gömüldüler. Ama Allah var, hiç mi hiç yılmadılar. 7 Haziran'a kadar CHP'yi, HDP'yi, MHP'yi kullandılar. Ne zaman ki MHP su kaynattı, 7 Haziran sonrası "blok fantezisi"ni çökertti, işte o MHP'yi dizayn etmeye kalktılar.
Devlet Bahçeli'ye rağmen MHP'yi dizayn etme çabasının partiyi bölme noktasına getireceğini elbette biliyorlardı. Ne var ki onları ilgilendiren MHP değildi. MHP'yi ele geçirmek, olmazsa yeni bir parti kurup, sağda AK Parti'ye karşı bir sinerji meydan getirmeyi istedikleri muhakkak.
Fakat başka bir amaçları daha vardı. "Yeni toplumsal muhalefet dalgası"na yarayışlı bir partner kazandırmak. MHP gençliğini mobilize etmek ve "yeni Gezi bloğu"na katmak.
***
Bu şer şebekesi bir hususu, hem de önemli bir hususu gözden kaçırıyor. İster halk deyin, ister toplum, isterse de millet bütün bu olan biteni 3 yıldır izliyor. Hem de çok yakından.
Gezi kalkışmasının en önemli sermayesi hem milletin hem de devletin afallamasıydı. Orada açılan parantez yenilerde kapandı.
Evet, kamu otoritesi halktan aldığı yetkiyi kullanarak tasarrufta bulunmaya devam edecek. Bunun takdirini de halk yapacak.
Parazit yapanlar aradan çekilecek. Sokaktan "devrimci şiddet" üretmeye çalışanlara pabuç bırakarak Türkiye'de ne siyaset yapılır, ne yatırım.
Siyasetin sadece parlamentoda yapılmadığı doğrudur. Yasal sınırlar içinde kim hangi platformda siyaset yapmak istiyorsa yapsın. Fakat "şiddet"in olduğu yerde siyaset olmaz.
Şimdilerde sokağı, şiddeti ve vandalizmi işaret edenlerin derdi siyaset değil. Yükseldiğini söyledikleri yeni toplumsal muhalefeti temsil etmek hiç değil. Zaten öyle bir yükseliş de yok, yeni bir toplumsal muhalefet de.
Eğer Türkiye'deki muhalefet partileri bir şeyleri temsil etmek istiyorlarsa, sahici bir biçimde karşılarındaki toplum kesimlerine kulak versinler. Onlara gerçekten dokunup, gerçek bir sorunlarını çözüme kavuştursunlar.
Çok mu şey istedim?
[Sabah, 20 Haziran 2016].