15 Temmuz gecesi, Türkiye bir darbe tehlikesi atlattı. Birçok yönüyle tartışılan bu sürecin Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) üzerinde de bir etkisi olması büyük olasılık. Darbe girişiminin emir komuta zinciri dışında ve TSK'nın kurumsal yapısı ve kararı dışında FETÖ yönetiminde gerçekleştiği artık iyice açığa çıkmış durumda. Bu durum bir yandan askeri darbe sicili kabarık olan Türkiye açısından sevindirici bir durumken öte yandan TSK ve diğer güvenlik birimleri başta olmak üzere diğer bürokrasi alanlarının yeniden yapılandırılması gereğini ortaya koymaktadır.
Gelinen noktada darbe girişimi savuşturulmuş görünüyor. Bundan sonraki süreçte kısa vadede darbe soruşturmaları, yargılamalar ve tasfiyeler gibi işlemler yürütülecek. Nitekim 27 Temmuz akşamı TSK içinde örgütlenmiş FETÖ unsurları ile darbe girişimine destek veren muvazzaf subaylar görevden alındı. Görevden alınanlar arasında 149 general, 1.099 subay ve 436 astsubay ihraç edildi. Bugün yapılan YAŞ toplantısında boşalan kadrolara bütünüyle olmasa da yeni atamaların yapıldığı görülüyor. Kademe komutasının yerini koruması ise kalkışmanın küçük bir grup tarafından yapıldığını yeniden teyit etmekte. Öte yandan TSK içinden başarılı ya da başarısız darbe girişiminin önlenmesi için bir fırsat alanı çıkmış oldu. Darbe girişimine maruz kalan mevcut komuta kademesi, böylesi bir değişimin gerekliliğini daha iyi kavrayacaktır. Orta vadede ve daha önemli kısmı ise silahlı ve sivil bürokrasinin yeniden yapılanması ve demokratik konsolidasyonun sağlanmasıdır. Yeniden yapılandırma elbette ki FETÖ unsurlarının temizlenmesi ile sınırlı kalmamalı, kurumsal açıdan yapısal değişimlere varacak reform süreçleri de devreye sokulmalıdır. Jandarma ile Sahil Güvenlik Komutanlığının İçişleri Bakanlığına; GATA'nın da Sağlık Bakanlığına bağlanacak olması hem TSK'nın yükünü hafifleten hem de temel işlevi olan "ülkenin güvenliğinin sağlanmasını" kolaylaştıracak adımlar.
TSK'DA REFORM NEDEN GEREKLÄ°?
TSK, yaptığı son açıklamada 15 Temmuz darbe girişimine katılımı özetleyen rakamları ve kullanılan askeri mühimmatın çeşitlerini ve sayılarını paylaştı. Bu açıklamaya göre 24'ü muharip 35 uçak, 8'i taarruz olmak üzere 37 helikopter, 74'ü tank 246 zırhlı araç, 3 gemi ve 3.991 hafif silah kullanılmış. Darbe girişimine katılan personelin ise "asker elbisesi taşıyan illegal çete mensubu hain teröristlerin (FETÖ) sayısının 8.651 olduğu (1.676'sı erbaş/er, 1.214'ü askeri öğrenci), bu sayının TSK personel mevcudunun yüzde 1,5'ine tekabül ettiği" vurgulandı. Açıklamanın devamında ise, "TSK'nın kahir ekseriyetinin bu hain girişime şiddetle karşı çıktığı zaten sayılar üzerinden de görülmektedir" denildi ve "katılanların kurumun yüzde 1,5'i olduğu" vurgulandı. TSK'nın komuta kademesi başta olmak üzere bu darbe girişimine katılmadığı hatta erken saatlerden itibaren bu kalkışmaya direndiği zaten bilinmekteydi. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, açıklamada da ifade edildiği üzere, darbeye kalkışanların aynı zamanda terör örgütü mensubu olduğu gerçeğidir. Daha da önemlisi, yüzde 1,5'lik bir kesimin TSK'nın bütününü hatta tüm Türkiye'yi felç edebilme ihtimalinin belirmiş olmasıdır. Dolayısıyla esas mesele bürokrasinin siyaset mekanizmasına vesayet etmeyecek ve silahlı bürokrasinin de darbe girişimleri üretmeyecek şekilde yeniden sistematize edilmesidir.1960'tan itibaren belirli aralıklarla (1960, 1971, 1980, 1997) siyasetin ordu eliyle yeniden tanzim edildiğini hatırladığımızda yapısal değişimin önemi daha fazla kavranacaktır.
Ayrıca bugüne kadar FETÖ dışında TSK içinde farklı yapılanmaların olduğu da biliniyordu: "Ulusalcılar", "vatanseverler", "radikaller", "ılımlılar" bu gruplardan bazıları. Bu noktada TSK'nın sağlıklı bir yapıya kavuşması için kurumun fonksiyonu ve yapısının şu unsurlar etrafında yeniden değerlendirilmesi gerekir:
- Kurumun temel görevlerinin açıkça belirlenmesi, kurum mensuplarının bu çerçevede eğitim alması ve hareket etmesi gerekmektedir.
- Nesnel Denetim Mekanizmalarının Geliştirilmesi: Güvenliğe ilişkin mahrem bilgi ve belgelerin en üst düzeyde korunmasını gözeten fakat sağlıklı bir kurumsal işleyişi garanti altına alan denetim mekanizmalarının kurulması.
- Askeri lise ve harp okullarının öğrenci alma yöntemleri ve kriterleri ile ders müfredatının yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. İdeolojik fabrikasyondan uzak, teknik ve beceri odaklı eğitim programlarının oluşturulması bu anlamda önem taşımaktadır.
- Terörle mücadele gibi hızlı adaptasyon gerektiren konularda hızlı mobilize olan özel birlikler kurulması ve etkin bir şekilde kullanılması.
- TSK'nın personel yapısının Türkiye'nin sosyolojik yapısını yansıtması gerekmektedir. TSK mensuplarının güvenlikleri üst düzeyde sağlanmalı fakat kurum toplumdan yalıtılmış "kapalı bir kutu" olmaktan çıkmalıdır.