Gülen Grubu, bir süreden bu yana kamuoyunda açıkça tartışılabiliyor. 17-25 Aralık darbe girişimi başarılı olsaydı belki de bu tartışma artık hiçbir zaman mümkün olamayacaktı. Moda tabirle vakti zamanından ‘dokunanın yandığı’ bir aygıt kendini en ayrıcalıklı olarak iktidar oyununun içinde en müstesna yere oturtmuş olacak ve Türkiye’nin siyasal tasarımından ekonomik tasarımına bütün güç merkezleri Gülen Grubu tarafından ‘emniyet oligarşisi’ vasıtasıyla inşa edilecekti.
Çok şükür ki Başbakan Tayyip Erdoğan’ın milli iradeyi harekete geçirmesi ve olağanüstü çabası sayesinde bu darbe girişimi akim kaldı. Darbe girişiminin başarısız kalmasından sonra Gülencilerle ilgili ortaya çıkan bilgi ve belgeler gösterdi ki, Grubun ilgi alanı ‘dershane’ perdelemesinin arkasında hayli geniş bir yelpazeden oluşuyor.
İş dünyasından medyaya, lobi çalışmalarından siyasete, bankacılıktan sendikal yapılanmaya, spordan eğitime ve askeriyeden emniyete kadar çok geniş bir alanda Gülenciler at oynatmakta veya bu at oyununu oynayabilmeleri için zemin inşa etmekte. Çoğunda ya başarılı olunmuş ya da başarılı olunmaya az bir mesafe kalmış. İşte bu yüzden sair zamanlarda Gülencilerden yayılan fısıltı gazetesinde, darbe girişiminin erken yapıldığına, armut henüz tam olgunlaşmadan dalından koparılmaya çalışıldığına dair ifşaatlara rastlanabiliyor.
Bu geniş ilgi ve faaliyet alanı Gülen’e bağlı olanların gözlerinde belki de hayranlık uyandırmaktadır. Büyüklüğüyle övünç duymalarına vesile olmaktadır. Fakat Gülenciler için şu soru her zaman baki: Yıllardır kendini eğitime ve hizmete adadığını açıklayan bir cemaatin veya yapının böylesine geniş bir alanda faaliyet göstermek istemesi normal bir durum mudur? Aslında soru cevabını kendi içinde barındırıyor. Herkes meşrebine göre cevaplayacaktır. Bu geniş ilgi alanı içinde medya ayağına dikkat çekmekte fayda var.
Gülencilerin AK Parti Hükümeti ile mücadele etmesinde manivela taşı gibi kullandıkları en önemli yapı medya oldu. Olmaya da devam ediyor. Bürokrasideki ağırlıkları çökünce medya ve lobi faaliyetleri AK Parti ile mücadele etmek için iki yapı olarak öne çıktı.
Gülenciler 7 Şubat 2012’deki MİT’e darbe girişiminden bu yana örtük şekilde, 17-25 Aralık 2013’ten yaklaşık 3 ay önce başlayan dershane tartışmalarından bugüne kadar açık bir şekilde AK Parti Hükümetine ve dahası AK Parti’nin varlığına muhalefet ediyor.
Muhalefetin geliştirildiği iki düzlem var:
1-İçerde ve dışarda lobi çalışmaları
2-Medya aracılığıyla kara propaganda
Daily Sabah’ta Ozan Ceyhun Gülencilerin Avrupa’da gerçekleştirdikleri Türkiye karşıtı kara propagandayı örnekleriyle anlatmıştı. Benzer bir çaba ülke içinde de var. AK Parti ile yan yana olmayan toplumun farklı kesimleriyle dirsek temasına geçilerek sosyal ve siyasal alanda AK Parti karşıtı cephenin genişletilmesi için mücadele ediliyor.
Kuşkusuz birinci düzlemle paralel işleyen ikinci düzlemdeyse medya aygıtları var. Gülencilerin Türkiye’deki gazete ve televizyon sayısına bakıldığında kendini eğitime adamış veya yatay şekilde topluma hizmet amacıyla yola çıkmış bir yapı için sayının normalin dışında olduğu görülür.
