Referanduma giderken en anlamlı işlerden birini SETA yaptı. Cumhurbaşkanlığı sisteminin içeriğine dair büyük bir sempozyum düzenledi. Cumartesi günü Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen toplantıya Cumhurbaşkanı Erdoğan da katıldı. Ve referans niteliğinde bir konuşma yaptı. Cumhurbaşkanlığı sistemi fikri ortaya atıldığı günden bu yana çokça tartışıldı. Ama bunlar genelde siyasi düzlemde tartışmalardı. Referanduma gidiş sürecinde taraflar oluştu ve herkes kendi durduğu cepheden konuyu ele alarak konuştu. Aslında bence doğal olanı da buydu. Fakat doğal olmayan kısmı konunun Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kişiliği ve siyasi kariyerine indirgenmiş olmasıydı. Zaten bu tür önemli anayasa değişiklikleri herkesin siyasi meşrebine göre karar aldığı konulardır. Fakat Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş söz konusu olduğunda özellikle muhalefet Erdoğan takıntısından kurtulamıyor. Bu akla göre Erdoğan devletin tüm diğer kurumlarını zayıflatmak ve kendi pozisyonunu güçlendirmek istiyormuş. Tek adam olmak istiyormuş. Muhalefet olarak tabii ki istediğiniz iddiayı seslendirmek hakkınız. Ancak bu iddia en zayıf olanlardan bir tanesi. Zira Türkiye'deki gerçeklikten kopuk ve meselenin özüne dokunmaktan uzak bir iddia. Çok basitçe söylemek gerekirse, Erdoğan'ın kendisi için böylesi bir değişikliğe ihtiyacı yok. Aksine Türkiye'nin Erdoğan sonrası için böyle bir değişikliğe ihtiyacı var. Erdoğan zaten Türkiye'nin en güçlü ve aslında tek güçlü siyasal aktörü. Hem devleti hem hükümeti hem de parlamentoyu fiili olarak kontrol edebilme şansına sahip. Kimse kısa sürede bu resmin değişeceğini de düşünmüyor. Her seferinde sandıktan Erdoğan çıkıyor. Bir dönem daha seçilme ihtimali çok yüksek. Erdoğan destekledikçe AK Parti'nin de iktidarda kalma şansı bir o kadar yüksek. Gerçekten tek adam olmak istese bu sistemin devamından yana olması gerekirdi. Hem devleti hem meclisi hem de hükümeti fiili olarak kontrol altında tutardı. Fakat Cumhurbaşkanlığı sisteminde cumhurbaşkanı hükümet ve devleti temsil edecek. Meclis kendi başına ayrı bir aktör olarak doğacak. Ve asıl denge denetleme tam da burada devreye girecek. Erdoğan tek adam iktidarını kurmak istese şayet mevcut sistemi devam ettirmeyi seçebilirdi. Fakat mevcut sistemde bu güce ancak Erdoğan ulaşabiliyor. Çok partili dönemde hiçbir siyasal lider Erdoğan'ın eriştiği bu konuma erişmedi. Her zaman hükümetler kısa oldu. Zayıf oldu. İstikrarsızlık doğdu. Bürokratik vesayet doğdu. Milletvekilli transferleriyle hükümetler yıkıldı. Hükümetler kuruldu. Aynı hükümetler generaller tarafından tehdit edildi. Hizaya çekildi. Dolayısıyla Erdoğan dönemi kimseyi yanıltmasın. Eğer Erdoğan olmasa bahsi geçen vesayetler kafasını hemen çıkartır ortaya. Ekonomik krizler ve siyasal istikrarsızlıklar tekrar gündem olur. Cumhurbaşkanlığı sistemi tam da bu nedenle lazım. Erdoğan sonrası bu zayıflıkları ortadan kaldırmak için. Erdoğan ilk defa hükümetin yani halkın tercihinin vesayet kurumlarından daha güçlü olmasını sağladı. Şimdi bunu kurumsallaştırmak gerekli. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildiğinde bu vesayet türleri hükümetleri zayıflatamayacak. Erdoğan sonrası hükümetler de güçlü olabilecek. 28 Şubat ve benzerleri ülkeye musallat olamayacak. Cumhurbaşkanı'nın Cumartesi günkü açılış konuşmasından benim anladığım tam da budur. Bu nedenle Erdoğan konuşmasında Cumhurbaşkanlığı sistemi "Bizim beka meselemizdir" dedi. İç ve dış tehditlerle mücadele için bu sistemin gerekli olduğunu dile getirdi. Kendisinden sonrası için "Milletin dediği olur ve Allah'ın dediği olur" dedi. Kısacası Erdoğan kendisinden sonra milletin iktidarının devamı için istiyor bu sistem değişikliğini.
[Takvim, 13 Şubat 2017].