Türkiye’de doğrudan Gülencilere ait medya organları olduğu gibi bir şekilde Gülencilerin kontrolünde olan medya organları da var. Kontrolünde dememin sebebi ise Gülen’e bağlı insanların, mesela Anadolu’da yurtlarda Kur’an-i Kerim okuma dersi veren hocaların veya bu dersi alan öğrencilerin eline aldıklarında asla cemaatle bağlantı kuramayacakları şekilde malayani içeriklerin bu gazetelerde yer almasından kaynaklanıyor. Bu gazeteler görsel ve içerik olarak Cemaate ait değilmiş gibi görünüp sıradan bir gazete gibi okuyucu karşısına çıkmakta böylece Cemaat mensupları için de gayri ciddi yayınlara sahip bir cemaat eleştirisini örtmeye çalışmaktadır. Mesela yazılı basında Zaman, Millet, Bugün, Meydan, Taraf gibi gazeteler ile Aksiyon, Sızıntı, Yeni Ümit ve Nokta gibi dergiler Gülenciler tarafından yayınlanıyor veya kontrol ediliyor. Hepsi aynı noktaya atış yapıyor. Ülkenin ana gündemi hakkında ortak genel yayın politikası benimseniyor. Bu gazetelerden Zaman gazetesindeki mutat bazı dini içerikleri bir kenara not edersek tabandaki cemaat algısıyla uyuşan bir içerikten söz etmek mümkün görünmüyor. Aksine eşcinsellikten ateistliğe uzanan gayri İslami pek çok yaklaşımın savunulduğu yayınlar bu gazetelerle birlikte yayılma alanı bulabiliyor. Bu gazetelerde, AK Parti veya daha geniş bağlamda dindarların görünürlüğüne karşı olmalarından başka hiçbir sermayesi olmayanlara köşe yazdırılıyor. Onların bu karşıtlığından fayda bekleniyor. Cemaatin toplum tasarımıyla ilgili mesela 6 yıl önceki yaklaşımında bu yazarların nasıl bir yere denk geldikleri önemli bir sorudur.
Benzer durum görsel medya için de geçerlidir. Gülencilere ait Samanyolu TV, SHABER, Kanaltürk, Bugün TV, Mehtap TV, Irmak ve MC TV. Haber Ajansı olarak Cihan Haber Ajansı. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı. Burç FM. Ve benzer bağlamdaki birçok radyo ve internet sitesi. Hepsi medya dünyasının farklı katmanlarında zincirin bir halkasını oluşturuyor. Kuşkusuz bu halka içinde yurtdışında yayın yapan gazete ve televizyonların adını da zikretmek gerekir. Türki Cumhuriyetlerden Uzak Asya’ya, Balkanlardan Afrika’ya, Avrupa’dan Amerika’ya uzanan coğrafyada Gülencilerin denetiminde olan medya organları AK Parti ve Erdoğan karşıtı yayınların merkezi konumundalar. Türkmenlere yardım taşıyan tırların durdurulması olayı öncelikli olmak üzere birçok konuda Gülen medyası giderek AK Parti karşıtlığından Türkiye karşıtlığına dönüşmüş durumda.
Velhasıl burada isimleri zikredilen medya kuruluşları bile Gülen Grubu’nun (muadilleriyle kıyaslandığında) sadece bir cemaat yapılanması olmadığını veya o eşiği çoktan aşarak başka bir şeye dönüştüğünü; diğer faaliyet alanlarının dışında Gülen Grubu’nun hem ülke içinde hem de küresel ölçekte dev bir medya imparatorluğu olduğunu göstermektedir. Yani, doğrudan kendisinin yönettiği onlarca televizyonu, gazetesi, dergisi, radyosu, internet sitesi ve haber ajansı olan; bir o kadar da reklam vererek (paranın gücünü kullanarak, satın alarak) veya baskı oluşturarak kontrol ettiği medya aygıtına sahip bir yapıdan bahsediyoruz.
[Milat, 14 Temmuz 2015]